Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, bir yıl içinde tüketicinin kullandığı ürünlerin perakende fiyatları ve üreticilerin yem girdileri artarken çiğ sütün fiyatının 1 lira 15 kuruşta kalması ve değişmemesinin kabul edilemeyeceğini bildirdi. Bayraktar "Önümüzdeki dönemde fiyatta bir uzlaşma sağlanamazsa damızlık hayvanların geçmişte olduğu gibi kasaba gitmesi, et krizinin yaşanması, neticede 3 milyar dolardan fazla bir dövizin ülke dışına aktarılması kaçınılmaz olacaktır." dedi.
Bayraktar, düzenlediği basın toplantısında bu yıl Ramazan ayında genel olarak mevsimsel olarak arzda meydana galen daralmadan kaynaklı fiyat artışlarının dışında, ciddi fiyat artışları yaşanmadığına dikkati çekti.
Ramazan ayında tüketimi artan baklagillerden kırmızı mercimek, yeşil mercimek, kuru fasulye, nohutta market fiyatlarında artış görülmemesinin halkın daha rahat tüketimi açısından sevindirici olduğunu aktaran Bayraktar, dönemin başlangıcından bu yana market fiyatlarında, 6 üründe fiyat değişimi olmazken, 14 üründe azalma, 15 üründe ise fiyat artışı meydana geldiğini bildirdi.
Salatalık, nohut, kuru üzüm, Antep fıstığı, zeytinyağı ve mısırözü yağı fiyatında değişim görülmediğini vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti:
"Fiyat düşüşü yüzde 42,88 ile en fazla karpuzda meydana geldi. Karpuzdaki fiyat düşüşünü yüzde 27,66 ile yeşil fasulye, yüzde 14,03 ile yumurta, yüzde 13,81 ile patlıcan, yüzde 12,59 ile kiraz, yüzde 9,71 ile pirinç, yüzde 7,58 ile kabak, yüzde 6,68 ile havuç, yüzde 5,81 ile domates, yüzde 4,56 ile kuru incir, yüzde 3,70 ile patates izledi. Fiyatlar, yeşil mercimekte yüzde 0,87, kuru fasulyede yüzde 0,26, iç fındıkta yüzde 0,13 geriledi. Markette en fazla fiyat artışı ise yüzde 46,29 ile sivri biberde görüldü. Sivri biberdeki fiyat artışını yüzde 42,32 ile çilek, yüzde 24,61 ile kuru soğan, yüzde 21,35 ile limon, yüzde 7,05 ile yeşil soğan, yüzde 6,85 ile marul, yüzde 6,54 ile kuru kayısı, yüzde 5,23 ile maydanoz, yüzde 2,62 ile tavuk eti, yüzde 1,90 ile süt, yüzde 1,18 ile dana eti, yüzde 1,12 ile toz şeker, yüzde 0,68 ile ayçiçeği yağı, yüzde 0,65 ile kuzu eti, yüzde 0,49 ile kırmızı mercimek takip etti."
Ramazan ayının başlangıcından bu yana üretici fiyatlarında, 9 üründe fiyat değişimi görülmezken, 9 üründe azalma, 13 üründe ise fiyat artışı meydana geldiğini bildiren Bayraktar, şöyle devam etti:
"Kuru fasulye, nohut, yeşil mercimek, pirinç, kuru kayısı, kuru incir, Antep fıstığı, süt ve zeytinyağı fiyatlarında değişim görülmezken, fiyatı en fazla düşen ürün yüzde 37,12 ile havuç oldu. Havuçtaki fiyat düşüşünü yüzde 30,16 ile kiraz, yüzde 26,39 ile yeşil fasulye, yüzde 13,35 ile çilek, yüzde 12,62 ile yumurta, yüzde 10,65 ile domates, yüzde 10 ile karpuz, yüzde 7,67 ile iç fındık, yüzde 5,88 ile maydanoz izledi. Üreticide en fazla fiyat artışı yüzde 38,82 ile kuru soğanda görüldü. Kuru soğandaki fiyat artışını yüzde 23,81 ile kabak, yüzde 20,92 ile sivri biber, yüzde 17,92 ile kırmızı mercimek, yüzde 13,11 ile patlıcan, yüzde 8,99 ile salatalık, yüzde 8,61 ile patates, yüzde 5,06 ile kuzu eti, yüzde 4,67 ile dana eti, yüzde 2,70 ile limon, yüzde 2,54 ile marul, yüzde 2,04 ile kuru üzüm, yüzde 1,84 ile yeşil soğan takip etti."
Ramazan ayında fiyatı en fazla artan ürünün üreticilerde kuru soğan, marketlerde sivri biber, fiyatı en fazla düşen ürün ise üreticilerde havuç, marketlerde ise karpuz olduğuna dikkati çeken Bayraktar, şunları söyledi:
"Kuru soğan, kabak, sivri biber, patlıcan, salatalık ve yeşil fasulyede hasat edilen ürün miktarındaki azalmaya bağlı arzdaki daralma nedeniyle fiyatlarda artış görüldü. Kuru soğanda özellikle Çukurova bölgesinde hasadın sonuna gelinmesi fiyatları yükseltti. Kuru üzümde ise yaşanan don nedeniyle önümüzdeki sezon rekoltede düşüş beklentisi fiyatları artırdı.
Üreticilerde fiyatı en fazla düşen ürün havuç oldu. Ürünün büyük bir kısmı pazarlanmış olması, geri kalan üründe yaşanan kalite kayıpları ve talepte meydana gelen daralma, havuç fiyatlarında düşüşe yol açtı. Kirazda görülen fiyat düşüşünde hasat dönemi olmasının yanı sıra, dolu ve aşırı yağışlar nedeniyle yaşanan kalite kayıpları, meyve tutumunun fazla olduğu yerlerde ise meyvenin küçük kalması etkili oldu. Yeşil fasulyede ise hasat edilen ürün miktarındaki artışa bağlı olarak fiyatlarda gerileme yaşandı. Fiyatı düşen ürünlerden biri de çilek oldu. Önemli üretim bölgelerinden Konya İlimizde meydana gelen yağışların ürünün kalitesini düşürmesi fiyatlara yansıdı. Karpuzda ise talepte meydana gelen daralmanın yanı sıra hava koşulları nedeniyle örtü altı ile açıkta yetiştirilen karpuz hasadının çakışması fiyatları geriletti."
RAMAZAN'DA ET FİYATLARI
Et tüketiminin de arttığı Ramazan ayının fiyatlarda yukarı yönlü bir baskıyı beraberinde getirdiğini bildiren Bayraktar, şöyle konuştu:
"Daha önce yaptığımız toplantıda da belirttiğimiz gibi Ramazan boyunca kesimlik hayvan sıkıntısı yaşanmadı. Et üretiminde bir sorun olmadı. Zaten geçen yıl toplam kırmızı et üretimimiz, yüzde 1,2 artışla 1 milyon tonu aşmıştı. Bu yılın Ocak-Şubat-Mart döneminde de üretim, geçen yılın aynı dönemine göre, yüzde 13,8 artışla 210 bin 475 tona yükseldi.
Son 5 yıldır üretimde sürekli bir artış görülüyor. Üretim desteklenirse, et ve süt piyasasında istikrar sağlanırsa, et ithalatı söylemleriyle üreticilerimiz tedirgin edilmezse kırmızı ette bir sorunumuz olmaz. Bunu hep söyledik. Söylemeye de devam edeceğiz. Üretimimiz artmaya devam edecek. 78 milyona yaklaşan ülke nüfusunun, 37 milyon turistin et ihtiyacı sıkıntısız karşılanacak. Ülkemizde bunu yapacak hem altyapısı ve hem de potansiyeli mevcut. Bunu yapmazsak, üretimi desteklemezsek, et ve süt piyasasında istikrar sağlamazsak, ithalat söylemleriyle üreticimizi tedirgin edersek, geçmişte olduğu gibi çiftçimizin cebinde kalacak milyarlarca doları yabancı ülkelerin çiftçilerine aktarmış oluruz. Hem çiftçimiz hem ülkemiz kaybeder.
Bilindiği gibi, perakende fiyatlar, et ithalatını açtırmak isteyen lobilerin en çok kullandığı argümanlardan biri. Üretici maliyetlerini dikkate almayan, tüketici fiyatlarını abartarak yola çıkan bu kesimler, karar vericileri tedirgin ederek ithalatı açtırma, tatlı para kazanma yoluna sürekli başvurmaktadırlar. 'Fiyatlar aşırı yükseldi, dünyanın en pahalı etini yiyoruz, üreticiden perakendeye gelene kadar fiyatlar katlanıyor' gibi açıklamalar, politika belirleyicileri ithalat gibi ülke hayvancılığını sıkıntıya sokacak kararlar almaya zorluyor.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak her zaman ithalat kapılarını açtırmak isteyen lobilerin karşısında durduk, üreticilerimizin hak ve menfaatlerini korumak adına durmaya da devam edeceğiz.
Ramazan ayının başlangıcından bu yana üretici ve marketlerde et fiyatları az da olsa artış gösterdi. Özellikle son bir yılda meydana gelen üretici fiyatlarındaki artışın ana sebebi başta besiye alınan hayvan ve yem fiyatları olmak üzere maliyetlerde meydana gelen yükselmedir. Tüketicime buradan bir kez daha bir gerçeğin altını çizmek istiyorum. Şayet, vatandaşlarımızın makul fiyatla et yemesi isteniyorsa, üreticilerimizin üzerindeki ağır girdi maliyetleri düşürülmeli, destekler artırılmalıdır."
Çiğ süt fiyatlarının sanayicilerin uzlaşmaz tutumu nedeniyle bir yıldır yerinde saydığını vurgulayan Bayraktar, şöyle dedi:
"Sanayiciler önümüzdeki süreç için de fiyatın aynı kalması gerektiğini ifade ediyorlar. Bu konuda Haziran ayında yapılan toplantıda, 20 kuruşluk zam talebimiz kabul edilmedi, sanayicilerle anlaşamadık ve masadan kalktık. Bir yıl içinde tüketicinin kullandığı ürünlerin perakende fiyatları ve üreticilerimizin yem girdileri artarken çiğ sütün fiyatının 1 lira 15 kuruşta kalması ve değişmemesi kabul edilemez. Nitekim üreticide 1 lira 15 kuruş olan fiyat, markette 3 lira 35 kuruşa tüketiciye sunuluyor. Eğer önümüzdeki dönemde fiyatta bir uzlaşma sağlanamazsa damızlık hayvanların geçmişte olduğu gibi kasaba gitmesi, et krizinin yaşanması, neticede geçmişte olduğu gibi 3 milyar dolardan fazla bir dövizin ülke dışına aktarılması kaçınılmaz olacaktır.
Sanayicileri tutumlarını yeniden gözden geçirerek üreticilerle anlaşma yolu bulmaya, devletin müdahale kurumunu ise, piyasayı düzenleyici tedbirler almaya davet ediyoruz. Aksi takdirde kaybeden sadece üretici olmayacak, ülke kaybedecektir."
Üretici ve market fiyatları arasındaki farkın en fazla yüzde 515,28 ile maydanozda görüldüğünü, maydanozdan sonra fiyat farkı kuru incirde yüzde 470,91, salatalıkta yüzde 377,67, sivri biberde 277,19 olduğunu bildiren Bayraktar, "Fiyat farkı, karpuzda yüzde 262,37, yeşil soğanda yüzde 261,14, limonda yüzde 249,67, domateste yüzde 244,47, kuru kayısıda yüzde 232,50, havuçta yüzde 209,92, çilekte yüzde 193,85, sütte yüzde 191,30 oldu." dedi. Maydanozun 6,2, kuru incirin 5,7, salatalığın 4,8, sivri biberin 3,8, karpuzun 3,6, limonun 3,5, domatesin 3,4, kuru kayısının 3,3, havucun 3,1, çileğin ve sütün 2,9 kat fazlaya tüketiciye satıldığına dikkati çeken Bayraktar, "Bugün üreticide 16 kuruş olan maydanoz markette 98 kuruşa, 5 lira 50 kuruş olan kuru incir markette 31 lira 40 kuruşa, 34 kuruş olan salatalık 1 lira 64 kuruşa, 62 kuruş olan sivri biber 2 lira 33 kuruşa, 23 kuruş olan karpuz 82 kuruşa, 2 lira 10 kuruş olan limon 7 lira 33 kuruşa, 64 kuruş olan domates 2 lira 22 kuruşa, 12 lira olan kuru kayısı 39 lira 90 kuruşa, 1 lira 3 kuruş olan havuç 3 lira 18 kuruşa, 2 lira 3 kuruş olan çilek 5 lira 98 kuruşa, 1 lira 15 kuruş olan süt 3 lira 35 kuruşa satılıyor." diye konuştu.
Üretici market fiyatları arasındaki makastaki sorunun devam etiğini bildiren Bayraktar, şunları kaydetti:
"Pazarlamadaki sorunlar nedeniyle üretici düşük fiyata ürün satarken, tüketiciler de daha pahalıya ürün tüketmek durumunda kalıyor. Tarladan markete olan zincirin kısalması, fiyatların çiftçi lehine oluşturulabilmesi, tüketicilerimizin de uygun fiyatla ürün almalarının sağlanmasının yolu kuşkusuz ekonomik örgütlenmeden geçiyor. Üreticilerin üretim ve pazarlamada ortak hareket etmelerini, örgütlenmelerini ve örgütlü hareket etmelerini teşvik edici mekanizmaların geliştirilmesi bir zorunluluk haline gelmiştir. Bu örgütlerin finansal bakımdan daha güçlü hale gelmesi, etkinlik ve işlevselliklerinin artırılması sağlanmalıdır. Üreticilerimizin üretimden ve tüketicilerimizin tüketimden gelen güçlerinin farkına varmaları ve kullanmaları gerekmektedir.
Tüketicilerimizin yeterli ve güvenilir gıdaya uygun fiyatla erişebilmesi hepimizin dileğidir. Üreticiden tüketiciye varıncaya kadar tüm taraflar sadece Ramazan ayında değil, Ramazan ayı sonrasında da bu hususta gereken hassasiyeti göstermeye devam etmelidirler."
Gazetecilerin, yağışların verimlilik üzerindeki etkisinin sorulması üzerine Şemsi Bayraktar, "Ben geçen hafta Polatlı'da hasat yaptım. Ve o bölge de şunu gördüm aşırı yağışlar verimliliği ve kaliteyi etkilemiş. Türkiye'nin bazı bölgelerinde de aynı durumu görüyoruz. Dolayısıyla buğdayda bir miktar rekolte düşüşü yaşanacak gibi görünüyor. Üretimi 23 milyon ton olarak açıklamıştık ama 22 milyon ton olarak revize ettik geçen hafta. 22 milyon ton civarında bir üretimin gerçekleşeceğini tahmin ediyoruz. Bu bir miktar aşağıda düşebilir çok az bir miktar yukarı da çıkabilir. Ama 22 milyon ton dolayında gerçekleşecek diye umut ediyoruz. Yani 23 milyon tonu bulmayacağını kesin söyleyebiliriz." açıklamasında bulundu.
CİHAN