Al-Monitor’un haberine göre, WWF’nin ‘Akdeniz’deki plastik kirliliğini durdurun’ başlıklı 2019 raporunda Türkiye, Mısır’dan sonra Doğu Akdeniz’i plastik atıklarıyla kirleten ülkeler arasında ikinci sırayı işgal ediyor. Raporda, Türkiye’nin Mısır ve İtalya ile birlikte Akdeniz’deki plastik sızıntısının üçte ikisinden sorumlu olduğu ve bu miktarın yüzde 18.9’unun Türkiye’den kaynaklı olduğu belirtiliyor.
Haberde, Türkiye’nin özellikle son iki yılda artan plastik atık ithalatı ile gündeme oturduğuna vurgu yapılıyor. Haberde, 2016’da ayda dört bin ton plastik atık ithal eden Türkiye’nin, 2018’de ayda 33 bin ton plastik atık ithal ettiğine işaret ediliyor.
Haberde, Türkiye’nin neden en büyük plastik ithalatçısı haline geldiğine ilişkin sektörün önde gelen temsilcilerine sorulan soruların yanıtları da bu konuda başka gerçekleri de açığa çıkartıyor.
Al-Monitor’un bu konudaki sorularını yanıtlayan Türk Plastik Sanayicileri Araştırma, Geliştirme ve Eğitim Vakfı’nın (PAGEV) Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Eroğlu, Türkiye’nin plastik üretiminde Avrupa’da Almanya’dan sonra ikinci, dünyada ise altıncı sırada olduğunu söyledi. Eroğlu, şöyle konuştu: “Yılda 10 milyon ton plastik üretiyoruz. Plastik sektöründe 14 bin firma yer alıyor ve 250 bin kişi istihdam ediyor.”
Al-Monitor, Eroğlu ve diğer uzmanların, Türkiye’nin plastik atık ithalatındaki artışını, Çin’in plastik atık ithalatına yeni sınırlamalar getirmesinden kaynaklandığını belirttiklerini aktardı. Bu yüzden Türkiye ile birlikte diğer ‘gelişmekte olan ekonomiye sahip’ ülkelerin de plastik atık ithalatının aniden yükseldiği belirtiliyor.
Al-Monitor’un haberinde, Türkiye’nin en çok İngiltere’den plastik ithalatı yaptığı vurgulanıyor. Haberde ayrıca, gelişen ekonomilerin, plastik atıklarını dışarıya satmasının nedeni, bunların geri dönüşüme tabi tutulduğunda daha pahalıya mal olmasına bağlanıyor. PAGEV Yönetim Kurulu Başkanı Eroğlu da, ‘büyüyen küresel döngüsel ekonomide, geri dönüşüm malzemelerinin (alım-satımının), önemli bir trend haline geldiğine’ işaret ediyor. Eroğlu, bu konuda şöyle diyor: “Avrupa’ya mal ihraç ettiğimizde, gittikçe artan oranda geri dönüşüm malzemesi talebiyle karşılaşmaya başladık. Geri dönüşümsel plastiğe hatırı sayılır bir ilgi var. Yalnız, plastik atık geri dönüşümünde bir püf noktası var: Plastik atığın hammadde olarak değerlendirilebilmesi için ‘temiz’ olması gerekiyor. Yani plastik atığın içinde başka bir madde bulunmamalı. Plastik atık kaynağında, bu maddeler ayrıştırılmalı. Ancak Türkiye’de bu çok zor. Çoğu plastik malzemeyi, diğer atıklardan, kaynağından ayırmayı başaramıyoruz.”
Haberde, yetkililerin daha yüksek rakamlar açıklamalarına karşın, uzmanlar, Türkiye’de plastik atıkların sadece yüzde 20’sinin geri dönüşüm ile değerlendirildiğine ilişkin tahminleri de yer alıyor.
Haberde yer alan en ilginç ayrıntılardan biri de Sokak Atık Toplayıcıları Derneği Başkanı Recep Karaman’ın Al-Monitor ile paylaştığı, bir fatura… Karaman, söz konusu faturanın, bir İngiliz firması ile Türk firması arasındaki 115 ton miktarındaki plastik hurda satışına ait olduğunu ve İngiltere’den Türkiye’ye gönderilen söz konusu plastik atıkların hiç bir maliyetinin olmadığını gösterdiğini söyledi. Karaman ayrıca, söz konusu faturada belirtilen plastik atığın ‘temiz’ yani diğer atıklardan ayrıştırılmış olup olmadığının belli olmadığını ve bunların içinde her türlü tehlikeli atık maddenin de bulunabileceğini belirtti. Karaman, bu durumun sadece ev ve endüstriyel plastik kullanımındaki tehlikeye değil, aynı zamanda bir çevre kirliliği tehlikesine de işaret ettiğini vurguladı.