TBMM Katip Üyesi CHP Adana Milletvekili Elif Doğan Türkmen, özgür basına yönelik başlatılan linç kampanyasına tepki gösterdi. Türkmen, "Türkiye'de bombaların patlatılmasına neden olan terör örgütü üyelerini serbest bırakan yargı anlayışı, sadece gazetecilik yaptığı için gazetecileri tutukluyor." dedi.
AK Parti iktidarıyla birlikte medya konusunda çok özel çalışmaların yapıldığını hatırlatan Türkmen, bazı basın–yayın kuruşlarının önce TMSF'ye daha sonra yandaş iş adamlarının oluşturduğu para havuzuyla oraları satın aldığını söyledi. Türkmen, "Şu anda oralarda yandaş yayınlar yapılıyor. Hatta yalan, dolan; aslı, astarı olmayan sadece halkı yönlendirmek, 'AKP iktidarının iyi olduğu' şeklinde bir algı meydana getirmek için yanlı yayınlar yapılıyor. Ancak susmayan, AKP iktiranının yanlışlarını ortaya koyan medyaya susturmak adına devletin hakim ve savcılarını kullanıyorlar. Tehdit ediyorlar, ciddi sayıda davalar açılıyor. Özellikle basında çıkan haberler konusunda devletin en başından olandan tutun diğer organlarına doğru çok ciddi haberler yapılıyor. Bu haberlerle ilgili savcılar harekete geçiyor. Üstelik biri de emir veriyor. 'Ben buradan savcıları göreve davet ediyorum' diyor. O savcıların bir kısmı da gerçekten emir telaki ediyor, soruşturmalar başlatılıyor ve davalar açılıyor. Tutuklama kararlara veriliyor." diye konuştu.
'TERÖR ÖRGÜTÜ ÜYELİĞİNDEN CEZA ALAN KİŞİ ÜÇ GÜN YATIRILIP SERBEST BIRAKILDI'
Can Dündar ve Erdem Gül hakkında Anayasa Mahkemesi'nin açık ve net bir şekilde verdiği 'hak ihlali' kararı ile tahliye edildiklerini dile getiren Türkmen, şöyle devam etti: "Hukukun uygulanması, hukukun olması gereken konusu bu. Ama her yerde diğer basın-yayın ve gazetecilerle ilgili bu şans olmadı. Halen cezaevinde sadece gazetecilik görevi yaptıklarından dolayı tutuklu insanlar var. Her gün de yeni bir gazeteci hakkında dava açıldığına dair haberler yapılıyor. Devletin savcıları resmen AKP iktidarı ve AKP iktidarının liderlerini koruma, kollama, devamı anlamında cadı avı yapıyor. Örneğin; sosyal medyada hepimizin bilgisi dahilinde. Facebook'ta bir yazı paylaşan çocuklarımız için bile savcılık işlem yapıyor. Çok merak ettiğim bu konuyu savcılarımıza sormak istiyorum: Bir dolu suç var. İşte Ankara'da bomba patladı. Ankara'da bombayı patlattığı söylenen insanlarla ilgili, yada IŞİD'in diğer teröristleriyle hakkında bir takım ara ara duyumlar alındığı ifade ediliyor. 'Terör faaliyeti yaptıklarına dair.' Bunlarla ilgili dava açmayan, tutuklamayan savcı; yada sarin gazı diye bir dava var. IŞİD terör örgütü olduğunu mahkeme karar verdi. Aynı mahkeme bu adamı (El Kaide terör örgütü ile bağlantılı El Nusra silahlı terör örgütü üyesi olduğundan bahisle 12 yıl ceza verilen Hytham Qassap) üç gün yatırıp tahliye etti. IŞİD terör örgütüne üye olduğun dair dosyada belgeler olan bir teröristi sen serbest bırakıyorsun, sonra ceza vermeye karar veriyorsun. Ama o (Hytham Qassap) ortada yok. Adam pır, kuş oldu uçtu. Adam şimdi Allah bilir nerede, hangi canlı bombayı hazırlamakla meşgul. Türkiye'de bombaların patlatılmasına neden olan terör örgütünün üyelerini serbest bırakan yargı anlayışı, sadece gazetecilik yaptığı için gazetecileri tutukluyor. O tür yapıları da yok etmek adına kayyum atıyor. Mal varlığına el koyuyor. 80, 90 yaşındaki kadını bile oturduğu evden sokağa atmak adına da elinden geleni arkasına koymuyor. Tek yaptıkları yandaş olmayan medyayı susturmak. Onların mal varlığını eritmek için atatan kayyumlar ne kadar para alıyorlar biliyor musunuz. Hep yazıldı; 30, 40, 50, 60 binler uçup gidiyor. Merak ediyorum; o insanların mal varlığından yıllık büyük serveti kayyum parası olarak ödeten anlayış kendi şirketlerine onları 3, 5 bin liraya bekçi olarak bile alabilirler mi? Soralım bunu. Bu adamları bekçi olarak yanınızda çalıştırır mısınız; bırakın 30 bin lirayı, ayda 5 bin lira verir misiniz, diye soralım. Vatandaşın yıllarca biriktirdiğini yok etmek adına bu kadar pervasız davranan iktidar kendi kişisel serveti geldiğinde nasıl davranıyor. Bunların hesabını sormak lazım."
CİHAN