Acemoğlu, Reuters ile gerçekleştirdiği söyleşide Türkiye ekonomisi için mevcut koşullarla ilgili "çok fazla iyimser olmadığını" ve Merkez Bankası'nın enflasyon tahminlerini de gerçekçi bulmadığını belirtti.
Geçen yıl gerçekleşen genel seçimlerin ardından Haziran ayından beri Cumhurbaşkanı destekli sıkılaştırmanın sonucu olarak TCMB politika faizini 3 bin 650 baz puan yükseltti. Bu değişim, yüksek enflasyonla sonuçlanan alışılagelmişin dışındaki politikaların ardından seçimle geldi.
TCMB enflasyonun Mayıs'ta yüzde 73'te zirve yaptıktan sonra bu yılı yüzde 36 seviyesinde tamamlayacağını tahmin ediyor. Politika faizinde yapılan sıkılaştırma süreci ise yüzde 45'te sona erdi. Negatif reel faiz seçim dönemi rekorlarından gerilese de devam etmekte.
Acemoğlu Reuters ile telefon üzerinden yaptığı söyleşide, kademeli ve daha hızlı sıkılaştırmanın farkına ilişkin bir soru üzerine, "Eğer (sıkılaştırmayı) hala negatif reel faizlerde götürürlerse, bu yeterli olmayacak" dedi.
Acemoğlu ele alınması gereken daha büyük yapısal sorunlar olmasına karşın hükümetin özellikle son 10 yılda para ve kredi politikalarıyla toplam talebi artırmaya yönelik izlediği ekonomi politikalarını eleştirerek, "Belli aralıklarla (bu politika) sürdürülemez hale geldi ve faiz oranlarını artırmak zorunda kaldılar. Ancak sonra tekrar faiz oranlarını düşürdüler ve sonra tekrar artırdılar ve bunun oldukça sürdürülemez hale geldiğini düşünüyorum" diyerek, bütün bunların bir düzeltmeyi gerekli hale getirdiğini söyledi.
TCMB geçen hafta enflasyon görünümünde belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda para politikası duruşunun sıkılaştırılacağını açıkladı ve politika faizini mevcut seviyede daha uzun süre tutulacağının sinyalini de verdi.
Acemoğlu 31 Mart yerel seçimlerinin hemen öncesinde hükümetin sıkılaştırma adımlarında çok da ısrar etmediğini ifade etti. Acemoğlu, "Talebin çok fazla yavaşlatılması seçim göz önüne alındığında Erdoğan açısından kabul edilemez" dedi.
Acemoğlu'nun siyaset, ekonomi ve kalkınmanın kesişimine yönelik yayımlanmış birçok kitabı da bulunuyor.
Politikanın "sonuç olarak çok fazla başarılı olmadığını" ekleyen Acemoğlu, "Enflasyonu tam olarak düşürmediler. Belki biraz daha normalleştiriyorlar ama hedefleri ve enflasyon gerçekçi görünmüyor" diye konuştu.
Erdoğan'ın geçmişteki düşük faiz ısrarı ve Merkez Bankası başkanlarını sıklıkla görevden alması yabancı yatırımcı algısına zarar verdi. Yabancı yatırımcılar son beş yılda Türkiye piyasasından çıktı. Hazine'nin TL cinsi tahvillerindeki yabancı payı bir ara sıfıra yaklaştı.
Acemoğlu bazı yatırımcıların geçen yıldan beri Türkiye ekonomisine bakışlarını değiştirmelerine rağmen, politikalardaki değişimin 2000 krizi sonrası reformaların ardından gelen yatırımlara benzer bir portföy yatırımı yaratmasını beklemediğini söyledi.
Acemoğlu, "Şu anda Türkiye'nin makro ekonomisinin normalleştiğini, Türkiye'nin yapısal sorunlarının çözüldüğünü ve büyük bir doğrudan yatırımla girebileceğinizi düşünmek için yatırımcının aklını yitirmiş olması gerektiğini düşünüyorum" diye konuştu.
Kamu kontrollü ekonomi politikalarının serbest piyasa odağı bulunmadığı için bu sürecin yatırım kararlarını negatif etkileyebileceğini belirten Acemoglu, bu sürecin hem yerli hem de yabancı şirketlerin özellikle yeni teknolojiye yatırım iştahını azaltacağını belirtti.
Türkiyenin yaptığı ihracatın teknolojik içeriğinin hala 15 yıl öncesine yakın olduğunu belirten Acemoğlu, ekonomide verimlilik artışından bahsetmenin mümkün olmadığını söyledi.
Acemoğlu, "Yani orta gelirli bir ülkeden bekleyeceğiniz herhangi bir teknolojik ilerleme olmadı" dedi.