Bir dönem Mısır Müftülüğü görevinde de bulunan Ali Cuma, DİB yöneticilerine, “Devlet görevlilerinden biri, bir kısım insanları Allah ve Resul’ünün yolunda Hizmet edenlerin aleyhinde kararlar almak için toplamış. Yaptıkları istişare kararlarına baktım. Bir Arap ata sözünde dendiği gibi ‘’kendi ayıp ve kusurlarını başkalarında görüyorlar.’’ cevabını verdi.
Daha önce de Irak, Nijerya ve yine Mısır’dan bölgenin önde gelen saygın İslam alimleri, Hocaefendi ve Hizmet Hareketini karalamaya yönelik Diyanet merkezli başlatılan iftira kampanyasına tepkiler göstermişti.
Arap alemin önde gelen kanaat önderlerinden Ali Cuma da geçtiğimiz Cuma günü düzenlediği basın toplantısında gazetecilerin sorularını cevapladı. Prof. Dr. Cuma, Hocaefendi ve Hizmet Hareketi hakkında çıkan iftiralara cevap vermek için özel açıklamalarda bulundu.
Bölgenin önde gelen İslam Alimlerinden Prof. Dr. Ali Cuma’nın yaptığı basın toplantısının tam metni:
KENDİ AYIP VE KUSURLARINI BAŞKALARINDA GÖRÜYORLAR
Türkiye’deki Hizmet Hareketi’yle alakalı bazı sorular geldi. Devlet görevlilerinden biri, bir kısım insanları Allah ve Resul’ünün yolunda Hizmet edenlerin aleyhinde kararlar almak için toplamış. Yaptıkları istişare kararlarına baktım. Bir Arap ata sözünde dendiği gibi ‘’kendi ayıp ve kusurlarını başkalarında görüyorlar.’’ Bu atasözü bize sapıklıklarının boyutunu gösteriyor. Allah korusun bizi bu sapıklıktan.
Birileri kendi içinde bulundukları sapıklığı karşısındakinde görüyor. Hiç bir insanın kabul etmeyeceği, reddedeceği ithamlarda bulunuyorlar. Bu ithamların aslı yok zaten. Peygamberimiz (s.a.v) bizi yalandan sakındırdı. İmam Malik (r.a)’ ın Muvatta kitabındaki zikrettiği bir Hadisi Şerifte Efendimiz (s.a.v) şöyle buyuruyor: Mü’min yalan söyler mi? Hayır, asla yalan söylemez. Bir mü’min yalan söylerse büyük bir günah işlemiş olur. Bu cevabı Hz. Ebu Zer’in (r.a) şu sorularından sonra vermiştir: ‘’ Mümin zina yapar mı’’ ‘’Evet’’, ‘’Mümin hırsızlık yapar mı?’’ ‘’Evet’’ dedikten sonra ‘’Mü’min yalan söyler mi’’ diye soran Ebu Zer’e (r.a.) Efendimiz (s.a.v): ‘’Hayır’’ cevabını vermiştir. İmam Müslim de Sahihi’nin başında sahih ve güvenilirliğini vurguladıktan sonra Efendimiz ’in (s.a.v) şu hadisini rivayet ediyor: ‘’Kişiye duyduğu her şeyi söylemesi yalan olarak yeter.’’ Her duyduğumuzu söylemekten bizi sakındırıyor. İman edenler hakkında kötü ithamlarda bulunmamızı yasaklıyor.
Diyanet tarafından hazırlanan bu yazıda, işi gücü eğitim, basın yayın, Allah ve Resul’üne insanları davet, kalplerden kötülüklerin çıkarılıp doğruların yerleştirilmesi, siyasi polemiklerden insanları uzaklaştırmak, terbiye, zikir ve fikirle meşgul olmak olan bu insanlara bütün kötülükleri yakıştırmışlar. Gizli bir hareket oluvermiş. Nasıl bir gizle hareketse, gece-gündüz birçok dilde kitap yayınlıyorlar. Bu yazıda Hizmet Hareketi’ne, şiddet yanlısı gruplar arasında olduğu iftirasını atmışlar. Yazıyı baştan sona okudum. Bir tek şiddet yanlısı olduğuna dair delil, örnek bulamadım.
Ahmed Mahir Paşa’yı öldürdüklerinde kızmıştık. Sonra Selim Zeki’yi öldürdüler. Daha sonra da Müslüman olan Kadı Haznedar’ı öldürdüler. Daha sonra eski başbakanlardan Mahmut Fehmi Ennukraşi’yi de öldürdüler. Sonra kendi adamları Seyit Feyiz’i öldürdüler. Sonunda Cemal Abdülnasır’ı da öldürmeye kalktılar. Geçende burada caminin önünde bana yapmaya çalıştıkları suikastta başarısız oldukları gibi onda da başarısız oldular.
HİZMET HAREKETİ 170 ÜLKEDE ALLAH VE RESULÜNÜ ANLATTI
Bu insanlar ağızlarına gelen şeyi söylüyorlar. Birbirlerini sapıklıkla itham ediyorlar. Efendimiz (s.a.v) bizi, isimlere farklı manalar yakıştırmaktan menetti. Şöyle buyuruyor: ‘’Bir zaman gelecek. İçkiye başka isim vererek onu helal yapacaklar.’’
Yeryüzünde bozgunculuk çıkarmak için, mü’mine kâfir, müttakiye münafık dersen telafisi imkânsız bir hata işlemiş olursun. Kulağımızla duyduğumuzu, gözümüzle gördüğümüzü inkâr mı edelim? Gördüğümüz o ki, birileri devlet yönetimine, kalkmamak üzere çöktü. Gördüğümüz, birileri halkının malını çalıyor.
Hizmet Hareketi ne yaptı! Ticaret yaptı, biriktirdi. Okullar, hastaneler açtı. Hem de 170 ülkeden fazla yerde Allah ve Resulünü anlattı.
Nerede acaba bu gizlilik, nerede bu şiddet! Nerede o itham ettikleri suçlar!
(Diyanet’in) bildirisinde şöyle deniyor: ‘’İleride şunu da yapabilirler’’. Bugün değil, yarın yapmalarından korkuyorlar. Hindistan’da Tebliğ Hareketi hakkında da böyle yapmışlardı. Nefis terbiyesiyle uğraşıp siyasi polemiklerden uzak durduklarında dediler ki: ‘’İngilizlerle mücadele eden Şehid İrfan’ın cemaati bunlar’’. İngilizlerle şehit oluncaya kadar mücadele etmiş. Yani vatanperver birisi. 70 yıl geçmişi olan bu cemaat için dediler ki: ‘’Bir gün bunları silahlanmış olarak görebiliriz.’’
Tamam da bazı radikal örgütler gibi silahlandıklarını görürsek o zaman duruşumuz tabii ki farklı olacaktır. Ama silahlanmadılar. Yalan haramdır.
DİYANET İNSANLARI KANDIRIP TOPLAMIŞ İNSANLAR DA KANMIŞ
Bu başkan (DİB), insanları kandırıp toplamış ve insanlar da kanmışlar sözüne. Onlara diyorum ki: Fethullah Gülen Hocaefendi’nin kitaplarını tekrar okuyun. Nerede sizin o bahsettiğiniz kuru ithamlarınız. Hepsi evhamdan ibaret.
Allah, bu şekilde iblisi musallat ediyor ki insanların kafasını dini konularda karıştırsın. Peygamberimiz (s.a.v) ahir zamanla alakalı şöyle buyuruyor: Sizin haliniz nice olur ‘’kötülüğü iyi, iyiliği de kötü gördüğünüz zaman’’ ‘’Bu olacak mı ya Resulullah’’ dediler. Çünkü aklın kabul etmediği bir şey bu. Buyurdu ki: ‘’Daha şiddetlisi olacak.’’
(Bunların yaptıkları) İnsanların kafasını karıştırma, aldatma, yalan. Biz, yalancı, bir yada iki hadis uydurduğunda yalanına şaşırıyorduk. Efendimiz o yalancılar hakkında ‘’kim bilerek söylemediğim bir şeyi bana isnad ederse cehennemde yerini hazırlasın’’ buyuruyor. Yalan, büyük günahların en büyüğüdür.
Biz, doğruluk üzere yetiştirilmeyen yalancının, ahlaksızlığını, terbiyesizliğini görünce şaşırıyorduk. Doğruluk insanı kurtarır ama doğruluk üzere yetiştirilmemişler ki. Doğruluk, imanın 70 küsur cüzünden bir cüzdür. En yükseği kelimei tevhit. En aşağısı yolda insanlara eziyet veren bir şeyin atılması. Hayâ da imanın cüzlerinden bir cüzdür.
Ama gel gör ki gençlik yıllarımızda, sosyal medyada gezen bu kadar yalanı tahmin edemezdik. Yalanın, iftiranın, aslı olmayan uydurmaların bu kadar yayılacağını, insanların kafasına girip doğruları silecek kadar tesir edeceğini, doğru yoldan çıkaracağını bilemezdik.
Soru: Son zamanlarda şöyle atılan bir iftira var: Fethullah Gülen, âlim, düşünce adamı ve terbiyeci değil. Tam tersine inancı, fikri yapısı ve yaşantısı sapık birisi?
Fethullah Gülen’in birçok kitabı var. İnsanların ellerinde geziyor. Birçok dillere çevrilmiş. Onlardan birisi de Arapça. Fethullah Gülen, Said Nursi’nin yolundan gidiyor. O yol da Cibril Hadisinde gelen ‘’iman nedir? İslam nedir? İhsan nedir? Kıyamet ne zamandır?’’ yolu. İnsanın hayatı, iman, İslam, ihsan ve dünya hayatında insanın hayatına yön veren Ahirete iman üzere bina edilmiştir. Said Nursi ve daha sonra gelen Fethullah Gülen’in kitapları herkesin bildiği, piyasada satılan, birçok dillere tercüme edilmiş.
Şu ana kadar, kimse hatta bu bildiriyi yazanlar dâhil hiçbir tenkit unsuru bulamamışlar. Peki, niçin önceden değil de şimdi böyle bir iddiada bulunuyorlar? Yoksa Cumhurbaşkanı’nın hırsız olduğunu ortaya çıkarttıkları için mi? Veya terör örgütleriyle ilişkilerini ortaya döktükleri için mi? Geçtiğimiz Ağustos ayının 5’inde, günümüzün haricileri burada bana suikast girişiminde bulundular. O kişiler nereden ve niçin geldiler? Özellikle de Türkiye’de terör örgütlerinin ‘’Destek için teşekkürler Türkiye’’ etkinliğinin yapıldığı gün. Şam’a girdiği için. Haksız yere insanları öldürdüğü için. Çirkin bir siyaset yaptığı için. Başlarında da o durum var. Yusuf El-Kardavi, Müslümanların padişahı diye ilan etmişti O’nu. Sanki Müslümanlar şahsi malı. Birkaç ay sonra tekrar toplanmışlar birilerine sövmek, eleştirmek için.
(Fethullah Gülen) Adam kalkmış geçtiğimiz 50-60 sene boyunca barışı, merhameti, sevgiyi yaymak için uğraşmış. Sen gel bir anda her şeyi tersine çevir. Delilsiz mesnetsiz ithamda bulun. Bir tane bile delilleri yok. Ama darbeyi yapan oymuş. Diyanet İşleri Başkanı dedi ki ‘’Darbeyi yapan Ali Cuma’ydı.’’ Bu bir deli uydurması. Deliliğin ta kendisi.
Nasıl yapmışım ben darbeyi?
Ama insan şahsiyetini, konumunu kaybedince birçok tuhaf işler yapar. İnsanlar arasında komik duruma düşer.
Soru: Bu Harekete terör örgütü diyebilir miyiz?
Nasıl deriz ki konuyu İslam İşbirliği Teşkilatı’na getirdiler acaba bir kelime çıkartabilir miyiz diye. Ama İİT kabul etmedi. Mısır da karşı çıktı bu bir türlü bitmeyen terörist ilan etme fikrine. Başarısız oldular. Birisi çıkıp İİT terörist ilan etti deyip rezil etti kendisini. Rezillik öyle bir boyuta ulaştı ki kendi arzularını gerçekmiş gibi görüyorlar.
Soru: DİB, Hizmet Hareketi’ni tekfir eden ve firak-ı dalle’den olduğunu ilan eden kararlar yayınladı.
İşte bizim konuştuğumuz konu.
Birileri Ezher’e gelip ‘’Işid ’in tekfirini istediler ki Işid küfre çok yakın bir örgüt olduğu halde Ezher, dini ilim ve kurallara binaen küfürlerine hükmetmedi. Kim kelimei şehadet getirirse o bizdendir. Problemlerimizi kendi aramızda çözeriz. Ama tekfir etmek! Sen beni, ben seni tekfir edersek elimize ne geçecek? Işid ‘in yaptıkları kâfir işi. Bunda şüphe yok. Onların arkasında duranlar, İslam’ın Araplığın hatta tüm insanlığın aleyhinde olan kimseler. Ama buna rağmen dilleriyle kelimei şehadet getirdiler mi – hesaplarını Allah’a verecekler- orada durmamız gerek. Tekfir meselesi, tekfir edenin kendisine döner. Kim bir kardeşine kâfir derse, bu söz ikisinden birisine gider. Eğer o kişi kâfir değilse o söz yere düşmez. Kendilerine döner. Allah-u Teâlâ’ya dua edelim, bizi fitnenin açığından ve gizlisinden muhafaza buyursun. Bizi doğru yola hidayet eylesin.
Onlara (DİB) gelecek olursak deriz ki: Bu alan sizin alanınız değil. Bu (yayınladığınız) ne ilme nede takvaya uygun. Bu alanlara girmektense yerinizde durun, bu sizin için daha iyi. Sizde olanı başkasına yapıştırmaya kalkmayın. Onlar, iş işten geçmeden, ölüm gelmeden kendilerine çeki düzen versinler. Kendilerine gelsinler. Çünkü bu dünyadaki zulüm, ahiret karanlığı demektir. Kendilerine gelsinler, zira dinimizde yalan, iftira haramdır. Yalan şehadette bulunma da büyük günahlardandır. Efendimiz (s.a.v) yaslanırken doğruldu ve ‘’yalan şehadetten sakının’’ diye üç defa tekrarladı.
Allahu Teâlâ Müslümanları muvaffak kılsın. Aklımızı, başımızı, halimizi ıslah eylesin. Şeytanın hilelerinden bizleri uzaklaştırsın. Şam’da ve tüm âlemde Müslümanlara huzur nasip etsin. Irak, Libya, Sudan ve Türkiye’de de.. Aramızdaki ayrılığı gayrılığı kaldırsın. Bizlere birlik beraberlik nasip etsin.
Arap Aleminin önde gelen saygın Alimlerinden Ali Cuma’nın basın toplantısının orijinalini bu linkten izleyebilirsiniz.
https://www.youtube.com/watch?v=pOf2jfxBZ8I
Kaynak: turkeytoday.net