Uluslararası Af Örgütü, 2015 yılı hak ihlalleri raporunu açıkladı. Af örgütü, Türkiye'de basını susturmak için eşi benzeri görülmemiş adımların atıldığını vurguladı. Gazetecilerin tutuklanması ve Koza İpek Medya Grubu'na polis zoruyla el konulmasına değinilen raporda, "Azimle muhalefet yapan bu haber kaynakları, sadık birer hükümet yanlısı olarak tekrar açıldı." denildi.
Uluslararası Af Örgütü, dünyada insan haklarının durumuna ilişkin 2015 raporunu Beyoğlu'nda düzenlediği basın toplantısında açıkladı. Raporun Türkiye bölümünde çarpıcı tespitlere yer verildi. Raporun ilgili bölümleri şöyle:
"Fethullah Gülen Terör Örgütü" soruşturmalarıyla bağlantılı basını susturmak üzere eşi benzeri görülmemiş adımlar atıldı. Ekim ayında özel bir dijital yayın platformu olan Digiturk yedi kanalı yayın ağından kaldırdı. 1 Kasım seçimlerinden dört gün önce, polis mahkeme tarafından atanan bir kayyumla beraber Bugün ve Kanaltürk adlı iki haber kanalını canlı yayında keserek ve Millet ve Bugün gazetelerinin basılmasını engelleyerek zorla Koza İpek Holding'in merkez ofislerine girdi. Azimle muhalefet yapan bu haber kaynakları sadık birer hükümet yanlısı olarak tekrar açıldı.
SAMANYOLU YAYIN GRUBUNUN TÜRKSAT'TAN ÇIKARTILMASI
Kasım ayında devlete ait Türk Uydu Haberleşme Kablo TV ve İşletme A.Ş. (Türksat) Samanyolu Yayın Grubu'na ait 13 televizyon ve radyo kanalını yayından çıkardı. Grubun başkanı Hidayet Karaca yargılanmak üzere bütün bir yıl boyunca tutuklu kaldı. Kasım ayında Diyarbakır Baro Başkanı ve tanınmış insan hakları savunucusu Tahir Elçi Diyarbakır'da bir basın açıklaması yaptıktan sonra vurularak öldürüldü. Faili ise yıl sonunda, soruşturmanın tarafsızlığı ve etkililiğine ilişkin endişelerin arasında, belirsizliğini koruyordu. Elçi, öldürülmeden önceki ay ulusal bir televizyon kanalında canlı yayında PKK "bir terör örgütü değildir, çok ciddi bir desteği olan silahlı siyasal bir harekettir" dediği için "terör örgütü propagandası yapmakla" suçlandıktan sonra ölüm tehditleri almaya başlamıştı. Yedi yıldan fazla hapis cezasıyla karşı karşıyaydı. Haber kanalı CNN Türk de Elçi'nin sözlerini yayınladığı için 700.000 Türk Lirası para cezasına mahkum edildi.
'MEDYA, HÜKÜMET TARAFINDAN EŞİ BENZERİ GÖRÜLMEMİŞ BASKIYA MARUZ KALDI'
Haziran'daki genel seçimlerin ve Temmuz'da Kürdistan İşçi Partisi (PKK) ve Türk silahlı kuvvetleri arasında şiddetin patlak vermesinin ardından ciddi biçimde kötüye gitti. Basın, hükümet tarafından uygulanan eşi benzeri görülmemiş bir baskıyla karşı karşıya kaldı; çevrimiçi ve çevrimdışı ifade özgürlüğü ciddi şekilde zarar gördü. Barışçıl toplanma özgürlüğü hakkı ihlal edilmeye devam etti. Polisin aşırı güç kullanımı ve gözaltında kötü muamele vakaları artış gösterdi. İnsan hakları ihlallerinde cezasızlık devam etti. Yargının bağımsızlığı daha da sarsıldı. Solcu ve Kürt yanlısı aktivist ve göstericileri hedef alan İslam Devleti (İD) adlı silahlı grubun ayrı ayrı gerçekleştirdiği intihar saldırıları 139 kişiyi öldürdü. Tahmini 2,5 milyon mülteci ve sığınmacı Türkiye'de barındırılıyordu, ancak hükümet AB ile bir göç anlaşması üzerine görüşmeler yaparken bireyler giderek daha fazla keyfi gözaltılar ve sınır dışı edilmelerle karşı karşıya kaldı.
'HAKİM VE SAVCILARIN SİYASİ AMAÇLI ATAMALARI, ZATEN BAĞIMSIZ OLMAYAN YARGIYA ZARAR VERDİ'
Hakim ve savcıların siyasi amaçlı atamaları ve yer değişiklikleri, zaten bağımsız ve tarafsız olmayan yargıya daha da zarar vererek tüm yıl boyunca devam etti. Suçlama öncesi ve yargılama öncesi tutukluluk kararları, mal haczi ve bu kararlara karşı temyiz başvuruları gibi cezai soruşturmaların yürütülmesiyle yetkili Sulh Ceza Mahkemeleri hükümetin giderek artan kontrolü altına girdi. Nisan ayında, Osmanlı Türkiye'sinde yaşanan 1915 Ermeni katliamının 100'üncü yılını anmak üzere ülke genelinde barışçıl gösterilerle anma törenleri düzenlendi.
Mart ayında, AK Parti hükümetini devirmeyi amaçlayan "Balyoz" darbe planıyla suçlanan toplam 236 askeri personel yeniden yargılandıktan sonra beraat etti. Sivillerin hükümeti devirmekle suçlandığı "Ergenekon" davasında ise yargılama işlemleri temyizde devam etti. Özel yetkili terörle mücadele ve organize suçlar mahkemelerinin 2014 yılında kaldırılmasını takiben, PKK ile bağlantılı Kürdistan Topluluklar Birliği üyesi oldukları iddiasıyla Kürt siyasi aktivistleri hedef alan davalar henüz karara bağlanmadı. Temmuz ayında PKK ve devlet güçleri arasında şiddetin patlak vermesiyle tutuklama dalgaları başladı. Ağustos'un sonuna kadar 2.000'den fazla kişinin PKK ile bağlantısı olduğu iddiasıyla gözaltına alındığı tahmin edilirken 260'dan fazla kişi tutuklu yargılanıyordu. ABD'de yaşayan din adamı ve eski AK Parti müttefiki Fethullah Gülen de dahil olmak üzere, "Fethullah Gülen Terör Örgütü'ne" üyelikle suçlanan bireyler için de kovuşturmalar başlatıldı.
İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ
İfade özgürlüğüne saygı giderek azaldı. Hakaret ve terörle mücadele kanunları kapsamında olanlar da dahil olmak üzere sayısız haksız cezai kovuşturma siyasi aktivistleri, gazetecileri, ve kamu görevlilerini ya da hükümet politikalarını eleştiren diğer kişileri hedef aldı. Sıradan vatandaşlar sosyal medyadaki paylaşımları sebebiyle sıklıkla mahkemeye çıkarıldı. Hükümet, medya şirketlerini ve dijital dağıtım ağlarını hedef alarak ve sonrasında tehdit edilen ve genellikle kimliği belirlenemeyen saldırganlar tarafından saldırıya uğrayan eleştirel gazetecileri hedef göstererek basın üzerinde büyük bir baskı kurdu. Ana akım gazeteciler hükümeti eleştirdikten sonra işlerinden kovuldu. Kürt basınının büyük kısmı da dahil olmak üzere haber siteleri belirsiz sebeplerden ötürü idari emirlerle ve itaatkar yargının da yardımıyla engellendi. Gazeteciler, ağırlıklı olarak Kürtlerin yaşadığı Güneydoğu'da haber yaparken polisler tarafından rahatsız edildi ve saldırıya uğradı.
MEHMET BARANSU'NUN TUTUKLANMASI
Mart ayında, 2010 yılında hakkında yazı yazdığı ve daha sonra savcılara teslim ettiği "Balyoz" darbe planı kovuşturmasının temelini oluşturan gizli devlet belgelerini edinmekten suçlanan Taraf gazetesi yazarı Mehmet Baransu yargılanmak üzere tutuklandı. Yıl sonunda Baransu'nun tutukluluğu devam ediyordu. Ağustos 2014 ve Mart 2015 arası altı ay içinde Adalet Bakanı, Ceza Kanunu'nun 299. Maddesi çerçevesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hakaretten 105 cezai kovuşturma açılmasına izin verdi. Sekiz kişi yargılanmak üzere tutuklandı. Dört yıla kadar hapis cezası verilebilen bu hüküm çerçevesinde gerçekleştirilen kovuşturmalar yıl boyunca devam etti. Eylül ayında 17 yaşında bir öğrenci Cumhurbaşkanı'na "kaçak sarayın hırsız sahibi" dediği için hakaretten suçlu bulundu. Konya'daki çocuk mahkemesi tarafından ertelenmiş 11 ay ve 20 gün hapis cezasına mahkum edildi. Savcılık görevleri sebebiyle indirimli mülkiyet sahibi oldukları iddiasında bulununca 10 savcıya hakaret etmekle suçlanan Cumhuriyet gazetesi muhabiri Canan Coşkun'un ilk duruşması Kasım ayında yapıldı. Coşkun, 23 yıl 4 ay hapis cezasıyla karşı karşıya kaldı.
CAN DÜNDAR VE ERDEM GÜL'ÜN TUTUKLANMASI
Kasım ayında Cumhuriyet gazetesi yazı işleri müdürü Can Dündar ve gazetenin Ankara temsilcisi Erdem Gül, gazetede istihbarat teşkilatının 2014 yılında Suriye'ye silah taşıdığını iddia eden bir haberden sonra casusluk, devlet sırrını ifşa etme ve terör örgütüne yardım etmekle suçlandı. O sırada Başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan, TIR'ların insani yardım götürdüğünü iddia etmişti. Dündar ve Gül yargılanmak üzere tutuklandı ve yıl sonunda halen tutukluluk durumları sürüyordu. Suçlu bulundukları takdirde ömür boyu hapis cezası ile karşı karşıya kalacaklar.
HOLLANDALI GAZETECİNİN TUTUKLANMASI
Diyarbakır'da bulunan Hollandalı gazeteci Frederike Geerdink "PKK propagandası yapmak" iddiasıyla yargılandığı davada Nisan ayında beraat etti, ancak Yüksekova'da haber yaptıktan sonra Eylül ayında tutuklandı ve sınır dışı edildi. Ağustos'ta üç Vice News gazetecisi PKK ve güvenlik güçleri arasındaki çatışmaları haber yaptıktan sonra polis tarafından sorguya çekildi ve daha sonra "terör örgütüne yardım etmekle" suçlanarak yargılanmak üzere tutuklandı. Birleşik Krallık vatandaşı olan Jake Hanrahan ve Philip Pendlebury sekiz gün sonra serbest bırakıldı ve sınır dışı edildi; Iraklı Kürt gazeteci Muhammed Resul'un tutukluluğu ise yıl sonunda devam ediyordu."
CİHAN