Uludağ Ekonomi Zirvesi, ikinci gününe 'Global Marka Yolculuğu' konusu ile başladı. Moderatörlüğünü Finansal Kurumlar Birliği'nden Osman Zeki Özger'in yaptığı açılış oturumuna; TAV CEO'su Sani Şener, Simit Sarayı Yönetim kurulu başkanı Abdullah Kavukcu, LC Waikiki yönetim kurulu başkanı Vahap Küçük, TMB Başkanı Mithat Yenigün, Eroğlu Holding yönetim kurulu başkanı Nurettin Eroğlu ve Yıldırım Holding CEO'su Yüksel Yıldırım katıldı.
İŞİNİ İYİ YAP, GLOBAL MARKA OL
TAV CEO'su Sani Şener, küresel marka olabilmek için önce kendi evinde iyi olmak ve kendi işini yapmak gerektiğini belirterek, "Bize söylemenin şuydu TAV sadece hava alanı işini yapacak ve bu alanda uluslararası marka olacak. TAV bunların dışında iş yapmayacak. Birincisi evinde iyi olacak, ikincisi kendi işini yapacaksın. Yenileşme işini iyi takip etmek ve inovasyonu takip etmek gerekiyor." dedi.
Büyümede en önemli konunun sermaye olduğunu anlatan TAV CEO'su Şener, 2005 yılında halka açılmaya karar verdiklerini söyledi. Bu sayede finansman konusunda da büyük kolaylık sağladıklarını anlatan Şener, bununla da uluslar arası marka olduklarını ifade etti. Küreselleşme yarışındaki en önemli adımlarının halka arz olduğunu dile getiren Şener, dış satımlarla da dünyada şirketlerini tanıttıklarını belirtti. Zamanı yakalamanın da önemine vurgu yapan Şener, sözlerini şöyle tamamladı: "Bizde TAV olarak 97'de özelleştirmeyi yakaladık ve küresel bir marka olarak yolumuza devam ettik."
KAVUKCU: SİMİDİN ETRAFINDA BİR DÜNYA OLUŞTURDUK
Simit Sarayı Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Kavukcu ise global marka simidin etrafından bir dünya oluşturup adına da 'simit sarayı' dediklerini anlatırken, şunları söyledi:
"Biz 2002 yılında Türkiye'de başladığımız zaman 'biz bir dünya markası olacağız' dediğimizde önce altyapımızı oluşturduk. Şu anda geldiğimiz noktada yurt dışında global büyümeye başladık ve doğru partner bularak yürüdük. Şu anda sadece Ortadoğu'da bu yıl 72 tane mağaza açarak büyüyoruz. Bize 'müşterileriniz Türk mü?' diye soruyorlar, biz sadece Türk olarak düşünürsek global marka olamayız. Londra'da yüzde 98 yabancı müşterimiz var. Bizim buradan gidip işyeri açmamız zor oluyor, bu nedenle oralarda partner buluyoruz. Bu gün geldiğimiz noktada inşallah dünya markası olacağız. Toplam 17 ülkedeyiz şuanda. Ne kadar şükretsek azdır. Simitten dünya markası olduk, Simit bir Türk markası."
Şirketi doğru yönetmeyi öğrendiklerini aktaran Kavukçu, "Ağabeyim kurumun kurucu ortağı olarak bulunuyor, ben işin başına geçtim." dedi. Kendilerine şirketi neden satmadıklarını soranlara, 'iyi yönetilen ve para getiren bir şirtketi neden satalım' diye cevap verdiklerini aktaran Kavukçu, "Gıdada bir tane Türk markası olsun istiyoruz. Bu gün döner Türk markası değil, başkasına kaptırmışız, biz bir tane gıdadan Türk markası çıksın istiyoruz." şeklinde konuştu.
Dünyanın her yerindeki simitlerinin lezzetinin aynı olduğuna dikkat çeken Kavukçu, şunları dile getirdi:
"Dünyada 17 ülkede operasyon yapıyoruz. Önce mağazamızı kuruyoruz oradaki sıkıntılara bakıyoruz ve ondan sonra da agresif olarak büyüyoruz. Hedefimiz de 2 bin 900 tane mağazamız olması. Bu mağazaların üçte birinde sözleşmesini yapmış durumdayız. Merkezimiz İstanbul ve Londra ofisimizden yönetiyoruz. Dünya markası olmak için sisteme ayak uydurmak lazım. Simidi dünyanın her yerinde yiyeceğiz. Simit Türkiye'nin markası ama biz sadece tanıtıyoruz. Simidi yarın Türk olmayanlarda yapmaya başlayacak. Biz başladıktan sonra o kadar taklit var ki, Çin'i bile geçtik taklitte. Biz simidi ve çayımızı dünyaya tanıtıyoruz."
KÜÇÜK: 2023 YILANDA 3 DÜNYA MAKASI SUNACAĞIZ
LC Waikiki Yönetim Kurulu Başkanı Vahap Küçük, üretim kökenli bir firma olduklarını belirterek başladığı konuşmasında şunları anlattı:
"2001 krizinde üretimde perakendeyi tamamen ayırdık. Çünkü bu konular tamamen farklı konular. Bir insan ya üretimde başarılıdır, ya da perakendede. Bizde 2001 yılında bu iki konuyu ayırdık. Ve bundan sonra tamamen perakendeye odaklandık. Kendimize bir vizyon çizdik ve dedik ki 'biz Avrupa'nın 2023 yılında en büyük firması olacağız'. Zamanı yakalamakta çok önemli. Ürünü yakalamak önemli ve fiyatı da yakalamak önemli. Ayrıca lokasyon çok önemli. Doğru zamanda, doğru yeri kiralamak. Dedik ki bizim ürünümüz hem kaliteli, hem moda, hem de ucuz olacak. 'İyi giyinmek herkesin hakkıdır'. dedik. Fiyatı indirirsen satışta artıyor. 'Eğer biz Türkiye'de en iyi olmadığımız zaman yurt dışına çıkmayacağız' dedik. Biz eğer Türkiye'de ki rakiplerimizle baş edemiyorsak yurt dışına çıkıp dayak yemenin anlamı yoktur. 2009 yılında yabancı markalardan her şeyden daha iyi olduğumuzu görerek ve daha bakir pazarları da hedef koyarak yurt dışı açılmaya başladık. Bu gün 28 ülkede faaliyet gösteriyoruz. Yurt dışına inşallah 300 mağaza, Türkiye'de 450 mağaza sayısına ulaşıyoruz. Bunu yaparken tek şeye odaklanmak çok önemli. Eğer biz perakendeci olarak tek şeye odaklanmadığımız zaman başarılı olmamız zor. 2023 yılında en az üç tane global marka oluşturma gibi bir sözümüz var. Ayrıca krizleri fırsata dönüştürmek lazım."
YENİGÜN: TÜRK MÜTEAHHİTLER KENDİLİĞİNDEN DÜNYA MARKASI OLDU
Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB) başkanı Mithat Yenigün de müteahhitlik sektörü kendiliğinden bir marka olduğuna işaret ederken; şunları söyledi:
"Şu anda 142 firma bize üye. Bu firmaların yurt dışında yaptıkları işin yüzde 90'ını bu firmalar, Türkiye'de ise yüzde 70'ini bu firmalar yapıyor. Biz ağırlıklı olarak yurt dışında çalışıyoruz. İlk defa 1972 yılında Libya'ya açılmışız. Şu anda toplam 107 ülkede faaliyet gösteriyoruz. Bu organize olmayan ancak marka olmak için sürdürülebilir bir kalite, hız maliyet konularında sürdürülebilir başarı sağlarsanız marka olursunuz. Bu gün marka olduğumuzu bütün dünya ülkeleri bizi davet ediyor, 'gelin bizimle iş yapın' diye. En son bir ay önce Güney Amerika ülekelri bizi davet etti. Sektörümüz son yıllarda Libya, Irak ırak ve Rusya pazarlarının daralması üzerine yüzde 35 kapasite daralmasına maruz kaldık, işte Güney Amerika ve batı Afrika gezilerimiz bu kapsamda. Aslında biz 50'li yıllarda Türkiye'de yapılacak çok iş varken yatırım hamlesine başlamışız. Birde Özal zamanında bir hamle daha başlamış."
EROĞLU: DIŞARIDA BÜYÜDÜK
Eroğlu Holding yönetim kurulu başkanı Nurettin Eroğlu ise, özellikle Rusya pazarına yönelik açıklamalarda bulundu. Eroğlu, "Ben Türkiye'de marka olma potansiyelinin çok olduğuna inanıyorum. Biz 1983 yılında kendi işimizi kurduk. 94'e katar tamamen üretip Türkiye'ye satarken 94 krizi bizi ile Colins markasını Rusya'da büyüttük. Önce dışarıda büyüdük daha sonra içeri geldik. Biz üretim kökenliyiz. Tarladan pamuğu alıp direkt kendi markamızla dünyadaki tüketicilere satıyoruz. Kumaş üretimi var. 25 milyon adet pantolon üretiyoruz. Yaklaşık 10 milyonda tişört üretiyoruz. Bir kere markaya inanmak, araştırmacı olmak ve global düşünmek lazım." diye konuştu.
Şu anda İran'ın da ciddi bir pazar olduğunu aktaran Eroğlu, "Türkiye dışında 500 tane mağaza büyük bir başarı. Müşterinin nabzını tutuyoruz. Günlük satışları Türkiye'den günlük izliyoruz. Bu senede her mağazaya Türkiye'de ki lojistik mağazamızdan gönderiyoruz. Biz Avcılar'dan ki mağazamızdan 10 gün içinde mal indirebiliyoruz. Ciddi bir hıza ihtiyaç var." şeklinde konuştu.
YILDIRIM: 120 MİLYON DOLAR ZARAR EDEN ETİKROM'U DÜNYA MARKASI YAPTIK
Yıldırım Holding CEO'su Yüksel Yıldırım ise, yurt dışında eğitiminden dolayı Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal dönemi açılımını kaçırdığını anlatırken, şunları aktardı:
"2003 yılındaki özelleştirmelerde başarılı olabilecek firmalara göz diktik. En çok sevdiğimiz iş olarak da kömürcülükten dolayı madencilik olduğu için birçok metal maden dünyasında Etikrom'u ikinci olarak aldık. Biz 120 milyon dolar zarar etmiş bir kurum aldık devletten. Hiç krom dünyasını bilmeyen bir işadamı olarak bir sene krom dünyasını araştırmakla geçirdim. Ben Etikrom'un farklı bir yapılaşmaya gittik. Amerika'ya gönderilmiş ve yolsuzluklara bulaşmış bir firmaydı. Ben Amerika'ya gittiğimde 'Etikrom'un adını değiştir, çünkü burada hiç iyi bir imajı yok.' dediler. Bende 'bu 70 yıllık bir marka ve bunun adını hemen silemem' dedim ve ben Amerika'dan Etikrom'u Amerika'dan çekip Avrupa ve Japonya'ya çektim. 120 milyon dolarlık zarar eden bir firmayı ve bir kilo bile cevher ihraç etmemiş bir firmayı biz dünyanın en önemli firmalarından biri haline getirdik. Biz şimdi özel bir çelik üretiyoruz havacılık ve uzaycılıkta kullanılacak biz bunun patentini alırsak bunu çelikçilere verip, sadece hammaddeyi bizden almasını isteyeceğiz Madencilikte dünyada ilk dörtteyiz hedef bir yada iki."
Limancılıkta da vizyon oluşturduklarını anlatan Yüksel Yıldırım, "Butik limancılık yapalım dedik ve önce Türkiye'de başarılı yakalayalım dedim. Biz limancılıkta da Türkiye'nin bir markası olsun istedik. Biz yola çıktık ve geçenlerde de 10 tane liman aldık ve limancılığı Yılport adı altında, şu anda dünyada 20 tane limanı olan bir Türk markası olduk ve şuanda Amerika'nın en büyük firmasını satın almak için 6 aydır masadayız inşallah onu da alırsan ilk ondayız." dedi.
CİHAN