27 Temmuz günü Brüksel’den ABD’ye gitmek için bindiği uçaktan pasaportunun iptal edilmesi sebebiyle indirilmesiyle başlayan yazıda, evinin polis tarafından arandığını ve üzerinde “coup” (darbe) yazan İngilizce bir kitaba da el konduğunu bilgisi paylaşılıyor.
Gazeteci Sevgi Akarçeşme, “Turkey’s Intelligentsia Kneels to Erdoğan” (Türkiye’nin entelektüelleri Erdoğan’ın önünde diz çöktü) başlıklı yazıda, darbe girişiminden hemen sonra, ülkedeki siyasetçilerin ve bazı liberallerin dâhi, Erdoğan’ın trenine binerek, Gülen Hareketi’ne “FETÖ” demeye başlamasını eleştiriyor.
Akarçeşme, makalesinde entelektüellerle ilgili eleştirilerini şöyle dile getirdi:
“Toplumun, CNN Türk gibi kanallarda hükümetten duydukları tek taraflı iddiaları sorgulama yeteneğine inancımı yitirmiştim. Ama en büyük hayal kırıklığım ülkenin entelektüellerinde oldu. Birkaç istisna dışında, Erdoğan’ın muhaliflerine yönelik sarfettiği suçlamaları tekrarlamaktan başka bir şey yapma dürüstlüğü gösteremediler.”
Yazıda ayrıca, Batılı hayat tarzına sahip ve İngilizce yazılar kaleme alan seküler entelektüellerin, siyasal İslamcılar kadar hoşgörüsüz ve bağnaz olabileceği vurgulanıyor. Bunun için de Sevgi Akarçeşme, Can Dündar’ın eşi Dilek Dündar’ın pasaportuna el konunca ortaya çıkan manzarayı tarif ediyor. Bir diğer gazeteci Bülent Korucu’nun eşinin ona bedel tutuklanmasına, bu kadar ses çıkarılmadığı nazara veriliyor.
Şimdilik Belçika’da yaşadığını ve sürgünde bir gazeteci olduğunu belirten Sevgi Akarçeşme, entelektüellerin ikiyüzlülüğünün sonuçlarını şöyle özetliyor:
“Türkiye entelijansiyasının demokratik haklarla ilgili seçici davranması sadece Erdoğan’ın gücünü pekiştirmesine yarıyor. Çifte standartları, Erdoğan için ‘temizlik’ hamlelerinin onayı anlamına geliyor. Türkiye sadece kontrol mekanizmasını ve kuvvetler ayrılığını garantileyen güçlü kurumlardan yoksun değil, onları talep edecek cesarete ve dürüstlüğe sahip, eleştirel vatandaşları da yok.”