43 yaşındaki K.A., cezaevinden gönderdiği mektupta büyük haksızlığa uğradıklarını, bununu giderilmesi için Sare Davutoğlu'nun sesini duymasını istedi. Tek maaşla kızlarını okuturken kendi ailesinden aldığı maddi desteği bir bankaya yatırdığı için, "terör örgütüne finansal destek sağlamak" iftirasıyla suçlandığını belirten K.A., sadece sevgiyi öğrettiği kızlarının özlemini çektiğini ifade etti. Cezaevinde rahatsızlanınca hastaneye elleri kelepçeli götürülmesininse çok rencide edici olduğunu kaydetti.
İzmir'deki Aliağa Şakran Cezaevi'nde iki aydır tutuklu bulunan ev hanımı K.A.'nın mektubunu, Sare Davutoğlu'na eşi Hüsnü A., postaladı. K.A., mektupta şunları yazdı: "Dört kız annesiyim. Kendi halimde ev hanımıydım. PDY davasında örgüte finansal destek sağlamışım. 'Suçun buymuş.' dediler. Düzgünce dinlemeden bizi içeri attılar. Söyler misiniz Sare Hanım? bir tek maaşlı bir aile olarak dört kız çocuğunu alnımızın akıyla okutmaya çalışırken kendi ailemden aldığım maddi desteği, katılımcı banka olan Asya Bank'a yatırmakla nasıl örgüte finans desteği olunuyor? Ne olduğunu bile anlamadan iki aydır yavrularımızdan ayrı, bu parmaklıkların ardında umutsuzca, sadece bekliyorum. Dedem Nurcu Ali, 'Kız çocuğu, başı açtırılıp da okutulmaz.' dedi bana. Ben okutulmadım ama daha küçükken, 'Kızım olursa, okutacağım.' diye kendi kendime söz verdim. Çok şükür, şimdi dört kızım var. Kimisi üniversitede, kimisi lisede. Şükür hepsi okuyor ama ilk öğretmen annedir. Şefkat, sevgi sadece annelerdedir. Elimden geldiğince sevgiyi öğrettim. Ben de böyle büyüdüm."
'ARTIK ANNELERİ KIYAFETLERİNİ ALAMAYACAK, YEMEKLERİNİ YAPAMAYACAK'
"Beton duvarları bilmiyorsunuzdur. Ben de burada öğrendim. Altı metre yükseklikteki duvarların üzerindeki jilet telleri hiç yakinen, bizzat gördünüz mü? Gökyüzünü tam göremiyorsunuz bile. Bu duvarlar beni eşten, çocuklarımdan, yuvadan ayırdı. 'Açık, kapalı görüş' diyorlar. Bunların ne olduğunu bilmiyordum. Hayat yakinen tanıttı. Açık görüşte kızlarım geldi. Bir tanesi sade, donuk bir şekilde bakıyordu. Konuşamıyordu. Sanki, 'Anne sen burada ne arıyorsun?' der gibi bakıyordu. En küçük kızıma yeni kıyafetler almışlar. Annesi alırdı kıyafetlerini hep, bu sefer annesi almamıştı. Artık anneleri kıyafetlerini alamayacak, yemeklerini yapamayacak, çok önemsedikleri çay, pasta keyfini hazırlamayacaktı kızlarına. Kızlarım, 'Sen merak etme, biz kardeşlerimizle ilgileniyoruz.' diyordu ama daha çok gençler, hayatın zorluklarını yüklenmiştiler. Çok zoruma gitti. 'Sadece derslerinize çalışın.' diyebildim. 'Üzülme anne.' diyorlardı. Eşim de, 'Senin suçsuz olduğunu biliyoruz.' diyor ama buradan çıkınca beni sağlıklı bulamayacaklar diye endişe ediyorum."
'HASTANEYE KELEPÇELİ GÖTÜRMÜŞLER'
"Buranın şartları fiziksel olarak yeterli değil. Soğukta böbreklerim, sigara dumanından ciğerlerim acıyor. Bir namaz için uyandığımda göğüs kafesimde bir sıkışma oldu. Sanki felç indi. 'Stresten.' dediler. Hastaneye götürdüler, ellerimi kelepçelediler. Hastanedekiler suçluymuşum gibi baktılar. Çok rencide oldum. 'İnanın ki suçsuzum, ben sadece anneyim.' demek istedim ama diyemedim. Ertesi gün başka rahatsızlıklar. Bağırsaklar çalışmıyor, stresten kasıldı. Ağzımın içi yara doldu. Sıkıntıdan bahçeye çıkıyorum. Gökyüzüne bakıyorum, cezaevinin arkasındaki çöplüğe uçan birkaç martı görüyorum. Bunlar evimizin oraya da uçarlar mı? 'Annenizi gördük.' derler mi? Bilmiyorum ama dayanamıyorum. Çocuklarım her ne kadar iyi olduklarını söyleseler de özlüyorum. Her günüm çocuklarımı düşünmekle geçiyor. Çok önemsediğim eğitim hayatlarının sonunda mezuniyet törenlerine katılabilecek miyim? Ya katılamazsam diye endişeleniyorum."
'SARE HANIM, EVLATLARINIZA ŞEFKAT KANATLARINIZI AÇABİLİYOR MUSUNUZ?'
"Her gün ne yapıyorlar, nasıllar diye telefonla görüşüyorduk. Sınav zamanında mutlaka dua isterlerdi. Şimdi ne yapacaklar? Kiminle görüşecekler? Kimden dua isteyecekler, sınavları için. Anneleri açık mezarda artık Sare Hanım, lütfen empati kurun. Siz içinizdeki ukdelerle büyüdünüz mü? Evlatlarınıza şefkat kanatlarınızı açabiliyor musunuz? Tam hayallerinize ulaşacakken böylesine büyük bir haksızlığa uğradınız mı? Suçsuzken suçlu duruma düştünüz mü? Suç işlemiş muamelesi gördünüz mü? Koğuştakiler bile, 'Hadi biz neyse de sizin burada işiniz ne?' diye soruyorlar. Allah aşkına, siz de benim gibi annesiniz. Duyun sesimi."
CİHAN