Tutuklu hakim Metin Özçelik, hakim, savcı ve avukatların kullanımında olan adalet.org sitesinde paylaştığı mektubunda tutuklanmasına götüren süreci anlattıktan sonra neler yaşadıklarını da meslektaşlarına aktardı. Cezaevi koşullarını ve ailesinin başına gelenleri de sıralayan Özçelik, kendisinin tutuklanmasından sonra 7 Mayıs’ta Bezm-i Alem Üniversitesi Hastanesi'nde doktor olarak görev yapan eşinin sebepsiz yere ve savunması alınmadan işten çıkarıldığını hatırlattı. 8 Mayıs’ta da 5 yaşındaki oğlunun kreşteki kaydının silindiğini ifade etti.
Cezaevinde odada tek başına kaldığını belirten Özçelik, kendisi ve ailesinin başına gelenler için, “Gücü elinde bulunduranların hoşuna gitmeyen bir karar veren hakimin şahsına ve ailesine karşı yapılanların tamamen haksız ve hukuksuz uygulamalar olduğunu göstermesi açısından yeterli olduğunu düşünüyorum.” dedi.
Bugüne kadar hakkımdaki iddialarla ilgili idari ya da ceza soruşturmasında hiçbir şekilde savunmasının alınmadığını kaydeden Özçelik, HSYK müfettişliği tarafından hiçbir şekilde savunması istenmeden hükümete karşı darbeye teşebbüs, silahlı terör örgütü üyeliği, görevi kötüye kullanma ve gizliliğin ihlali suçlarından tutuklanmasının istendiğini hatırlattı.
Bakırköy 2.Ağır Ceza Mahkemesi’nin dosyada bulunan mahkeme kararları, nöbet çizelgesi, Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün hakimin reddiyle ilgili genelgesi, CD inceleme tutanağı, UYAP kayıtları, mahkemede çalışan iki görevlinin kararın yazılması ve UYAP’a kaydedilmesi sırasındaki işlemlerle ilgili tanıklıklarını içeren beyanları ve HSYK müfettişliğinin ön raporunu somut delil olarak kabul ederek nöbet işlemleri sırasındaki yasal ve yerleşik rutin uygulamalara aykırı hareket ettiğini ileri sürdüğünü anlatan Özçelik, “Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut deliller bulunduğu, hakimlik sıfatım nedeniyle tanıkların yada başkalarının üzerinde baskı yaparak delillerin karartılma olasılığı, kaçma şüphesinin bulunması ve adli kontrol hükümlerinin yetersiz kalacağı gerekçesiyle hükümete karşı darbeye teşebbüs ve silahlı terör örgütü üyeliği suçlarından dolayı tutuklanmama karar verildi.” ifadelerini kullandı.
Tutuklama kararı veren mahkeme üyelerine yönelik Fethullah Gülen’in televizyonda da yayınlanan sohbetinden hakimlere, hakimin reddi ve tahliye talepleri konusunda talimat verdiğini nasıl nasıl çıkardıklarını sordu.
Tutuklama gerekçelerinden en çok kaçma şüphesi denmesinin zoruna gittiğini belirten Özçelik, emniyet görevlisinden gelen telefon üzerine 10 dakikalık mesafedeki evine dahi uğramadan adliyeye gittiğini söyledi.
“Benim tek suçum hukuka ve yasalara uygun olan mahkeme kararını Türkiye’deki güç sahiplerinin hoşuna gitmeyeceğini bile bile verme cesaretini göstermektir.” diyen Özçelik, 4-5 yıl önce Beşiktaş Adliyesi’nde yaşadığı bir olayı aktardı. Özçelik, “Beşiktaş’ta görülen davalara da müdafi olarak giren bazı avukatların da şüpheli olarak bulunduğu bir soruşturma dosyasında, fiziki takip tutanakları, telefon görüşme tutanakları ve diğer delilleri dikkate alarak örgüt üyeliği ve yargıyı etkilemeye teşebbüs suçlarından dolayı avukat olan 4 şüphelinin tutuklanmasına karar vermiştim. Bu karara karşı itirazı inceleyen birlikte çalıştığım mahkeme heyeti oybirliği ile 4 şüphelinin de tahliyesine karar verdikten sonra heyette bulunan bir hakim meslektaşım bana hitaben ‘bu avukatların dosyada iddia edilenlerden çok daha fazla yargıyı etkilemeye ilişkin bazı işleri yaptıklarını bizzat ben biliyorum, ancak bunlar Türkiye’de çok güçlü, tahliye etmezsek burada hakim olarak çalışamayız. Senin verdiğin karar doğruydu, senden özür dilerim’ demişti. Bende kendisine ‘inandığım şekilde karar verdim. Hakimlik yürek işidir, o yürek de bende fazlasıyla var, herkes attığı imzanın hesabını verir’ demiştim.” ifadelerini kullandı.
Halen aynı duygu ve düşüncede olduğunu belirten Özçelik, verdiği karardan dolayı tutuklanan ilk Türk hakimi olarak tarihe geçmiş olmaktan şeref duyduğunu kaydetti.
Tutuklanma talebiyle sevk edildiği Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde saat 20.00 civarında duruşmanın başladığını yarım saat sürdüğünü ve heyetin ara verdiğini belirten Özçelik, dışarıda beklerken avukatının internette bazı sitelerde tutuklanmasına karar verildiği yönünde haberler çıktığını fark ettiğini belirtti. Heyetin tutuklama kararını saat 23.00 civarında yüzüne karşı açıkladığını ifade eden Özçelik, “Biz dışarıda beklerken saat 21.03 itibariyle, 100 civarında hakim ve savcının üyesi olduğu WhatsApp grubuna Bakırköy 4. Sulh Ceza Hakimliği tarafından 2014/275 sorgu numarası ile yazılmış sorgu tutanağının fotoğrafının paylaşıldığı, bu paylaşımın heyet başkanı Asuman Yetişkin’in telefonundan yapıldığı, grup içindeki tepkiler üzerine heyet başkanı Asuman Yetişkin’in bu paylaşımı kendisinin yapmadığını, paylaşımın kendi telefonu kullanılarak üye hakim Şebnem Karaboduk tarafından yapıldığını ifade ettiği iddia edilmektedir.” dedi.
Özçelik asıl ilginç olan hususun ise tutuklama kararı açıklandıktan sonra kendilerine verilen sorgu tutanağının içeriği ile 2 saat önce WhatsApp grubuyla paylaşılan Bakırköy 4. Sulh Ceza Hakimliği' nin yazılı olduğu sorgu tutanağının içeriğinin noktası noktasına aynı olması olduğunu kaydetti.
Cezaevinde kendisi ile birlikte hakim Mustafa Başer ve gazeteci Mehmet Baransu dışında tek kalan başka kimsenin olmadığını ifade eden Özçelik, Başer ile birlikte kalmayı talep ettiklerini ancak kabul edilmediğini kaydetti.
Özçelik, “Haksız ve hukuksuz kararlar veren hakim ya da savcı olarak dışarıda gezmektense, ilerde çocuklarımın ve meslektaşlarımın yüzlerine rahatça bakabilmek için hukuka uygun doğru kararı cesaretle vererek onurumla ve şerefimle cezaevinde hapis yatmayı her zaman tercih ederim.” dedi.
Kendisine destek olan meslektaşlarına ve ailesine de teşekkür eden Özçelik, “Türkiye’nin hukuk ve demokrasi adına yaşadığı bu kara günlerin en kısa zamanda geçmesi, daha güzel ve aydınlık günlerde buluşmak ümidiyle, tüm meslektaşlarıma en içten saygı ve selamlarımı sunuyorum. Hoşçakalın.” ifadelerini kullandı.