Cezaevlerindeki hükümlü ve tutuklu sayısının tarihin en üst düzeyine çıktığı Türkiye’de cezaevinde olmayıp, bir nevi cezaevi hayatı yaşamak zorunda kalan insanlar. Denetimli Serbestlik Daire Başkanlığı’nın rakamlarına göre; 2007’de 21 bin 72 olan denetimli serbestlik karar sayısı son on yılda yaklaşık 30 kat artış göstererek 2017 sonunda 614 bin 951’e ulaştı.
KARAKOLA GİDİP İMZA VERME MECBURİYETİ
Denetimli serbestlik şartlarında en çok başvurulan yöntem ise adlî kontrol. En çok uygulanılan adlî kontrol yükümlülüğü yöntemi; kişinin belirlenen günlerde adresinin kayıtlı olduğu yere yakın karakola giderek imza atması şeklindeki yöntem. Denetimli Serbestlik Daire Başkanlığı’nın rakamlarına göre 442 bin 506 kişinin 379 bin 100’ü adli kontrol tedbir yükümlülüğü altında.
380 BİN KİŞİ ADLİ KONTROL ALTINDA
Denetimli Serbestlik Daire Başkanlığı’nın verilerine göre Mayıs ayı itibariyle 442 bin 506 kişi denetimli serbestliğe tabi.
Denetimli serbestlik özellikle son yıllarda sık başvurulan bir yöntem oldu. Denetimli Serbestlik Daire Başkanlığı’nın yıllık verilerine göre; 2007’de 21 bin 72 olan denetimli serbestlik karar sayısı son on yılda yaklaşık 30 kat artış göstererek 2017 sonunda 614 bin 951’e ulaştı. Denetimli serbestlik şartlarında en çok başvurulan yöntem ise adlî kontrol. Tutuklama sebeplerinin varlığına rağmen şüpheli veya sanığın denetim altına alınarak tutuklama kararı yerine uygulanan bir ceza yöntemi olan adlî kontrol, değişik şekillerde uygulanabiliyor. Ahval’de yer alan habere göre Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü Denetimli Serbestlik Daire Başkanlığı’nın güncel istatistiklerine göre Mayıs ayı itibariyle denetimli serbestliğe tabi olan 442 bin 506 kişinin 380 bin 100’ü adlî kontrol tedbir yükümlülüğü altında.
EĞİTİMİ YARIDA KALDI
Kontrol altındaki yüz binlerce kişiden birisi olan Doktora öğrencisi G.B., yurtdışı yasağı ve haftada bir gün imza şartı yükümlülüğü altında olduğu için Almanya’daki eğitim hakkını kaybetmekle karşı karşıya kaldı. Tatil için döndüğü İstanbul’da Ocak 2018’de 60 kişiyle birlikte gözaltına alınan ve beş günlük gözaltı süresinin ardından serbest bırakılan G.B. mahkemenin verdiği yurt dışı yasağı dolayısıyla bir daha Almanya’ya dönemedi.
TEDBİR DENİLEN ŞEY İNFAZA DÖNÜŞTÜ
Öte yandan gözaltı sürecinin üzerinden 7 aylık bir süre geçmesine rağmen yürütülen soruşturma halen devam ettiği için G.B hakkında iddianame hazırlanmadı. Güvenlik gerekçesiyle isminin açıklanmasının istemeyen adlî kontrol yükümlüsü 28 yaşındaki bir genç ise 16 ay önce 12 günlük gözaltı sürecinin ardından haftanın iki günü imza atmak şartıyla serbest bırakıldı. O günden bu yana imza atmaya devam eden genç, böylesi bir denetimli serbestliğin kendisi için infaza dönüştüğünü söyledi.
AİLESİNİ ZİYARETE GİDEMİYOR
Avukatları 16 aylık süre içerisinde birçok kez adlî kontrol şartının kaldırılması talebinde bulundu, ancak herhangi bir cevap alamadı. Kafede garsonluk yaparak geçimini sağlayan gencin ailesi başka bir şehirde yaşadığı için bu süre içerisinde ailesini ziyaret edemedi. Yine başka bir şehirde aldığı iş teklifini de iki günlük imza yükümlülüğü dolayısıyla reddetmek zorunda kaldı. Soruşturmanın akıbetinin ne olacağını bilmediklerini kaydeden genç, şunları söyledi:
“Dâvâ açılsa dahi bu sürecin duruşma aşamasına kadar sürmesini bekliyoruz. Bu da neredeyse iki yıllık bir sürece denk gelecek. Dâvâ sonucunda alacağımız beraat kararı alsak bile bu iki yıl benim için bir ceza olmuş olacak. Sadece sizin bahsettiğiniz rakamlara bakıldığında ki imza attığım küçük mahalle karakolunda üç klasör dolusu bir listede imza atanlar var. Bu bile ne kadar insanın bir şehirden çıkmasının yasaklı olduğunu gösteriyor. Ben bir gün bu imzayı atmasam ertesi gün hakkımda tutuklama kararı verilecek. Bu yüzden herşeyi buna göre planlamam gerekiyor. Ola ki unutup beş dakika geç gitsem de imza attırılmıyor ve tutuklama istenebiliyor. Bunun örnekleri de yaşanmış.”
Ahval