ARİF ASALIOĞLU
Rusya Devlet Başkanı Vlademir Putin’in, geniş jeopolitik bir çerçeve çizdiği geçen haftaki basın mensupları buluşmasında, uluslararası kamuoyunun Ukrayna savaşına artık yeterli ilgiyi göstermediği, Kiev’e yapılabilecek yardımların azaldığı gerçeğini bariz şekilde dillendirdi. Diğer tarafta Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski, bu sefer bazı Cumhuriyetçi kongre üyelerinin Kiev’e daha fazla yardım konusunda direnç gösterdiği bir ortamda yine Washington’da destek arayışları içerisindeydi. Halbuki bir sene önce Aralık ayında Kongre ziyaretinde coşkulu şekilde karşılanmış ve ayakta alkışlanmıştı.
Rusya ile Ukrayna arasında devam eden savaş ikinci yılını doldurmak üzere. Kesinlikle, hem Moskova hem Kiev hem de ilgili başkentler bu uzun süreli savaştan dolayı çok kez plan ve strateji değiştirdi. Bu süre içerisinde Kiev’e her türlü desteği sağlayan Batılı ülkeler, gelinen noktada belirgin bir durağanlık ve savaşı yürütebilecek imkanların tükendiği görüntüsü vermeye başladı. Durumu toparlama çabasına giren Ukrayna lideri, önde gelen Amerikalı yöneticileri ikna çalışması içerisindeyken, Moskova’da Putin, gazetecilerle sene sonu değerlendirme toplantısında, devam eden bu savaşta Kremlin açısından beklentilerini dile getirdi ve planlarında bir değişikliğin olmadığını söyledi.
Washington’a iki ziyaret arasında farklar var
Biden yönetimi Kongre’den, Ukrayna ile İsrail’e yardımın yanı sıra sınır güvenliği ve Asya-Pasifik’te caydırıcılık adımlarını kapsayan toplamda 110 milyar dolarlık bütçe istiyor. Ancak Cumhuriyetçiler Ukrayna’ya destek için ABD’nin güney sınırında yaşanan göçmen sorununa ilişkin somut adım ve sistemde reform koşulunu öne sürüyor. Aynı Cumhuriyetçiler, Zelenski’nin Kongre temaslarının ardından görüşlerinde kaydadeğer değişikliğin olmadığı sinyalini verdiler ve ilave yardımın onaylanmasının sınır güvenliğinde politika değişikliğine bağlı olduğu konusunda ısrar ettiler. Benzer yaklaşımlar AB ülkelerinde de ortaya çıktı. Macaristan 50 milyar euro’luk yardımı veto etti. Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius, Avrupa'nın yeni askeri tehditlere karşı kendini daha iyi savunabilmek için silahlanması gerektiğini söyledi.
Batıdaki bu değişimin farkında olan Putin, Kiev’in istenilen sonucu vermeyen karşı saldırısını ‘başarılı’ olarak göstererek para dilendiğini vurgulayarak, “Görünüşe göre bu Kiev’in para dilenmek amacıyla yaptığı gezilerle bağlantılı. Onlar seyahat edip daha fazla para için yalvarırken Ukrayna ordusunun gerçek kayıplarına bakmaksızın sözde karşı saldırının başarıya ulaşacağı yalanını söylüyorlar. Sadece para alıyorlar, Hepsi bu...” ifadelerini kullandı. Ve Rus lider biraz daha tepeden bakış ortaya koyarak, AB ülkelerinin egemenliklerini önemli ölçüde yitirdiklerinin altını çizerek, “Bu ülkelerin liderleri görünüşte kahraman de Gaulle gibi, ancak pratikte işbirlikçi Petain gibi davranıyorlar. Macaristan ve Slovakya başbakanları Viktor Orban ve Robert Fico gibi istisnalar, Rusya yanlısı politikacılar değil. Onlar sadece ulusal çıkarlarını koruyor." dedi.
Halbuki Zelenski’nin geçen seneki Washington yolculuğu tamamen başka sonuçlar ve izlenimler vermişti. O uluslararası bir kahraman ve Birleşik Devletler'in onurlu dostu olarak ağırlandı. Zelenski, ABD Başkanı Biden'la şömine başında sohbet ve ortak basın toplantısının yanı sıra Washington'ın güçlü kişileriyle çok sayıda kişisel görüşmenin tadını çıkardı. Kongre'nin iki bölümüyle yapılan ortak oturumda, Zelenski'nin savaş dönemi dayanıklılığı ve kararlılığı eşliğinde yaptığı konuşması, tıpkı ABD Başkanı'nın Birliğin Durumu konuşması gibi her dakika ayakta alkışlanırken coşku tüm salonu kapladı. Ukrayna tek başına savaşıyor ancak sadece kendisi için savaşmıyor; çok daha büyük bir davayı savunuyor…
Ukrayna Ordusunun başarı elde etmesi adına Washington yönetiminin ikna edilmesi çok önemli. Ancak Zelenski’nin geçen haftaki yolculuğundan şimdilik, reel olarak sadece 200 milyon dolar çıktı. Yardımların hem miktarı hem de konuşmalardaki ifadeler değişti. Savaşın başından bu yana Ukrayna için “ne kadar süre gerekiyorsa o kadar destekleyeceğiz” diyen Biden, son konuşmasında ilk kez “destekleyebildiğimiz kadar destekleyeceğiz” dedi. Ülke içinde, normal halk arasında bu konuda bir memnuniyetsizlik var. Biden, sıcak seçim gündeminde kendi konumunu daha da risk etmek istemiyor. Cumhuriyetçi senatörlerden James David Vance, “ iyi güzel diyorsunuz da amaç ne? Biden’ın verilmesini istediği 61 milyar dolar, önceden verilen 100 milyar doların çözemediği neyi çözecek?" diyerek bir şüpheyi ortaya koydu. Benzer şekilde Cumhuriyetçi Senatör Ron Johnson, “Herkesin Ukrayna’nın kazanmasını istediğini biliyorum. Ama ben bu olasılığı görmüyorum” dedi.
Rusya, ulusal çıkarları için savaşmaktan korkmuyor
Putin ise Rus ordusunun savaşa kendilerini tam anlamıyla adadıkları ve orduyu daha da güçlendirdikleri için kazanacaklarını düşünüyor. Bu manada, Ukrayna'da barışın, Rusya'nın askeri harekat kapsamındaki hedeflerine ulaştığında sağlanacağını söylüyor. Putin, askeri operasyon amacının değişmediğini de vurguladı. “Ukrayna'nın tarafsız statüsünden, Nazilerden ve askerden arındırılmasından bahsediyoruz. Kiev'de orada hiç Nazi bulunmadığını iddia ettiler, ancak Kiev yönetiminin başkanı eski bir SS askerini ayakta alkışladığında, bu Nazileşmenin bir işareti değil mi? Askerden arındırma konusunda Ukrayna'ya çok sayıda silah geliyor, ancak bunlar yakında tükenmeye başlayacak. Batılı ülkelerin Kiev'e tedarik etmeye söz verdiği her şeyi ve hatta daha fazlasını teslim ettiler. Ancak Rus ordusunu başarıyla bunun üstesinden geldi” şeklinde konuştu.
Bakış açısını ortaya koyma açısından şu hususta önemli olsa gerek: Putin gazetecilere verdiği cevapta, tüm temas hattı boyunca Rus birliklerinin durumunun iyileştiğini ve Rusya'nın kendi ulusal çıkarları için savaşmaktan korkmadığını ve bunun halk tarafından desteklendiğini vurguladı. Ve yeni bölgelerden vazgeçme gibi bir düşüncenin olmadığını şu sözlerle ifade etti: “bütçede o yerleşim yerlerinin gelişimi adına yıllık bir trilyon rubleden fazla finansal kaynak ayırdık. Diğer bölgelerde durum tamamen daha iyi, çünkü Kiev yetkilileri kendi bölgelerine önceden de hiç dikkat etmedi ve yatırım yapmadı.”
Sonuç olarak, söylemlerde ton değişimi var. Özellikle Hamas ile İsrail çatışmalarından sonra Moskova’nın bu açıdan pozisyonu güçlendi. Her konuşmasında Batı’ya ve NATO’ya yüklenen ve onların çifte standartlarını dile getiren Kremlin yönetimi, sanki fırsat bu fırsat dercesine soğuk savaş döneminden kalma bir hesabı tekrar masaya yatırıyor. O zamanın rövanşını alma refleksine girmişçesine Batı’yı bütüncül bir küçümsemeye giriyor.
Elbetteki “özel operasyon” denilen bu askeri harekette Moskova’nın yanlış stratejisi oldu. Operasyonun yıldırım hızıyla sonuçlanacağı düşünüldü. Plana göre haftalar içinde Ukrayna Rusya’nın yörüngesine girecekti. Ukrayna’nın direnme ve karşı koyma kapasitesiyle Batı’nın Kiev’i destekleme kararlılığı hafife alındı. Fakat bütün bunlar anlaşıldıktan sonra Kremlin el yükseltti. Yeni stratejiler üretildi. Bu plan ve strateji tutacak mı zamanla göreceğiz. İşte bu atmosferde Putin’in basın toplantısı yine Batı karşıtlığıyla ön plana çıktı. Ukrayna’daki savaştan ABD ve NATO’yu sorumlu tuttu. “Kremlin’den bir taviz beklemeyin, Rusya geri dönmemekte kararlı.” demek istedi.