Türkiye uzmanı Barkey: Rakka düştükten sonra Erdoğan Suriye’nin kuzeyine müdahale edebilir
The American Interest isimli haber yorum sitesinde Türkiye ve Kürt konuları uzmanı Henri J. Barkey tarafından Türkiye-ABD ilişkileri üzerine “Post Demokratik Türkiye Nasıl Yönetilir” başlığında uzun bir makale yayınlandı. Makalenin son bölümü ‘Gelecek’ kısmında çıkan analizler oldukça ses getireceğe benziyor. Son 3 yılda yaşanan Türkiye’nin iç ve dış politikada yaşadıklarını ve bunların ABD’ye olan izdüşümlerini inceleyen makale ABD-Türkiye ilişkisinde çarpıcı analizleri ile dikkat çekti ve AKP hükümetinin etkisi altındaki medyanın içinde ABD’ye yönelen çok sert bir saldırının olduğunu vurguladı.
Türklerin sadece %13’ü ABD’yi olumlu görüyor
2017 yılında yapılan bir ankette Türklerin sadece %13’lük bir kısmının Amerika için olumlu düşündüğünü geri kalan çoğunluğun ise Amerika’yı olumsuz olarak ve Türkiye için tehdit edici bir unsur olarak gördüğünü ortaya koyarak yazıya başlayan makale bu rakamların sebeplerini Türkiye’de özellikle hükümete yakın medya kuruluşlarının yaptığı ‘anti-Amerikan’ propagandadan kaynaklandığını ifade ediyor. Güçlü, otoriter ve büyük adam olarak nitelediği Erdoğan’ın bu propagandada büyük önemi var. Erdoğan’ı bu sıfatlarla niteleyen makale aynı zamanda Nisan ayında yapılan referandumu şaibeli olmasına rağmen çok az bir farkla kazanmasında başka bir sinyal olarak değerlendiriyor. Seçildiği günden bu yana yaşadığı e-muhtıra, AKP kapatma davası, yolsuzluk dosyaları ve son olarak darbe teşebbüsü gibi önemli dönemeçlerde rakiplerini savunma yapmak yerine saldırgan tavır seçen Erdoğan’ın kurduğu güçlü ve otoriter pozisyonu bu strateji ile sağladığını ifade ediyor.
Türkiye’nin iç politikanın dışında dış politikada da saldırgan bir tavır izlemesine dikkat çeken yazı referandum döneminde Hollanda ve Almanya’da Mevlüt Çavuşoğlu gibi bazı bakanların referandum propagandası yapılmasına izin vermemesini ‘Nazi’ benzetmesi ile değerlendiren Erdoğan’ı dış politikada da saldırgan bir tavır çizdiğini ifade ediyor.
Özellikle 2016 Temmuz ayında gerçekleşen darbe teşebbüsünden sonra hükümet politikacılarının ABD’yi suçlaması, Gülen’in iadesi, Zarrab dosyaları ve bu dosyalarla ilişkileri ortaya çıkaran bazı AKP kurmaylarının durumları da ABD-Türkiye ilişkilerinde olumsuz bir faktör olarak görülüyor. Türkiye’nin tutuklu bulunan Amerika’lı papaz, gazeteci ve NASA’da çalışan bir bilim adamını ABD’ye yukarıda bahsettiğimiz dosyalara karşı bir şantaj niteliğinde rehin olarak tutması da ABD-Türkiye ilişkilerinde iki tarafı birbirinden uzaklaştıran etmenler arasında.
2016 Temmuz darbe girişiminden sonra TSK’dan ihraç edilen birçok subayın NATO yanlısı olarak değerlendiren makale, bu subayların yerine getirilen Avrasyacı subayların ise NATO üyeliğine ve ABD ilişkilerine zarar verdiğini dikkat çekiyor.
Suriye iç savaşından sonra bölge haritasının tekrar şekillenmesi gerek ABD gerek Türkiye’nin bölgede pozisyon almasını değerlendiren makale Suriye’nin kuzeyinde varlığını sürdüren YPG’yi askeri ve siyasi desteklemesi başta Erdoğan olmak üzere Türk kamuoyunda olumsuz yankı bulmuştur.
Barkey, Türkiye-ABD ilişkilerinin Kıbrıs krizinden beri en ciddi sıkıntılarını yaşadığını da ekledi.
Barkey, 1990larda Saddam döneminde Türkiye’nin yardımı olmasaydı, Kuzey Irak’ta uçuşa yasak bölgenin ilan edilemeyeceğini, bundan dolayı Kürt yönetiminin kurumsallaşmasında Türkiye’nin büyük rolü olduğunu da hatırlattı.
Makale bu konu için ilginç bir noktayı çekiyor. Küresel çerçevede Rusya’ya yaklaşan Erdoğan’ın Rusya’nın da YPG’yi desteklemesinden son derece rahatsız olsa da bunu yüksek perdeden dile getirmediğini söylüyor.
Son olarak ABD-Türkiye ilişkilerinde önemli yere sahip olan İncirlik üssüne değinen Barkey, İncirlik üzerinden sürekli ABD’yi tehdit eden Türkiye’nin bu tavrının ikili ilişkilere zarar vereceğini dile getiriyor.
Zarrab duruşmaları Erdoğan için utanç verici veya yıpratıcı olabilir
Zarrab konusuna da değinen Barkey, Zarrab’ın kamuya açık duruşmalarının başlaması ile Erdoğan için yıpratıcı veya utanç verici bazı bilgilerin yayılabileceği öngörüsünde bulundu.
S-400’lerin Türkiye’ye kurumu sırasında rol alacak Rusların, bu durumda NATO sırları hakkında bilgi sahibi olabileceği uyarısında da bulundu.
Erdoğan Suriye’nin kuzeyine müdahale edebilir
Kürt konuları uzmanı Barkey ayrıca Rakka düştükten sonra Erdoğan’ın Suriye’nin kuzeyindeki Kürt bölgelerine müdahalede bulunabileceğini yazdı.
Barkey detaylı şekilde ABD’nin uzun koşuda Türkiye’siz bölgede strateji geliştirip, geliştiremeyeceği konusunda düşünmesi gerektiğini yazıyor.
Peki tüm bu olumsuz gelişmelerden sonra Türkiye-ABD ilişkileri gelecekte nasıl şekil alacak? Görünen o ki bu şekilde sürekli olumsuzluklar içinde gitmesi imkansız. Obama döneminin bitmesi, Trump dönemiyle yeni bir sayfa açacağını düşünen Erdoğan hükümetinin, Amerika’nın kendi iç politikasına verdiği hesap ve ISID’e karşı takındığı tavırdan vazgeçemeyeceği hakikatine karşı ve bu dengeler doğrultusunda analizini yazan Barkey’in Türkiye’nin bir NATO üyesi olarak kalmak istiyorsa bu yükümlülükleri yerine getirmesini dile getirerek sonlandırıyor.
washington hattı