“Abiler hizmete devam etsin…
Hizmetler geri kalmasın…
Hizmetler bir an dûr olmasın…
Ağabeylerimiz hızlarını kesmesinler…
N’olur hizmetlere devam edelim…
Elinizden ayağınızdan öpüyoruz, güç kuvvet versin Rabbim sizlere de beraber hizmet edelim. Dünyanın, insanlığın Hizmet’e ihtiyacı var…”
Dik durdu..
Son âna kadar “Hizmet, Hizmet, Hizmet” dedi durdu..
Küheylanlar kalpleri çatlayıncaya kadar koşarmış; yoruldum demeden, yorulduğunu bilmeden.
Üveyikler nefessiz kalıncaya kadar kanat çırparmış; hiç gerilere düşmeden, dinlenmeyi düşünmeden.
Hayırseverdi.. Hayır yapmayı da yaptırmayı da severdi.
Şimdi geride hayırsever adayları bıraktı.
Ne çok insana sofra kurmuştu kim bilir..
ne çok kimsenin hayra girmesine vesile olmuştu kim bilir..
ne çok hemşerisinin, vatandaşının, dindaşının duasını almıştı kim bilir…
Ama;
Doğduğu topraklarda değil,
yıllarca emek verdiği can vatanında değil,
hep DİK durduğu YURT’ta değil..
Asrın Necaşi’si sayılabileceklerin diyarında..
İnşallah hicret sevabı kazandığı “yaban” diyarlarda can verdi.
Milletin öz evlatlarına,
İslam’ın aydınlık çehrelerine,
insanlığın derdini çeken gönül erlerine,
“ateş, yalnız düştüğü yeri değil beni de yakar” diyen dertli yüreklere,
“bir kişiye daha kurban eti ulaştırabilir miyiz”in ıstırabını çeken babayiğitlere, hanımefendilere,
“aman talebeye sahip çıkın, milletin evlatları okusun, vatana, millete, insanlığa ve İslam’a hizmetkâr olsunlar” diyen hasbi gönüllere,
“bu yükün kalkması gerek” denildiğinde, zorlansa da, Hizmetlerin aksamaması için infak üstüne infak eden fedakârlık kahramanlarına,
Hizmet için gurbete giderken, vatan toprağını, bayrağını, Kuran’ını gözyaşlarıyla öpüp yanına alan Muhabbet Fedailerine..
ne çok zulmedildi.
Zor.. çok zor.
Hem çok zor hem çok acı.
“Vallâhi! Sen Allâh'ın yarattığı yerlerin en hayırlısı, Allah katında en sevgili olanısın! Kavmim, beni, senden çıkarmamış olsaydı, senden ayrılmazdım” diyen Kutlu Nebî’nin (sav) yüreğindeki kor..
O’nun (sav) yolunda olan asrın yiğitlerinin de yüreklerinde..
Zor.. çok zor.
Yüreklerdeki kor’la yaşamak pek zor.
Lakin..
baksanıza, ölüm döşeğinde bile “KOŞTURUN”.. “HİZMET EDİN”.. “HİZMETTEN BİR AN DÛR OLMAYIN” ve ne olursa olsun “BİR OL’UN” diyen BİROL Bey’e..
“Görmeseydim bugünleri..”
“Yaşamasaydık hiçbirini..” demek başa konan talih kuşunu dille kovmak demek.
O zaman;
İdrak sınırlarını zorlamaya gerek yok..
Yol belli.. yöntem belli.. dün yapılan güzel işler belli.. ömür yeterse yarın da yapılması gerekenler belli..
“Allah, sabredenlerle beraberdir” ayeti rehberliğinde,
"Kitabı indiren, bulutları yürüten, hesapları çarçabuk gören, orduları bozguna uğratan Allah'ım! Onları da bozguna uğrat ve darmadağın et.” duasını eden Peygamber öncülüğünde,
“Mü’mine sadakat yaraşır, görse de ikrâh
Doğruların yardımcısıdır Hazreti Allah.” diyen erenlerin ışığında,
sendelesek de,
yavaşlatılsak da,
çelmeler yesek de,
sırtımızdan hançerlensek de,
anan ölmüş, baban felç olmuş deseler de,
“siz koşmanıza bakın, arkanızda biz varız” diyen, destanları yazılmamış yiğitlerin desteğinde...
Cennet için.. Cennet’te köşkler için.. Cennet nimetleri için değil..
BİR OL’up, gittiğimiz diyarlarda DİK durup oraları YURT yapmak için,
yalnızca Allah’ın razı olması için..
en iyi bildiğimizi düşündüğümüz işe,
yani HİZMET’e devam etmek gerek…
Bırakın,
dünyalıklarını kaybetmekten korktukları için zalimlere ses etmeyen,
alkışlayan,
destekleyen,
müfterilere taşıyıcılık yapan,
kötülüğün yayılmasını seyreden,
mazlum ve masumlara yapılan zulümleri görmeyen,
zalimlere taş taşıyanlar
aynen devam etsinler..
Onları şu ilahi hakikate ve bu hakikatin sahibi Allah’a havale edin:
“Hayır hayır! Siz, peşin gelir olarak (gördüğünüz dünyanın) peşindesiniz ve onu tercih ediyorsunuz. Âhireti ise terk edip bir kenara koyuyorsunuz.” (Kıyâme, 75/20-21)
ve zindanlarda tutulan Yusuf’lar, Meryem’ler için,
anasına babasına hasret kalan günahsız yavrular için,
yavrularından ayrı bırakılmış analar babalar için,
bir bir düşen üveyikler için,
n’olur kalkın bir gece dua edin..
TAŞKIN DERYADİL
twitter.com/taskinderyadil
e-mail: taskinderyadil @gmail.com