Uluslararası Dil ve Kültür Festivali devam etmeli, çünkü...

Uluslararası Dil ve Kültür Festivali bu yıl bazı ülkelerde icra edilecek. Peki neden?

SHABER3.COM

Türkiye'de zulüm, Dünyanın dört bir tarafında da hem sürgün hem de birlikte çarpan kalplerin yaşadığı ortak acı var. Bu atmosferde Hizmet hareketinin önemli faaliyetlerinden Dil ve Kültür Festivali bazı ülkelerde icra edilecek. 
Peki neden? 
Tr724.com'dan Nazif Apak, bu cihanşümul etkinlikten 'neden vazgeçilmemeli'yi yazdı.

İşte o yazı...

ULUSLARARASI DİL VE KÜLTÜR FESTİVALİ DEVAM ETMELİ, ÇÜNKÜ… 

Önümüzdeki günlerde Uluslararası Dil ve Kültür Festivali’nin başlayacağını biliyor muydunuz?

Evet, Türkçe Olimpiyatları adıyla yola çıkan, daha sonra bir yeryüzü kaynaşmasına dönüşen ve cihanşümul bir kardeşlik havasına ev sahipliği yapan o güzel günler yakında yeniden başlıyor.

Cümle alemin de bildiği gibi, Uluslararası Dil ve Kültür Festivali bir eğlence programı değil. Hoplayıp zıplama, hoşça vakit geçirme vs. hiç değil!

Kültür ve medeniyet meselesine çağları aşan bir ufuk zenginliği ile kafa yoranlar, bu uğurda ömür tüketenler, bu nadide etkinliği her daim göz yaşları içinde seyretti. Dilleri değişik, dinleri ayrı, renkleri farklı olan gencecik insanların belli bir düzlemde bir araya gelmeleri; barış içinde yaşama erdemini sembolize etmeleri zaten başlı başına büyük bir mesajdı. Ve o mesajın hakkını eda etti geniş kitleler. Kimi zaman tebessümle, kimi zaman mutluluk içeren ince bir hüzünle seyretti sahneye yansıyan gayretleri. Günün sonunda yeryüzü barışı kazandı daima.

Kimi huysuz ruhlar, milletlerin sarmaş dolaş olmasından, farklı renklerin ebruya dönüşüp kendine mahsus bir ahenk yakalamasından rahatsız oldu kuşkusuz. Herkesi kucaklamanın gereği, o programlara onlar da davet edildi. Geldiler, nutuklar attılar, alkışlar topladılar. Buna rağmen her fırsatta bu güzellerden güzel samimi gayretleri baltalamanın yolunu aradılar.

Şimdi de istiyorlar ki kültürler arası kardeşlik bestesine son verilsin, lâl kesilsin o şeker- bal yemiş diller, donsun kalsın hafızalarda o muazzam besteler.

Aslında onlar da biliyor ki böyle bir programa herkesin ihtiyacı var. Dalga dalga nefretlerin yayıldığı, anlama gayretlerinin tükendiği, çatışmacı söylemlerin cirit attığı meydanda, dostluk adına terennüm edilecek her şarkı, istikbal yamaçlarında yankılanacak. Ne yazık ki malum bir inat ve kıskançlık uğruna nice evrensel köprüleri yıkmanın vebaliyle yaşamaktadırlar. Belki de bu yüzden çakma festivaller düzenlediler, paçalarından taklit damlayan ve samimi olmadığı her halinden belli mesajlar vermeye kalkıştılar. Boşuna gayret! Hiç bir taklit, aslının yerini tutamaz ki! Hele taklit edilen şey bir fedakârlık destanı ise, ‘yaşatmak için yaşamak’ gibi ulvi bir düşünceyle yapılıyorsa…

Ey sevgili okur!

Sen de biliyorsun ki bu asude program, ‘gülelim oynayalım kâm alalım dünyadan’ maksadıyla düzenlenen şenlik faaliyeti değil! Hiç bir zaman da olmadı. Ama şimdilerde çizgisini daha da netleştirerek yeni sezona hazırlanıyor.

Programı düzenleyenler de yaşanan zulümlerin elbette farkındadır. Nasıl farkında olmasınlar ki! Onlar da gaddarca yapılan zulümlere maruz bırakılmış durumda. Sürgünde yaşamanın dayanılmaz acısını yüreklerinde her an hisseden bu güzide insanların geride bıraktıkları arkadaşları için azap çekmemeleri mümkün mü! Sürgündeki adamın iki seçeneği var: Çekilip bir kenara oturup, boş oturmanın hacaleti içinde yaşamak; ya da yazarak, konuşarak, anlatarak mazlumun sesi soluğu olmak. Bunu yaparken öfkeye esir olmamak gerekiyor ki cihanşümul mesajlarınızın samimiyeti de anlaşılsın. Direnmek gerekiyor sonuna kadar; dimdik durmak gerekiyor inançla, sabırla… Ve ilan etmek gerekiyor ki kim ne derse desin sevgi esastır insanlık için; nefret değil.

En zor olan da bu değil mi? Bir yandan masum mahpusların/mazlumların/mağdurların hüznü yüreğini dağlayacak durmaksızın; bir yandan da gözyaşlarını silip dimdik duracaksın hayat denen sahnenin tam ortasında ve haykıracaksın sevgi dolu türkülerini yeryüzünün masum çiçekleriyle…

Bu seneki Festival, belki daha mütevazi imkanlarla yapılacak. Olsun. Susmaktan, lâl kesilip pes etmekten iyidir. Bu nadide dostluk daveti ha bir olimpiyat stadında yapılmış ve on binler katılmış; ha mütevazi bir salonda tertiplenmiş ve binlerce insan duygudaşlığı iliklerine kadar yaşamış. Önemli olan kültürler arası dostluk tohumlarının muhafaza edilmesi değil mi! O tohumlar (hiç şüpheniz olmasın) bir gün elbet meyve verecek. Ve işte o gün anlaşılacak şimdi ekilen kardeşlik tohumlarının kıymeti. Ufuksuzluğa esir düşmüş bir topluluğun dostluk, kardeşlik, diyalog, hoşgörü gibi kavramları duyduğu andan itibaren neden çılgına döndüğünü yarının sevgi çiçekleri anlayamayacak. Bir anlam veremeyecekler kimilerinin huşunetine. Belki de acıyacak, şiddet ve nefret dolu kâbusları kurtuluş rüyası diye anlatanlara.

Hele bir düşünün; Uluslararası Dil ve Kültür Festivali programlarını iptal etmek en çok kimi sevindirirdi acaba?

Her söylem ve eylemini kamplaştırma üzerine kuran ve tenafürü bir hayat tarzı haline getirenlerin, Kültür Festivalinin iptalini nasıl canla başla istediğini bilmeyen mi var Allah aşkına!

Bu Festivaller hiç bir zaman bir antitez olmadı. Birilerine meydan okuma, onları kışkırtma, onların kıskançlık ve hasedini alevlendirme gibi bir amaç da taşımadı. Bu gerçeğe rağmen birileri hep gıpta ve öfke ile baktı, gasp etme hesapları yaptı. Türkçe Olimpiyatları’na alternatif olarak düzenledikleri çakma programlar vicdanlarda iz bırakmadı; bırakamaz da. Samimi bir şekilde ve dünya barışına katkı sağlama felsefesi ile yaklaşılsaydı, belki başarı da elde edilebilirdi. İşte o zaman, öteden beri bu Festivali düzenleyenlerin alkışlarını duyacaktınız.

Uluslararası Dil ve Kültür Festivali, evrensel mesajı ile ülke sınırlarını aşan ve dünyaya mal olan bir kültür faaliyetidir. Bu haliyle gelecek nesillere sunulan bir emanettir de. Bir ülkedeki kötülük, evrensel bir güzelliğin sonunu getirmemeliydi. Getirseydi zulme boyun eğme gibi bir vebale de girilmiş olunurdu. Görünen o ki kıt kanaat imkanlarla, ıstıraplar sineye çekilerek yeni bir dostluk destanı yazılacak. Belki zahiren o kadar parıltılı olmayacak programlar; ama herkes bir gün bilecek ki dilsiz şeytan olmanın arsızca maskeli balolar düzenlediği bir dönemde, bir avuç kara sevdalı adam hiç bir zaman susmadı, mazlumların ahını duyurdu vicdanlara ümit besteleriyle…

Bir gün elbet bu zulüm dönemi de sona erecek: tıpkı daha öncekilerin sona erdiği gibi. Gaddarların maşası olup yerin dibine girecek kadar utananlardan haksızlık karşısında dilsiz şeytan durumuna düşenlere kadar bir çok insan utanç yaşayacak istikbalde. Bir de bu ara dönemi ‘aktif sabır’ ile değerlendirip, dünyanın ihtiyaç duyduğu mesajları vermeye devam edenler olacak. Onca kine, nefrete, linç girişimine rağmen ‘Aç sineni açabildiğin kadar, ummanlar gibi olsun’ deyip, sevgi demetleriyle yoluna devam edenlerin erdemini konuşacak tarihçiler. Ve hep bir sayfa açılacak Kültür Festivalleri için.

O sayfanın bu seneki halini görmeye sayılı günler kaldı.

Hayırlı olsun, Allah mahcup etmesin…
<< Önceki Haber Uluslararası Dil ve Kültür Festivali devam etmeli, çünkü... Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER