NUMAN YILMAZ YİĞİT
Reğaip gecesiyle birlikte herkeste tatlı bir ‘üç aylar’ telaşı başladı. Üç aylar ,içinde barındırdığı mübarek geceler ve Ramazan ayı finaliyle , bünyesinde müminler için heyecanlı manevi bir yükselme trendi barındırıyor .
Türk coğrafyasında Recep ayının ilk perşembeyi cumaya bağlayan gecesi genellikle Reğaib gecesi olarak kutlanır. ’Reğaib Gecesi ‘nin gün tespiti kesin bir nassa bağlı olmadığı için bu günün değerlendirmesi , daha çok müminlerin niyetlerine bağlı cereyan etmektedir. Yani Recep ayının ilk perşembeyi Cuma’ya bağlayan gecesini idrak edemeyen müminler onu bir diğer gün de de ihya edebilirler. Bu gibi mübarek günlerde müminler büyük bir huşu içerisinde camilere veya bu gecenin değerlendirildiği salon ve mahfillere dolar, Kuran dinler, salavat getirir, yapılan ders ve sohbetleri dinlerler.
Kuran Ramazan günleri için ‘sayılı günler’(Bakara Suresi,184)buyuruyor. Oruç tutmakta zorlananlar için sanki ‘Sabredin , Ramazan ayını oruç tutmakla değerlendirin ve o eşsiz sevabı alın, nasıl olsa ebedi değil ,sayılı günler ,nasıl olsa gelir geçer.’ tavsiyesini yapıyor. Diğer taraftan da Ramazan’ı iştiyakla bekleyenlere ‘Ramazan fırsatını iyi değerlendirin ,feyz ve bereketinden istifade edin, otuz gün nedir ki gelir geçer, sayılı günler biter, her ramazanı son ramazan gibi değerlendirin’ mesajını verir.
Bir insanın yetmiş seksen senelik hayatında üç aylar ve Ramazan gibi ‘Kutlu zaman Dilimleri’ gerçekten de sayılı. Herkes yaşına göre daha kaç ‘Üç aylar ve Ramazan ‘yaşayacağını bir düşünse ,herhâlde bu ‘Kutlu Zaman Dilimleri’ ni değerlendirme adına daha bir hassasiyet sergileyecekleri muhakkaktır. Netice de, ne de olsa ,sayılı mübarek zaman dilimleri.
Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) bir sahabeye namazla ilgili olarak yaptığı bir tavsiye de “Namazını veda namazı olarak kıl.” buyurmuştur ( İn Mâce, zühd 15)’ Veda namazı , insanın, namazını, ömrünün son namazıymış gibi kılması demektir. Bir insana, “Bir vakit namaz kılacak kadar ömrün kaldı!” denildiğinde, nasıl o insan bu namazı son namazı olduğu şuuruyla özene-bezene ve kâmil mânâda eda ederse, işte bütün namazların da bu şekilde eda edilmesi gerekir.’(Kırık Testi)
Namazla ilgili Efendimiz(as)bu tavsiyesine getirilen bu yorum aslında senede bir karşımıza çıkan ve ‘sayılı günler’ diyebileceğimiz ‘Üç aylar ve Ramazan’ için de geçerlidir.
Peki bu aylara nasıl bir hazırlıkla girilebilir? denilecek olursa şunlar sıralanabilir.
a-İyi bir manevi planlama yapma
Peygamber (sav)üç aylar hakkında "Allah'ım! Receb'i ve Şâban'ı hakkımızda hayırlı ve mübarek kıl, bizi Ramazan'a ulaştır." buyurmaktadır. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/259) Fakat iradi bir gayret bir çaba olmadığı takdir de , herhalde , bu ayların hakkımız da hayırlı ,mübarek olmasından söz etmek doğru olmaz. Bunun için öncelikle kulluk hayatımız adına Ramazan Bayramı’na kadar sürecek ve üç ayları içine alacak manevi bir planlama yapılabilir. Bu planlamanın günlük hayatımızın akışı içinde, az, ama devamlı, rahatlıkla yapabileceğimiz bir manevi program oluşturulabilir. Efendimiz (as)’Amellerden Allah’a en sevimli gelenleri az fakat devamlı olanlarıdır’(Müslim, Müsâfirîn, 218)buyurmuşlardır.
Bu açıdan mesela ;farz namazlarını kılan biri bu üç aylarda namazlarını daha bir huşu ve hudu içinde kılmayı kendine hedef olarak belirleyebilir. En azından akşam, yatsı ve sabah namazlarına daha bir ihtimam gösterebilir. Bu zaten namaz gibi dinin en önemli farzında ulaşılması gereken bir hedeftir. Namazı bu şekilde kılan birisi , bir ileri hedef olarak bu ‘Üç aylar ve Ramazan’da günün herhangi bir vaktinde nafile namazlardan birini kılmayı ,onu alışkanlık haline getirmeyi planına alabilir. Bu iki rekatlık ‘kuşluk namazı’ olabileceği gibi, Akşam namazı sonrası ‘Evvabin ‘namazı veya her ikisi de olabilir. Gündüz vakti farzlar haricinde nafile namaz alışkanlığı edinmiş bir kişi de kendine ‘Gece İbadeti’ alışkanlığı kazandırma hedefini koyabilir. Öncelikle hafta da bir planına aldığı ‘Gece ibadeti veya Teheccüd’ü , alıştıktan sonra ikiye üçe ve daha fazlasına kademeli olarak çıkarabilir. ’Gece İbadeti ve Teheccüd’ de Kuran’ı yüzünden okumak suretiyle kıyam daha uzun tutulabilir. Rükû ve secdelerde Kuran’dan ve Efendimiz’(as) rivayet edilen dualardan okumak suretiyle rükû ve secdeler Allah’a yakınlaşma adına değerlendirilebilir. Bir örnek olarak verilen namaza dair bu ibadet planlaması istikrarlı ve ısrarlı bir şekilde yavaş yavaş ve bünyeyi alıştıra alıştıra devam ettirilebilirse zamanla ,normal farzlar gibi insan tabiatına mal olur ve alışkanlık haline gelir. Dolayısıyla da ‘Namazda Derinleşme ’hayata taşınmış olur.
İnsan tabiatı ibadet de olsa yeni alışkanlıklar edinmekte zorlanır. Nefse ve cesede ağır gelir. İnsan öncelikle bir şeyi iyi bilmeli sonra da onun önemine inanıp idrak etmelidir. Önemini idrak ettiği meseleleri ,altında kalmayacak şekilde planlamalı ve yavaş yavaş da tabiatına mal etmeye gayret etmelidir.
Aynı tedricilik Oruç ibadetin de de planlanabilir. Aynı şekilde Dua’ dan Evrad-ı ezkara giden bir yol haritası da belirlenebilir. Yine bir uzmana danışarak Kuran’ı öğrenme, okuma ,anlama ile ilgili de bu planlamaya müracaat edilebilir.
b-Tefekkür ve Okumayı önceleme
Bu mübarek aylarda imkan varsa normal günlük işleri çok iyi planlayarak ‘Okuma ve Tefekkür’ e zaman vakit ayırmakta yarar vardır. Okumak duygu düşünce dünyamızı beslediği gibi canlılığını tazeliğini de koruyacaktır. Okumak ve Tefekkür’ le elde edilen kazanımlar unuttuklarımızı hatırlamaya vesile olacağı gibi yeni yeni şeyler öğrenmeye de kapı aralayacaktır. Bu kutlu zaman diliminde ayda bir veya iki ayda bir veya ‘Üç aylar ve Ramazan’ı hedefleyerek bir defa veya kaç defaya gücümüz yetiyorsa Kuran’ı hatmetmek hedeflenebilir. Unun dışında dini duygu düşünce dünyamıza ,dini hayatımıza katkı sağlayacak bir kitabı bitirme hedefi belirlenebilir. Bu bir meal olabileceği gibi aynı anda bir ilmihal kitabı(Namaz ve İbadetlerle ilgili doğru yanlışları ,haram helalleri hatırlama adına )bunun yanında listeye Risale-i Nur ve Hoca Efendi Külliyatından bir eserde eklenebilir. Okumak canlı kalmak ve meyve verebilmek için ihmal edilmemesi gereken bir ihtiyaç olarak görülmeli ve her gün hava su gibi bir miktar alınmalıdır. Çünkü Ruh ve kalbin buna ihtiyacı vardır.
c-Beşeri münasebetlerde dikkatli olma
Bu mübarek aylar da Allah’a yakınlaşma adına fırsatların değerlendirilmesi önemli olduğu gibi insanlarla olan münasebetlerinde gözden geçirilmesi yerinde olacaktır. Allah’a yakınlaşma nispetin de ilahi ahlakla ahlaklanarak ,insanlara bu çerçevede muamele etmeye çalışmak olumsuz yanlarımızı ıslah etmek adına bizlere iyi bir fırsat sunacaktır. Belki bu aylarda insanlara karşı daha yumuşak ve hoşgörülü, affedici, sabırlı ,nazik ve kibar, daha mütevazi ve yardımsever olma yolunda alıştırmalar yapılabilir. Üzerimizdeki kul haklarını eda etme muhtaçların yardımına koşma, hayır hasenatta bulunma bu vesile ile onların dualarını alma Allah katında önemli amellerdendir.
d-Salih amelleri artırma
Bu kutlu zaman dilimlerinin diğer bir özelliği de amellere verilen mükafatın, sevabın katlanmasıdır. Allah’ın değer verdiği bu aylarda sair zamanlara nispetle işlenen amellere daha fazla mükafat verileceğine dair rivayetler müminlere bu müjdeli haberi vermektedir. Dolayısıyla namaz, oruç, sadaka, iyilik yapma gibi ‘Salih Amel’ çerçevesine girebilecek farzlardan nafilelere ne kadar Allah’ı hoşnut edecek amel varsa bu zaman diliminde onları artırmak uygun olacaktır. Aynı şekilde günahlardan uzak durmakta günahı terk sevabının katlanmasına vesile olacaktır.
e-Dua ve istiğfar etme
Bir diğer husus da bu emsal gece ve mübarek zaman dilimlerinde yapılan duaların makbul olacağına dair verilen haberlerdir. Bunlardan birinde Efendimiz (as)’ ¨Şu beş gecede yapılan dua geri çevrilmez: Cuma Gecesi, Regaib Gecesi, Berat Gecesi, Ramazan Bayramı Gecesi ve Kurban Bayramı Gecesi.¨ (Beyhakî, Şu’ab’ul-Îman, Hadis No: 3558)buyurarak müminlere dua etmelerini tavsiye etmektedir.
f-Dualarda Mazlum ve Mağdurları da unutmama
Bu günlerde gerçek müminlerin unutmaması gereken bir nokta varsa o da bu mübarek günlerde kendisi ailesi ve sevdikleri ile ilgili hayır dua etmeyi unutmadıkları gibi diğer Müslüman kardeşlerine ve tüm insanlığa dua etmeyi de unutmamalarıdır. Peygamber (sav)zayıf fakat manası doğru bir hadiste ’Müminlerin işlerini önemsemeyen bizden değildir’ buyurmaktadır. Buna göre gerek Türkiye’de mazlumiyet ve mağduriyet yaşayanlara gerek Gazze’de savaşta sıkıntılar içinde kıvranan Müslümanlara, gerekse de tüm dünyada zalimlerin zulmü altında inleyen masum insanlara ferdi ve toplu dualar etmek de önemli bir vazife olarak önümüzde durmaktadır.
Dileriz Reğaib Gecesi ile başlayan Üç Aylar ,tüm müminler için Allah’a daha da yakınlaştıkları, Dualarının kabul olduğu ,mağfiret ve rahmetle günahların affolduğu, amellerine kat be kat mükafat aldıkları, tüm Müslüman ve insanlık alemi için barış, huzur ve güven vadeden bir ‘Kutlu Zaman Dilimi’ olur.