Sözcü'de yer alan habere göre Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan uluslararası yatırımcılarla bir araya geldi. Şimşek ve Erkan toplantıda yatırımcılara birer sunum yaparken; toplantıyla ilgili bilgi sahibi bir kaynağın Reuters'a verdiği bilgiye göre toplantıda 40'ın üzerinde katılımcı yer aldı.
“MAASTRICHT KRİTERLERİNE YAKLAŞILACAK”
Kaynağın verdiği bilgiye göre, Şimşek toplantıya katılan yatırımcılara ekibinin tam bir politik desteğe sahip olduğunu ve kademeli sıkılaştırmaya devam edeceklerini söyledi. Şimşek ayrıca önden yüklemeli maliye politikasına vurgu yaptı ve depreme ilişkin harcamalar çıkarıldığında Maastricht kriterlerine yaklaşılacağını belirtti.
Aynı kaynağın verdiği bilgiye göre, Şimşek toplantıda kredi büyümesine getirilen önlemlerin etkisiyle ekonominin yavaşlayacağını belirtti ancak ekonomide ani bir durma istemediklerini kaydetti. Erkan ise sunumunda ağırlıklı olarak enflasyon konusuna odaklandı.
Reuters’ta dün Şimşek ve Erkan’ın bugün İstanbul’da JP Morgan’ın düzenleyeceği yatırımcı toplantısına katılacağı haberi yer almıştı.
Merkez Bankası başkanı da dahil ekonominin en üst kurmaylarının ekonomi politikalarını anlatacağı toplantı tüm gün sürecek.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI YILMAZ DA KONUŞMACI
Reuters’ın gördüğü programa göre, sekiz saat sürmesi öngörülen toplantıda Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan’ın ‘Para politikası ve makroekonomik görünüm’, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in de ‘Maliye politikası görünümü’ konulu sunumları bulunuyor.
Toplantıda ayrıca konuşmacı olarak, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ve Ziraat Bankası Genel Müdürü Alpaslan Çakar’ın yanı sıra, Türkiye Varlık Fonu ve Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi başkanları da yer alıyor.
Erkan geçen hafta yılın üçüncüsü enflasyon raporunun açıklandığı toplantıda ilk kez basının sorularını yanıtlamış ve en kısa zamanda yatırımcı toplantıları yapacaklarını açıklamıştı.
EKONOMİ POLİTİKALARINDA U-DÖNÜŞ
Erdoğan’ın yükselen enflasyona rağmen düşük faiz çağrılarının ardından TCMB’nin 2021 sonunda indirimlere başlaması kur krizine yol açmış, bunun sonucunda geçen sene Ekim ayında yıllık TÜFE 24 yılın zirvesi olan %85.51’e ulaşmıştı. Sonrasında ise enflasyon hem baz etkisi hem de yıl ortasına kadar TL’deki değer kaybının sınırlı kalması sebebiyle sekiz aydır düşüş göstermişti.
Erdoğan’ın Mayıs ayında yeniden seçilmesi ve TCMB’ye yeni Başkan olarak Erkan’ı atamasının ardından TCMB rezervlerini kuru aşağı çekmek için için kullanmayı bıraktı. Böylece TL büyük bölümü seçimlerin ardından olmak üzere yılbaşından beri %30’dan fazla değer kaybetti.
Seçim sonrası Şimşek’in liderliğindeki ekonomi yönetimi yeni TCMB başkanıyla beraber “rasyonel” politikalar uygulanacağı sözü vermesinin ardından geçen sürede, iki ayda 900 baz puan ile beklentilerin altında kalan faiz artırımı ise “kredibilite” tartışmasını tekrar başlatmıştı.
27 ay sonra başladığı faiz artışı beklentilerin altında kalsa da, TCMB, seçici kredi ve miktarsal sıkılaştırma ile birlikte kademeli sıkılaştırma sürecinin devam edeceği mesajını veriyor.
TCMB geçen hafta da enflasyon tahminini yıl sonu için %22.3’ten %58’e yükseltirken, ekonomistler uzun yılların ardından raporda piyasa beklentilerine paralel tahminler ve buna göre oluşturulan politika seti mesajları gördüklerine dikkat çekti.
Dün açıklanan Temmuz ayı enflasyonu ise sekiz aylık aranın ardından yükselişe geçerek yıllık bazda %47.83’e çıktı.
MAASTRICHT KRİTERLERİ NELER?
Maastricht Antlaşması’nda AB’ye üye devletlerin Ekonomik ve Parasal Birliğe katılımı için öngörülmüş bulunan zorunlu koşullar belirtilmiştir.
Maastricht Antlaşması’nda üye devletlerin Ekonomik ve Parasal Birliğe katılımı için öngörülmüş bulunan zorunlu koşullar Merkez Bankalarının aşamalı olarak bağımsız hale getirilmesi için yasal değişikliklerin yapılması ve ‘Makroekonomik yaklaşım kriterleri’ne uyum olarak iki genel başlık altında toplanabilir:
* Her üyenin yıllık ortalama enflasyon oranı, fiyat artışını en düşük üç üye devletin yıllık enflasyon oranı ortalamasını en fazla 1.5 puan geçebilecektir.
* Üye devletlerin planlanan, ya da fiili kamu açıklarının gayri safi yurtiçi hasılalarına oranının yüzde 3’ü aşmaması gerekmektedir.
* Üye devletlerin planlanan, ya da fiili kamu borç stoklarının, gayri safi yurtiçi hasılalarına oranının yüzde 60’ı geçmemesi zorunludur.
* Her üye devlet, fiyat istikrarı bakımından en iyi sonucu sağlayan üç üye devletin ortalama nominal uzun vadeli faiz oranını en fazla 2 puan aşabilecektir.
* Üye devletlerin ulusal paraları, Avrupa Döviz Kuru Mekanizmasının izin verdiği ‘normal’ dalgalanma marjı içinde kalmalıdır.