Türkiye “ana aktörler” arasında
Basın toplantısında soruları yanıtlayan BfV Başkanı Haldenwang, Türk istihbarat ve güvenlik birimlerinin Almanya’da özellikle Türkiye kökenlileri izleme, soruşturma veya bu kesimlere nüfuz etme faaliyetleri yürüttüklerini söyleyerek, raporda konuya ilişkin değerlendirmelerini ayrıntılı bir şekilde aktardıklarına dikkat çekti.
Seçim senaryosu: “Tüm ipuçlarını takip edeceğiz”
“Türk partnerlerimizle diyalog içerisindeyiz. 360 derece bakış açısıyla yürüttüğümüz ve Türk teşkilatlarını da izlediğimiz çalışmalarımız kapsamında ilgili tüm ipuçlarını takip edeceğiz. Gerekli adımları da atarız.”
“Almanya’ya taşınmaması için çaba göstereceğiz”
Türkiye’deki ihtilaflar ve bunların Almanya’ya yansımalarını çok yakından izlediklerini söyleyen Feaser, bu konudaki faaliyetlerin Alman istihbaratının odağında olduğunu, çok güçlü bir şekilde izleme faaliyetleri yürütüldüğünü belirterek, “Türkiye’deki ihtilafların buraya, Almanya’ya taşınmaması için çaba göstereceğiz” diye konuştu.
“Ciddi tehdit” vurgusu
MİT’in de aralarında bulunduğu Türk istihbarat ve güvenlik birimlerinin Türk güvenlik mimarisinin merkezi unsurları arasında yer aldığı belirtilen raporda, “Bunlar, Türk hükümetine, cumhurbaşkanına ve partisi AKP’ye, hükümetin politikalarının uygulanması, iç güvenliğin ayakta tutulması ve siyasi karar alma süreçleri için bilgi temin edilmesi amacıyla hizmet veriyor” tanımı yapılıyor.
AKP’nin lobi örgütü: UID
BfV’nin bu yılki raporunda bir kez daha “AKP’nin lobi örgütü” olarak nitelendirilen Uluslararası Demokratlar Birliği’ne (UID) dikkat çekiliyor. Türk hükümeti yanlısı örgütlerin Almanya ve diğer Avrupa ülkelerinde “mevcut Türk siyasetinin tanıtımını yaptıkları” vurgulanıyor.
IŞİD endişesi
ABD’nin kısmen de olsa Suriye ve Irak’tan çekilmesinin bölgede bir güç boşluğuna yol açtığına, IŞİD’in de bunu kendi lehine kullanmaya çalıştığına işaret edilen raporda, “IŞİD bölgedeki ihtilaflardan, Suriye’deki iç savaş ve Türkiye ile Kuzey Suriyeli Kürtler arasındaki gerilimlerden faydalanmaya çalışıyor” ifadelerine yer veriliyor.
BfV ayrıca, “IŞİD’in Avrupa’da da saldırılar yoluyla gücünü kanıtlamak isteyebileceğinden yola çıkılabilir” uyarısında bulunuyor.
Almanya’da BfV tarafından izlenen İslamcı örgütlere yer verilen raporda bu sene de birçok grup mercek altına alınıyor. Burada Türk Hizbullahı, ayrıca Milli Görüş Hareketi ve Furkan Cemaati ile ilgili olarak da bilgilere yer veriliyor.
Türkiye ile ilgili örgütler ve hareketler
Raporun “İslamcı olmayan yurt dışı kaynaklı radikal yapılar” alt başlığını taşıyan bölümünde bu yıl da yine büyük ölçüde Türkiye’ye karşı faaliyet gösteren, ya da Türkiye ile ilgili olan, örgütler ile siyasi hareketler mercek altına alınıyor.
Bu başlık altında Almanya’da 1993 yılından bu yana faaliyetleri yasaklanmış olan PKK, terör örgütleri listesinde bulunan DHKP-C’nin yanısıra, Almanya’nın demokrasi için tehlike olarak gördüğü, aşırı milliyetçi Ülkücü Hareketi de inceleniyor.
BfV raporunda bu örgütlerin, mensuplarının geldiği ülkede büyük siyasi değişim hedefledikleri, bunun için de sıkça şiddet veya teröre başvurdukları, bu nedenle de ihtilafları Almanya’ya taşıyarak, Alman iç güvenliğine de tehdit oluşturabildikleri kaydediliyor.
Bu örgüt ve yapıların, Almanya’yı güvenli bir çekilme alanı olarak gördükleri, faaliyet gösterdikleri ülkelere organize yapıları buradan propaganda, mali kaynak ve yeni savaşçılar yoluyla desteklemeye çabaladıklarına da dikkat çekiliyor.
Raporda, “Almanya’nın iç güvenliği açısından PKK, DHKP-C ve Ülkücü Hareketi’nin üzerine eğilmek önem taşıyor” denilirken bunun nedenleri şöyle sıralanıyor:
“PKK, Türkiye’nin güneydoğusundaki Kürt yerleşim yerleri, Kuzey Suriye ve Kuzey Irak’taki şiddet eylemleri nedeniyle; DHKP-C, Türkiye’de açıkça silahlı mücadeleyi savunması nedeniyle; Ülkücü Hareketi de kanunlar önünde herkesin eşit olması gerektiği ilkesini ısrarla, bazen de agresif bir şekilde reddetmesi nedeniyle... Üstelik Türk aşırı sağcılarda, aşırılık yanlısı Filistinlilerde olduğu gibi, açık bir antisemitizm gözlemleniyor.”
Suç oranlarında artış
PKK 2021’de daha fazla para topladı
Örgütün mali yapısı hakkında paylaşılan şu bilgi dikkat çekiyor:
“PKK, 2021 yılında bağış kampanyası ile sadece Almanya’da tahmini olarak 16 milyon 700 bin euro toplayarak bir yıl öncesi toplayabildiği paranın üstünde bağış aldı. Avrupa genelinde topladığı miktarın 30 milyon euroyu aştığı tahmin ediliyor.”
“PKK bir uluslararası terör örgütü”
PKK’nın Almanya’da para topladığını, siyasi nüfuzda bulunmaya çalıştığını vurgulayan Haldenwang, “Toplanan paralar, Türkiye’de terörün finansmanında kullanılıyor” diye konuştu.
Alman İçişleri Bakanı Feaser da, “PKK, bizde uluslararası bir terör örgütüdür ve bu mücadele de sürdürülecektir” dedi.
BfV raporunda PKK’nın Almanya’da, “Kürt halkının tek temsilcisi olma iddiası” ile propaganda faaliyetleri yürüttüğü vurgulanırken, lobi faaliyetlerinin hedefinde de “PKK’ya yasağın kaldırılması” olduğu vurgulanıyor.
“Şiddet, PKK ideolojisinde seçenek olmayı sürdürüyor”
BfV raporunda, “Avrupa’da barışçıl etkinlikler ve faaliyetler ön planda dursa da şiddet, PKK ideolojisinde stratejik bir seçenek olmaya devam ediyor” ifadeleri yer alıyor.
PKK’nın “Komalên Ciwan/Tevgera Ciwanên Şoreşger (TCŞ)" adlı gençlik örgütü hakkında ayrıntılı bilgilerin aktarıldığı raporda, “Kürt yerleşim bölgelerindeki silahlı mücadele yürütmeleri için gençleri topluyorlar ve bazen de Almanya’daki Türk devlet kurumları temsilcilikleri ya da Türk aşırı sağcılara karşı militan eylemler ya da suç teşkil eden eylemler yapıyorlar” deniliyor.
Haziran 2013’den bu yana Almanya’dan 295 kişinin PKK için Kürt yerleşim bölgelerinde savaşmak için gittikleri, 30 kişinin bu bölgelerde öldükleri, 150 kişinin de geri döndükleri aktarılıyor.
Bu arada Alman iç istihbarat örgütü BfV’nin raporunda, Almanya’daki radikal solcuların, “Kürdistan Dayanışması” kapsamında, Kürt özerklik faaliyetleri yürütenler ve özellikle de PKK ile dayanışma içinde oldukları da aktarılıyor.
Ülkücü Hareketi yasaklanacak mı?
Basın toplantısında Alman İçişleri Bakanı Feaser’a Ülkücü Haraketi ile ilgili bir yasaklama kararı alınıp alınmayacağı soruldu.
Almanya’da Ülkücü Hareketi’nin yaklaşık 11 bin taraftarı bulunduğunu söyleyen Feaser, bu camianın homojen olmadığını, mensuplarının aynı şekilde değerlendirilemeyeceğini vurgulamakla birlikte, “Ama yasaklama kararları hakkında öncesinde konuşmuyor olmamızı anlayışla karşılamanızı rica ediyorum” dedi.
BfV raporunda Ülkücülerin, Almanya Demokratik Ülkücü Türk Dernekleri Federasyonu (ADÜTDF), Avrupa Türk İslam Dernekleri Birliği (ATİB) ve Avrupa Nizam-ı Alem Federasyonu (ANF) gibi yapıların çatışı altında örgütlendikleri, yaklaşık 1600 kişinin de ya küçük yapılarda, ya da örgütlü olmayan hareketlerde yer aldıkları aktarılıyor.
Abdullah Çatlı da BfV raporunda
Bu yapının dünya görüşünün Anayasa’nın eşitlik ilkesini ihlal ettiği, Türk kökenlilerin Alman toplumuna uyumunu da olumsuz etkilediği savunuluyor. ADÜTDF’ye destek verenlerin düşman gibi gördükleri arasında, PKK ve genel olarak Kürtlerin yanı sıra Yahudiler ile Ermenilerin de olabildiği raporda aktarılıyor.
Raporda şu görüşlere de yer veriliyor: “ADÜTDF, ırkçı milliyetçi ve aynı zamanda antisemitist yazar ve tarihçi Nihat Atsız’ın yazılarının yayılması sağlıyor. Turancı fikirlerin savunucusu olan, Türk yeraltı dünyasının patronlarından Abdullah Çatlı yüceltiliyor."