Türkiye hükümetinin "Zeytin Dalı Operasyonu" olarak isimlendirdiği ve Suriye'nin kuzeyinde çoğunluğu Halk Savunma Birlikleri (YPG) güçlerinden oluşan ABD destekli Suriye Demokratik Güçleri'ni (SDG) hedef alan askeri müdahale sonrası basın kuruluşlarına yapılan "milli menfaatlerin gözetilmesi" çağrısı, RSF tarafından "Türk medyasının hükümetin ve savaş hedeflerinin hizmetine girmesi" girişimi olarak değerlendirildi.
'Cadı avı'
Örgütün internet sayfasından yapılan açıklamada Başbakan Yıldırım'ın, çeşitli medya kuruluşlarından 15 temsilcinin katıldığı 21 Ocak'taki toplantıda kullandığı sözlere yer vererek, aralarında yabancı basın ajanslarının da olduğu kuruluşlara başvurulmaması çağrısını "cadı avı" olarak nitelendirildi.
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli ve AKP Sözcüsü Mahir Ünal'ın da eşlik ettiği toplantının notlarının Odatv Haber Müdürü Barış Terkoğlu tarafından kamuoyu ile paylaşılması üzerine değerlendirmede bulunan RSF yetkilisi Johann Bihr, Türkiye'de "çöken çeşitliliğe" vurgu yaptı.
Örgütün Doğu Avrupa ve Orta Asya masası direktörü Bihr, "Bu yeni propaganda seli, eleştirel seslere karşı giderek artan cadı avı ve bu askeri harekât ile ilgili tartışmanın neredeyse hiç yapılamaması, Türkiye'de çöken çeşitliliğin derecesini gösterir niteliktedir" ifadesini kullandı.
Bihr, ayrıca Türkiye hükümetinin medya üzerindeki sıkı kontrolünden memnun olmadığını ve halkın yönetime karşı güvenini sarsmayı ve ülkedeki gerginliklerin artmasını dahi göze alarak medyanın yaptığı tüm haberleri tamamıyla kontrol altına almaya gayret ettiğini savundu.
HRW'dan da eleştiri
İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) Türkiye Direktörü Emma Sinclair-Webb de Afrin'deki operasyon ile ilgili sosyal medya paylaşımlarının "terör propagandası" olarak değerlendirilmesi gerekçesi ile aralarında gazetecilerin de olduğu birçok kişinin gözaltına alınmasını eleştirdi.
Pazartesi günü konuyla ilgili HRW internet sitesinde bir mesaj yayınlayan Sinclair-Webb, gazeteci Nurcan Baysal'ın da aralarında olduğu Kürt kökenli vatandaşların gözaltına alınması ile ilgili olarak "Türkiye hükümetinin eleştirilere karşı tahammülsüzlüğünün neredeyse sınırı yok" ifadesini kullandı.
Savcıların, "terör propagandası yaymak" ve "halkı kin, nefret ve düşmanlığa teşvik" gibi kanun maddelerini gazetecileri, hükümeti eleştirenleri ve aktivistleri susturma girişimi olarak değerlendiren HRW Direktörü, bu tip gerekçelerle insanların susturulmasını Türkiye'nin kendi kanunlarını ve uluslararası insan hakları yükümlülüklerini ihlal olarak nitelendirdi.
Gözaltılar devam ediyor
Türkiye'de Afrin'deki askeri müdahele ile ilgili olarak sosyal medyadan "terör propagandası" yapma gerekçesi ile başlatılan operasyonlarda şu ana kadar 91 kişi gözaltına alındı.
Pazartesi günü başlayan ve bugün devam eden operasyonlarda gözaltına alınanlar arasında Halkların Demokratik Partisi (HDP) temsilcileri ve gazeteciler de bulunuyor.