2015’in ilk 3 ayında darp raporu için başvuran 4 bin 600 kişiden 2 bini aile içi şiddet mağduru. Bu kişilerin yüzde 80’ini ise kocasından dayak yiyen kadınlar oluşturuyor.
Türkiye’nin üçüncü büyük şehri İzmir’de şiddete maruz kalan kadınların müracaatındaki rekor artış ürküttü. Bu yılın ilk 3 ayında, darp raporu almak için 4 bin 600 kişi İzmir Adli Tıp Kurumu’na başvurdu. Mağdurların 2 bini, aile içi şiddet sebebiyle rapor aldı. Bu kişilerin bin 650’sini, kocasından dayak yiyen kadınlar oluşturdu. Yetkililerin verdiği bilgiye göre çoğu kadın, bir kez daha dayak yiyeceğini bile bile aile baskısı, koca korkusu ve geçinememe kaygısıyla terk ettiği evine geri dönüyor. Karısından dayak yediği gerekçesiyle darp raporu alan kocaların da küçümsenmeyecek sayıda olduğu belirtiliyor.
Son dönemde artan kadına şiddetin istatistiklerde belirgin şekilde görüldüğüne dikkat çeken yetkililer, şunları aktarıyor:
“Kocasından dayak yiyen çoğu kadının, rapor için geldiğinde yüzü tanınmaz halde oluyor. Çoğu kadın, aile ve koca korkusu nedeniyle şikâyetçi olmaya korktuğunu söylüyor. Bazıları, kadın sığınma evine yerleştirilme teklifini reddediyor. Çünkü İzmir’de yer olmadığı gerekçesiyle diğer şehirlere gönderilme korkusu yaşıyor. Çoğu kadın, bir kez daha dayak yiyeceğini bile bile aile baskısı, koca korkusu ve geçinememe kaygısıyla terk ettiği evine bir kez daha gidiyor. Adli tıptan, aynı kadının farklı zamanlarda iki kez darp raporu aldığı da sık rastlanan bir durum olarak göze çarpıyor.”
Kadına yönelik şiddetin en çarpıcı örneklerinden biri de geçen hafta adli tıptan darp raporu alan ev hanımı N.K. 35 yaşındaki N.K.’nin kayınbabası, torunu devamlı çizgi film seyrettiği için, “Karın, oğlunu kayırıp laf söyletmiyor.” diyerek oğluna şikâyet etti. Talihsiz kadının, kocasından yediği dayakla elmacık kemiği kırıldı, yüzü tanınmaz hale geldi.
TOPLUMDAKİ GERGİNLİK, AİLEYE YANSIYOR
Aile içi şiddetin arttığını söyleyen Prof. Dr. Ercan Tatlıdil, “Aile içi şiddet dediğimizde, toplumsal şiddetin bir parçası olduğunu unutmamak gerekiyor.” diyor. Toplumdaki gerginliğin şiddeti tetiklediğini belirten Prof. Tatlıdil, şunları söylüyor: “Hoşgörü ve toleransın giderek azalması, insanların duygu ve düşüncelerini şiddet yoluyla kabul ettirmesi ve kendi görüşünü zorla empoze etme çabası toplumda arttıkça, aile de bundan nasibini alıyor.”