Zor bir denge
Danimarka Gazetesi Berlingske'ye göre bu olayda demokrasinin bir ikilemi ortaya çıkıyor:
“Demokratik bir ülke için hem çok tehlikeli hem de hayati bir konu bu: Aşırı siyasi cephelerin söz hakkı var mı? Soysal medyada nelerin tartışılacağına kim karar veriyor? ... Bir taraftan kimsenin müdahalesi olmadan komplo teorilerinin, şiddet çağrılarının ve demokratik kurumlara yönelik saldırıların paylaşılması bir sorun teşkil ediyor. ... Ama diğer taraftan da bu müdahale, Batılı demokrasilerin el üstünde tuttuğu ifade özgürlüğüne saldırıdan başka bir şey değil. ... Örneğin İran'da ifade özgürlüğünün kısıtlanması ile ABD'de sosyal medyanın bir kısmının engellenmesi arasında sadece ince bir çizgi var.”
Kendi içinde çelişkili
Fransız Le Figaro'ya göre gerçek demokratlar Trump'ın twitter hesabının kapatılmasına evet diyemez:
“Birçok insan 'nefret söylemini', yalan haberleri ve komplo teorilerini engellemek için online platformların içeriklerine katı kısıtlamalar konulmasını istiyor. Bunu destekleyenlerin çoğu kendilerini yurttaş özgürlüklerinin savunucusu olarak gören, demokrat insanlar. Sansür uygulanmasını istemek (üstüne üstlük bunu çokuluslu şirketlerden talep etmek) ile kendi siyasi görüşleri arasındaki dev çelişkiyi ve Pandora'nın Kutusu bir kez açıldığında özgürlüklerin kısıtlanmasında aşırılıkların birbirini izleyeceğini görmüyor olmaları çok şaşırtıcı. Trump'ın bu olayda rakiplerinin çoğundan daha demokrat ve liberal davranması, son yıllarda özgürlüğü tehdit eden inanılmaz gerilemenin kanıtı.”
Tehlikeli bir emsal vaka
Medya bilimci Panagiotis Kakolyris, Yunanistan Protagon'daki yazısında, sosyal medyanın bu kadar güç kazanması karşısında uyarıyor:
“Sosyal medya platformları bugün Habermas'ın 'kamusal alan' olarak tanımladığı yerler. ... Sosyal medya, Antik Çağ'da -tabii sonra Roma arenalarına dönüşen- Yunan agoraları neyse onun dijital hali. Facebook ve Twitter nasıl oluyor da en son 74 milyon oy alan bir siyasetçiyi engelleyebiliyor? ... Bugün sevimsiz Trump'ın başına gelenler, yarın biz yurttaşların değil de, 'sil' tuşuna basma gücü olan bir liderin hoşlanmadığı bir başkasının da başına gelecek. Yurttaş olarak, ifade özgürlüğünü denetleme hakkını denetlenemeyen bir mekanizmanın eline bırakamayız.”
Zamanı çoktan gelmişti
Alman Frankfurter Allgemeine Zeitung, kararı doğru buluyor:
“Twitter ve diğerleri nefret söylemine karşı çok az şey yaptıkları için epeydir haklı olarak eleştiriliyor. Bu yüzden Washington'dan gelen görüntülere bakıp bardağı taşırdıklarını iddia etmek zor. Trump'ın hesabının silinmesini emsal vaka olarak ele almak da abartılı. Trump tek bir birey. Geçtiğimiz günlerde online platformları kullanma tarzı, bir kez daha kabalığının ve kışkırtıcılığının bir saatli bomba olduğunu kanıtladı. Son noktayı koyma zamanı çoktan gelmişti.”
Trump artık para etmiyor
Hırvadistan'ın Jutarnji list gazetesine göre Trump'ın hesabını kapatmanın gerçek nedeni, ekonomik:
“Trump sosyal medyanın sevgilisi olduğu dönemde yapmadığı bir şey mi yaptı şimdi? Seçimleri mi kaybetti? Taraftarlarını Kongre Binası'nı kırıp geçirmeye mi çağırdı? Bu türden olaylar daha önce de yaşanmış, ama Trump ve taraftarları için kötü sonuçlar doğurmamıştı. ... Twitter, Facebook ve diğer platformlar, Trump'ın yalanları ve hayalleri, takipçi, tıklama ve kâr getirdiği sürece bunlara tahammül etmekle kalmayıp göklere çıkarmışlardı. Gücünü kaybettiği ve sosyal medya platformlarına maddi zarar verebileceği düşünüldüğü günümüzde ise, 'istenmeyen kişi' ilan edildi, profilleri kapatıldı ve ibreti alem için [Trump taraftarlarının kullandığı] Parler cezalandırıldı. Haksızlık mı bu? Evet, ama artık önemi yok. Trump artık kâr getirmiyor, zarar veriyor. Bunun adı kapitalizmdir anacım.”