Türkiye, 1 Nisan sabahına yeni bir doğal gaz zammı ile başladı. Boru Hatları ile Petrol Taşıma AŞ’nin (BOTAŞ), Nisan ayına ilişkin açıkladığı yeni tarifeye göre, konutlarda kullanılan doğalgaza yüzde 35, elektrik üretimi için kullanılan gaza yüzde 44,30, elektrik üretimi dışında kullanılan gaza ise yüzde 50 zam yapıldı.
Böylece son bir yılda, doğal gazın fiyatı santrallerde yüzde 638, sanayide yüzde 549 ve konutlarda yüzde 93 yükselmiş oldu. Küresel enerji fiyatlarına dikkat çeken BOTAŞ, yüksek maliyeti en az oranda tüketiciye yansıttıklarını ve konutlarda kullanılan gaz için devletin yüzde 70 oranında maliyeti üstlendiğini açıkladı.
"Atacak kurşun kalmadı"
Enerji uzmanlarına göre ise Türkiye'nin yüksek enerji maliyetine uzun süredir sübvansiyon uygulaması hem bütçe dengesini bozuyor hem de uzun dönemde enerji faturasını kabartıyor.
Elektrik ve doğalgaz fiyatlarının Türkiye’de özellikle konut tüketicilerine uzun süredir sübvanse edilerek yansıtıldığını söyleyen Energy IQ CEO’su Emre Ertürk, “Avrupa’da da yüksek maliyetler var ve onlar da tüketicilerini bu durumdan korumaya çalışıyorlar. Ama bunu geçici olarak ve gereken durumlarda uyguluyorlar. Avrupa’nın bunu yapabilecek finansal kapasitesi var. Fakat Türkiye, sürekli uyguladığı sübvansiyonları devam ettiremez hale geldi. Bu konuda Türkiye’nin atacak kurşunu kalmadı” ifadelerini kullanıyor.
Ertürk’e göre zamanında yapılması gereken zamların yapılmaması da son örneklerde olduğu gibi tüketicinin yüklü zamlarla karşılaşmasına neden oluyor.
"Temel sorun alım gücünün sürekli düşmesi"
Tüm dünyanın yüksek enerji fiyatları ile karşı karşıya olduğuna değinen GazDay Genel Müdürü Mehmet Doğan’a göre Türkiye’deki temel problem alım gücünün sürekli düşmesi.
“BOTAŞ da Avrupa’daki bütün enerji şirketleri gibi yüksek maliyetlerle karşı karşıya” diyen Doğan, şöyle devam ediyor: “BOTAŞ’ın bir alım fiyatı ve satış fiyatı var. Alım maliyetlerinin yükselmesi de satış fiyatlarını etkiliyor. Alım fiyatlarını tam olarak bilmesek de Avrupa’daki örneklerinden yola çıkarak yaklaşık olarak çok yüksek seviyelere geldiğini tahmin edebiliyoruz. Dolayısıyla uzun zamandır yüksek alım maliyetlerini sübvanse eden BOTAŞ, bu sübvansiyonun sonuna geldi. Artan talebin ardından bir de savaş krizi ortaya çıkınca fiyat dengesini sürdürmek imkânsız hale geldi.”
Türkiye’nin de dünya ortalamasıyla doğalgaz aldığını anlatan Doğan, “Tabii bazı kontratlarımız Avrupa’ya göre daha avantajlı ama onların da bize göre avantajlı olan kontratları var. Türkiye’nin de bunu daha ucuza getirmesi mümkün değil. Ama burada ana problem bizim halkımızın alım gücünün düşük olması. Alım gücümüz düşük olduğu için bir Norveçliye göre, bir Hollandalıya göre veya bir Almana göre halkımız maalesef bu durumdan çok kötü etkileniyor. Hükümet tarafından çok fazla sübvansiyon uygulandı. Çok fazla kaynak harcandı. Bunun da sonu geldi” dedi.
Doğan, önümüzdeki günlerde bu zamların fiyatlara bağlı olarak devam edeceğini söyledi.
"Artık ucuz enerji dönemi kapandı"
Gelinen noktada para politikasının da etkisiyle tüketicilerin maliyet artışlarını daha fazla hissedeceğine vurgu yapan Emre Ertürk de zamların tüketiciye yansımasının daha hızlı olacağının altını çiziyor. Türkiye’nin enerji ithalatçı olduğunu ve bir kur riskiyle tüm işlemlerin yapıldığını hatırlatan Ertürk, “İthalat maliyeti tamamen dolara endeksli. Türk Lirası’ndaki değer kaybı enerji piyasasındaki yükü arttırıyor. Özellikle BOTAŞ’ın üzerindeki bu yük giderek artıyor. 2021 yılında Merkez Bankası tarafından BOTAŞ’a satılan dolar miktarı 6.1 milyar dolarken 2022’nin ilk iki ayında satılan dolar miktarı 9.5 milyar dolar. BOTAŞ’ın sermayesi son 15 ayda 135 milyar lira arttırıldı. Yani doğalgaz fiyatlarını sübvanse etmek için 135 milyar lira Hazine tarafından BOTAŞ’a aktarıldı. Bununla da kalınmadı Hazine’den görevlendirme bedeli altında 50 milyar liraya yakın kaynak aktarıldı. Bu da yetmedi BOTAŞ’ın bazı vergi borçları silindi. Yani artık sürdürülebilirliğin dışına çıkan bir fiyatlama yapısı söz konusu. Bunun etkileri jeopolitik riskler azalsa bile sürmeye devam edecek. Artık ucuz enerji döneminin kapandığını söyleyebilirim. Biz tüketiciler ve sanayi yüksek fiyatlarla bir şekilde yaşamalarını ve işlerini sürdürmeye mecbur” şeklinde konuştu.
Tüketici etkiyi raflarda görecek
Asıl etki ise konutlardan çok sanayiye gelen zamla beraber neredeyse her sektörde görülecek. Nisan ve Ekim ayları arasında konutlarda doğalgaz tüketiminin düşük olacağını ve faturalarda çok büyük bir etki yaşanmayacağını anlatan GazDay Genel Müdürü Mehmet Doğan, market raflarına dikkat çekiyor.
Neredeyse her ürünün üretilmesinde enerji kullanıldığına vurgu yapan Doğan, tüm sektörlerde tüketicinin bu artışı yakından göreceğini belirtiyor.
"BOTAŞ maliyeti artık yansıtmak zorunda"
Enerji uzmanlarına göre bu konuda sübvansiyonlara devam etmek zor. Gelinen noktada BOTAŞ’ın hem konutlara hem sanayiye hem de elektrik üretimine sübvansiyon sağlayacak gücü kendinde bulamadığını ifade eden APLUS Enerji Kurucu Ortağı Volkan Yiğit, “Türkiye, sahip olduğu uzun dönem enerji kontratları sayesinde çoğu ülkeye göre enerjiyi ucuz alabiliyor. Özellikle son dönemde buna bazı yeni kontratlar eklendi. Ve bu kontrattaki fiyatlar şu an serbest piyasanın üçte biri seviyesinde. 400 dolar civarında. Bu da doğalgaz ve elektriğin bazı ülkelere göre Türkiye’de daha ucuz olmasını sağlıyor. Ancak enerjinin tamamı bu yolla sağlanmıyor. Kalan kısmını serbest piyasadan alıyorsunuz ve bu piyasalarda fiyatlar rekor kırdı. Bir kriz döneminden geçiliyor ve her ülke bu maliyet artışlarını yaşıyor. Bu fiyat yükselişleri sırasında tüketiciler için yoğun bir sübvansiyon uygulandı. Asıl sorun buradaydı. Uzun süre yüksek maliyetler yansıtılmadı. Maliyetlerin çok çok altında fiyatlarla satış yapıldı konutlara. Bu halen devam ediyor. Bu nedenle zamların evsel tüketimin azaldığı dönemde yapılması bir anlamda rahatlatıcı ama artık BOTAŞ bu maliyetin bir kısmını tüketicilere yansıtmak durumda” dedi.
"Sanayide de enerji maliyeti yükselebilir"
Yiğit’e göre elektrik üretiminde kullanılan doğalgaz ve ithal kömürdeki hızlı maliyet yükselişleri de fiyatların yükselmesinde etkili oldu. Tarife değişikliği ile doğalgaz ve kömür santrallerindeki üretim maliyetleri de birbirine yaklaştı ve BOTAŞ’ın zararının bir kısmı engellenmiş oldu.
Sanayi tarafında kullanılan gazın gerçek maliyetine yaklaştığına değinen Yiğit, petrol fiyatlarındaki artışın devam etmesi durumunda sanayide enerji maliyetinin yükselebileceğini söyledi. 2022 yılı sonuna kadar fiyatların bu seviyede gezineceğini ancak kur riskini de unutmamak gerektiğini söyleyen Yiğit, seçim dönemi öncesinde sübvansiyonların da lira bazında bir süre daha devam edebileceğini anlatıyor, savaşın sona ermesinin maliyetlere olumlu katkı sunacağını kaydediyor.
Emre Eser