Prof. Dr. Özgür Öner, BirGün gazetesinnden Deniz Güngör’ün sorularını yanıtladı.
Günümüzde çocuklar artık masallar ve oyunlar yerine teknoloji ile büyüyor. Teknolojiyle olan ilişkinin artması çocukların gelişim döneminde yaratacağı etkiler nelerdir?
Hangi yaşta, hangi sürede ve hangi bağlamda olduğuna göre değişiyor. Özellikle 3 yaş öncesinde, 3 saat ve üstünde ekran maruz kalan çocuklarda bilişsel gelişime ilişkin sorunlar doğuyor. Ağustos'ta yayımlanan bir çalışmada çocukların sadece teknolojik aletlerle geçirdiği saatin önemli olmadığı aktarılmış. Sosyo-kültürel ve sosyo-ekonomik değişkenler önemli. Çünkü bunları ele aldığınızda aslında değişkenlerin etkisi azalıyor. Aynı zamanda anne babanın çocukla ne kadar ilgilendiği, ekonomik ve eğitim durumu birbirine korelasyon gösteren şeyler. Eğitim düzeyi daha düşük, kendisi aktivite bulmakta zorlanan ve çocuğuyla az vakit geçiren ailelerde ekranda geçirilen süre hem daha uzun hem de etkisi daha yüksek. Bu nedenle ekrana maruz kalmak dezavantajlı gruplarda en kötü etkiyi yapıyor gibi görünüyor.
Yemek saatlerinde seyredilen veya maruz kalınan ekran en kötü etki yaratıyor. 1 saatten fazla herhangi bir şeyi seyretmenin olumsuz etkisinden 10 kat daha fazla bir etkiden söz ediyoruz. Çocukla konuşmanın beklendiği zamanlar var ve bunlardan bir tanesi yemek saatidir. Sofrada insanların birbirlerine konuşması, ekrana bakmaması gerekiyor. Arkadan gelen ses ve onun dikkat dağıtıcı etkisinin de olumsuz etkisinin olduğu görülmüş.
Çocuğun teknolojik aletlerle geçirdiği zamanın uzunluğu sosyal açıdan da sorun yaratabiliyor çünkü çocuğun bazı sosyal becerileri oyun oynayarak yapılan pratikle öğrenilebilir. Çocuklar oyun oynarken pazarlık yapmayı öğreniyor veya ne kadar fiziksel bir şey yapabileceğini görüyor. 3-4 yaşlarında oynanan boğuşmalı oyunlarda çocuk, karşındaki ne zaman dur derse duracağını, karşındaki kişinin sınırını, nereye kadar rekabetçi olabildiğini, nereden sonra arkadaşlığı kaybedeceğini, kaybederse ne yapması gerektiği gibi birçok şeyi öğrenilebilir. YouTube gibi platformlarda alakasız, tekrarlayıcı videoların çocuğun gelişimine faydası yok. Uygun bir içerik ve kaynak olduğu zaman bilgisayarda veya ekranda yapılan bazı şeyler çoğu çocuğun işlemleme hızını artırabiliyor. Ancak şu anki kullanımda olumsuz tarafların yüksek olduğunu söyleyebiliriz. Çocuk sadece ekranla ilgileniyorsa, spor yapmıyorsa, düzgün beslenmiyorsa burada çok daha fazla etkisi oluyor. Ancak izlediği içerik, oynadığı oyun kontrol edilirken bir taraftan da çocuk dışarı çıkıp oyun oynuyorsa burada teknolojinin çocuğun üzerindeki etkisi çok daha az.
Erken yaşta telefon/tablet/bilgisayar gibi teknolojik aletlerle fazla maruz kalan çocukların dilbilişsel sosyal gelişiminde gecikme olacağı söyleniyor. Bu konu hakkında ne söylemek istersiniz?
Genelde söylenen şey ekranın kendisinin direkt dilbilişsel gelişimi geciktiren bir tarafının olmadığı. Sadece çocuğun ekrana maruz kalması değil anne ve babamın maruz kalması da aynı derecede önemli. Amerikan Pediatrik Akademisi'nin önerdiği şeyler biri küçük bir çocuğunuzla geziyorsanız kendi telefonunuzu sessiz almanız. Ebeveynden beklenen bebeğini arabayla dışarıda dolaştırırken etraftaki şeylerin çocuğa anlatılmasıdır. 4-5 yaşında bir çocukla markete gidildiğinde ebeveynin yapması gereken, "Elmalara bak, sen şu elmayı, muzu getir" diyerek işi paylaşması ve nesneleri öğretmesidir.
Ayrıca, fazla ekran maruziyeti olanlarda dilbilişsel gelişimi geciktiren şey anne ve babaların çocukla konuşmaması. O yüzden anne ve babanın elinde devamlı telefon olması da aynı yere çıkıyor. Anne ve babanın çocukla iletişim halinde olması lazım. Örneğin çocuk annesiyle veya babasıyla birlikte çizgi film seyrediyorken üzerine konuşuyorsa o zaman teknolojinin dil üzerinedeki etkisi çok daha az oluyor.
Sosyal gelişim üzerine de etkisi var aynı zamanda. Otizm Spektrumu Bozukluğu, sıklığı artmakta olan bir durum. Bunun daha hafif bir sürü şekli de var. Ekrana maruz kalma durumu Otizm Spektrum Bozukluğu gibi ciddi sosyal ilişki sorunlarına yatkınlığı olan çocukların sosyal gelişimini çok kötü etkiliyor. Diğer çocuklarda da etkilenmesi ise anne babanın ilgilenmemesi yüzünden, ekranın direkt beyin üzerine bir etkisi olduğundan değil.
Çocukların ekrana maruz kalma seviyesinin yüksekliği hayal gücüne zarar mı verir yoksa aksine geliştirdiği söylenebilir mi?
Ekrana maruz kalmanın hayal gücüne zarar verdiğine ilişkin net bir bilimsel çalışma yok. Ancak bence hayal gücüne zarar vermekten öte, Netflix gibi algoritmanın işlediği platformlarda benzer şeyler çocuğun karşısına çıkarıyor. Yapay zekâ ile yönlendirilen herhangi bir algoritma bu açıdan bakarsak kişinin maruz kaldığı çeşitliliği azaltabilir. Bunun dışında bazen hayal gücünü olması gerektiğinden fazla çalıştırdığını da söyleyebiliriz. Hiç olmayacak şeylerin yer aldığı bir sürü çizgi film var ve onlar da her zaman çok iyi gelmiyor ki bazen ciddi etki yaratabiliyor. O yüzden özellikle bu video oyunlarında ve Youtube'daki içeriklerin hangi yaş grubuna uygun olup olmadığına bakmak gerekiyor.
Teknolojinin sık kullanımı ilerleyen dönemlerin çocuklarda ve ergenlerde sosyal çevre ve akran ilişkilerinde yaratacağı sorunlar nelerdir?
Teknolojinin sık kullanımının bazı kişiler için sosyal ilişkilerini güçlendiren bir tarafı da var. Hatta sosyal açıdan kaygılı çocuklar ve gençler, çevrimiçi ilişkileri çok daha rahat kurabiliyor ve kendilerini tatmin olmuş hissedebiliyor. Burada önemli olan sosyal medya platformlarını sosyal ilişkinin parçası olarak mı kullanıldığı, yoksa sosyal bir yaşam sürdürülüp sürdürülmediği mi? Bu iki durum birbirinden farklı. Örneğin Instagram'da bir şey paylaşıyorum, orada insanlar onu görsün istiyorum. Bunun herhangi bir diğer paylaşımdan çok farkı yok. Ancak ben oradaki beğeniler için paylaşım yapıyorsam ve aldığım beğenilere göre kendimi iyi hissediyorsam veya yeni insanlarla tanışmaya çalışıyorsam bu da ayrı bir problem yaratıyor.
Bu diğer bütün teknolojik gelişmelerde olduğu gibi kullanma şeklinize, içeriğe ve kullanan kişinin genel durumuna da alakalı bir şey. O yüzden herkes için sosyal bir sorun yaratmıyor. Ama buradaki önemli nokta özellikle gençlerde hız çok iyi bir şey değil. Yani devamlı her saniye bir bilgi alman ve buna her saniye yanıt verebiliyor olman bazen hayatları zorlaştırıyor. O yüzden de diyelim ki bir dedikodunun normalde yayılabileceğinden çok daha hızlı yayılmasına neden olabiliyor. O yüzden de bazen kötü amaçla kullanıldığında çocukların sosyal hayatına ciddi zarar verebiliyor.
Çocukların teknoloji ile arasındaki ilişkinin yarattığı bu sorunların çözümü için nelerin yapılması gerekiyor?
Bütün ekranlar için bir medya planı oluşturmak gerekiyor. Bu medya planı dediğiniz şeyi ailenin bütün üyelerinin kapsayacak şekilde yapmak lazım. Anne ve babaların kendilerini dışarıda bırakıp sadece çocukları için aldıkları planların genelde işlemesi pek mümkün değildir. Çocuk oyun oynarken, bir şeyler izlerken bunu ebeveynin yanında yapması gerekiyor. Aynı zamanda içerikle ilgili konuşmak da lazım. Daha büyük ergenlerde neyin reklamı olduğunu, neyin yönlendirici bir yayın olduğunu konuşmak gerekiyor.
Ev içerisinde hem ekransız alanlar hem ekranlı alanlar hem de ekransız zamanlar yaratılmalı. Mesela diyorsunuz ki ‘‘Yemek saatlerinde kesinlikle ekran olmayacak’’ ya da ‘‘Bizim evde saat 18.00-20.00 arasında hiç kimse ekrana bakmayacak.’’ Bu saat aralığında ailecek yürüyüş, oyun oynamak, sohbet etmek gibi aktiviteler konulabilir. Diğer önerilen durumlardan bir tanesi de yatak odasına giderken telefonunu herkesin başka bir odaya bırakmasıdır. Sosyal medya için 13 yaş öncesinde çok izin verilmemeli ama anne baba kendisi bu kurallara uymadığı sürece sonuç alamaz. Ebeveyn ‘‘Al şu kitabı oku’’ diyerek o bilgisayar oyunlarıyla rekabet edemez. Çocuğun önüne gerçekten zevkli bir şey koymak gerekiyor ve bunu çok erken yaşta yapılmaya başlamalı.
Çocuğa yatmadan önce yanında masal okumak hayal gücünü geliştirmekte etkili olacaktır. Aynı zamanda oyun, spor, toplum içindeki diğer aktiviteler, insanlara görüşme, arkadaşlarının yanına gitmek, akrabalarını görmek, dışarı çıkmak, beraber kitap okuyarak kitabın üzerine konuşmak, televizyonda bir şey seyretsen de beraber izleyip ve üzerinde konuşmak. Yani esas mesele o ilişkiyi sürdürmek ve beraber yaptığın şeylerden zevk alabilmek.