Sadece otoriter değil etkili bazı demokrasilerde de popülist liderlerin, iktidarlarını sağlamlaştırmak için bağımsız gazeteciliği bastıracak yeni yöntemler bulduğunu belirten Freedom House, gazetecilerin susturulması ve yandaş kuruluşların desteklenmesi için ekonomik, yasal ve yasadışı birçok yönteme başvurulduğunu yazdı.
‘2019 Özgürlük ve Basın’ raporunda ABD Başkanı Donald Trump’ın basına sözlü saldırılarının küresel etkisine de dikkat çekildi ve ‘‘Dünyanın dört bir yanındaki gazeteciler, en temel hakları ihlal edildiğinde Washington’un yardıma koşacağına inanmak için artık daha az neden sahip’’ dendi.
Raporda Türkiye “kısmen özgür” ülkeler arasında
Freedom House ayrıca Trump’ın basını sürekli kötülemesinin, ana akım medya kuruluşlarına yönelik kamu güvenini de erozyona uğrattığını bildirdi.
2019 raporunda da “kısmen özgür’’ ülkeler arasında saydığı Türkiye’yi de değerlendiren Freedom House, internetin önemine dikkat çekti. “Basın özgürlüğünün aniden ve şiddetli biçimde düştüğü ülkelerde internet önemli bir mevzi. 2016’daki darbe girişiminden bu yana Türkiye’de 150 basın kuruluşu kapatıldı, yüzlerce gazeteci terörizmi destekleme gibi sahte suçlamalara maruz kaldı. Bunun sonucu olarak da basın çalışanları internete kaydı’’ diyen Freedom House, ünlü gazeteci Ünsal Ünlü’nün evindeki çalışma odasından yaptığı yayına dikkat çekti. Dijital gazeteciliğin yeni modellerini deneyen Dokuz8 girişimi, Türkiye’yi terk etmek zorunda kalan Yavuz Baydar ve Can Dündar’ın yurt dışından haber paylaştığı Ahval ve Özgürüz platformları, raporda örnek olarak gösterildi.
Birçok yerel hükümetin dizginlenemeyen internet haberciliği sektöründen açıkça rahatsız olduğu belirtilen raporda uluslararası teknoloji platformlarının, sansür eğilimlerine karşı önemli bir tampon bölge oluşturduğu belirtildi ve örnek olarak Türkiye’de Youtube kanalı üzerinden yayın yapan Medyascope gösterildi.
Freedom House raporunda, VOA Türkçe’nin de içerik sağladığı uluslararası Youtube kanalı projesine de yer verdi. Raporda, ‘‘Demokrasilerdeki daha geleneksel basın aktörleri, bu zorluklar arasında yeni denemeler yapıyor. ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya’nın kamu yayıncıları bir araya gelerek sadece Youtube üzerinden Türkçe yayın yapan bir haber kanalı kurdu. +90 adı verilen kanalın amacı, gündemle ilgili çeşitli perspektifleri ve ifade özgürlüğünü destekleyerek bağımsız ve doğru bilgi akışını sağlamak olarak açıklandı’’ dendi. Raporda, projenin merkezi yurtdışında olduğu için Türk yetkililerin, ABD hükümetinin finanse ettiği haber servisini sansürlemek için Youtube’u ikna etmek zorunda kalacağı yazıldı.
Hızla öne çıkan sahte haber ve dezenformasyonun, siyasi kutuplaşmayı beslediğini ve güveni azalttığını da yazan Freedom House, Türkiye’de halkın sadece dörtte birinin basına güvendiğini belirtti.
Freedom House’un ‘Dünyada Özgürlük’ raporuna göre ‘özgür’ kategorisinde yer alan ülkelerin 16’sında yani yüzde 19’undaysa son beş yılda basın özgürlüğü geriledi. Aynı sürede ‘özgür olmayan’ kategorisindeki ülkelerde basın özgürlüğündeki gerileme de yüzde 28’i buldu.
Son beş yılda basın özgürlüğünün gerilediği ülkelerin yüzde 63’ünde, gazetecileri ve basın kuruluşlarını hedef alan şiddet olayları öne çıktı. Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın, Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğu’nda öldürülmesi bu durumun en bilinen örneği olarak gösterildi.
Raporda bazı ülkelerde demokratik gelişmelerin basın özgürlüğünü nasıl güçlendirdiğine dair örnekler de verildi. Etiyopya, Malezya, Ekvador ve Gambia bu ülkeler arasında sayılırken, ‘’Fırsat verildiğinde basın özgürlüğü, upuzun baskı dönemlerinden bile sağ çıkabildiğini gösterdi’’ ifadeleri kullanıldı.