HABERDAR.COM internet sitesinde yer alan bir analize göre Yüksek Yargı Organlarında ve Adliyelerde yapılan tasfiyelerin yaşanması mahkemeleri işlevsiz hale getirdi.
İstanbul’da 30 iş mahkemesinden 24’üne bakan hakimler, Ankara, İzmir, Antep, Adana ve Diyarbakır ile Van başta olmak üzere birçok soruşturma ve davaya bakan hakim savcıların alınması ile davalar görülmeden ertelendi.
Başsavcılıklar darbe girişimi şüphelilerinin sorgusu için birçok hakim savcıyı görevlendirip, kendileri de bu süreci yakından izlediği için meslekten atılanların üzerlerine kayıtlı dosyalar tevzi edilemedi.
Birçok mahkum cezaevinden hakimler olmadığı için adliyeye getirilemedi. Diğer yandan, 2745 ve Yüksek Yargıda 190 civarındaki tasfiye listesinin önceden hazırlandığı da bu tasfiye ile anlaşıldı.
Zira hakim ve savcılarla ilgili süreç değerlendirildiğinde, 15 Temmuz akşamı darbe girişimi saat 22.00 sıralarında yaşandı. Saat itibariyle savcıların evlerinde olduğu bir zamana denk geldi. İlk etapta medya dahil olayın ne olduğunu anlamaya çalıştı. Sonrasında bunun bir darbe kalkışması olduğu açıklaması geldi. Evlerinde olan hakim ve savcıların sonradan görevlerine gönderilmesi ise en erken saat olsa 12.30’u bulacağından, savcı ilk etapta darbe girişiminde bulunanlarla ilgili gözaltı talep edip, durum hakkında emniyet, bakanlık ile müzekkere de bulunması gerekir. Bu müzekkereler sonrasında sulh ceza hakimliğinden karar alınır. Tüm bu işlemler en erken 1.30’da bitse, savcı oturup bunlara destek olan hakim ve savcılar var diye hemen anlayıp, somut delillere de ulaşıp bunları da tespit edelim dese, 2745 kişilik listenin sabaha kadar oluşturulması imkansız.
Zira, savcılar katiplerine yazdırırlar şüpheli isimlerini. Hazırlanan listede her hakim savcının, sicil, adres, görev yeri, eşinin ismi, tc numaraları yer alıyor.Her bir isim için katibe bu bilgileri yazdırması en kısa 3 dakika sürse, savcının caddelerdeki askerleri, meclisi bombalayan jetleri bir yana bırakıp, hakim savcı listesine yoğunlaşacağı da düşünülemez. Her ismin darbecilerle iş birliği yaptığına dair somut delillerin de eklenmesi gerektiğini hukuken baz alınca listenin ve ekindeki delillerin hazırlanması haftalar alır.
Savcı ve katibi jet hızıyla liste ve delilleri hazırladı diyelim, bunu HSYK’ya en erken 9’da gönderse, kurulun her bir isim için tetkik hakiminden iddiaları dinlemesi, oylama yapması, oylama sonrası da her bir isim için imza atması gerekir. Bu da yine saatler alacak bir işlem. Kurul olağanüstü toplandığında hem 2745 hakim savcı hem de kendi 5 muhalefet şerhi yazan üyesi hakkında müzekkereyi 2,5 saatte tamamladı. Sonra bunlar fetöcü diyerek ilk etapta alınanlar olarak ilan edildi. Kurulun bu evrakları imzadan çıkardıktan sonra savcılığa suç duyurusunda bulunma kararı aldığı da belirtildi. Yani savcılık, bu iddia ile ilgili kuruldan yetki almadan, soruşturma ihbarı bulunmadan bir liste yapmış. Yine kurul, bu listeyi yeniden işlem yapması için savcılığa gönderse, toplantının da öğle saatlerinde sona erdiğini düşünürsek, savcılığa en erken 14.00’de ulaşır. Savcı, suç duyurusu sonrası ışık hızıyla 2745 kişi hakkında yapılan ihbarı değerlendirip tamamının darbeci olduğunu iddia ederek, sulh ceza hakimliğinden gözaltı ve arama kararı talep ediyor. Sulh Ceza Hakimliği de yine savcı ve kurulun sahip olduğu ışık hızı yeteneği ile 2745 kişi hakkındaki talebi toplu halde kabul ederek, kararı çıkarıyor.
Söz konusu durum gözönüne alınanca, listenin çok önceden hazırlandığı anlaşılıyor. Diğer yandan, kurulun Yargıda Birlik Derneği üyelerinin her açıklamasında kendilerine oy vermeyen yüzde 50’yi paralelci gibi göstermesi, diğer yandan da liste hazırlandığını belirten açıklamaları da mevcut. Alınan HSYK üyelerinin de bu durumu muhtemelen muhalefet şerhlerine koyarak, ortadaki hukuka aykırı işlemleri kayıtlara geçirmesinden endişe edilerek, üyeliklerinin düşürüldüğü kuşkusunu arttırıyor. Ayrıca, ilk etapta açıklamasının yanı sıra kısa süre sonra yeni bir listenin de çıkacağı belirtiliyor.
HABERDAR
