Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Saltık, ülkemizde 1 milyon öğretmenin olduğunu, diğer personelle bu sayının daha da arttığını anımsatarak “Bu şekilde okulların açılması korkunç bir facia olur çünkü çocuklar hastalığı belirtisiz geçirirler, toplum içine yayılmasında en riskli kümedir. Türkiye böyle bir serüvene girişmemeli, gerekli önlemler alınmadan açılırsa bedeli ağır olur” uyarısında bulundu.
Cumhuriyet Gazetesi'nde yer alan haberde Çin’den 14 Ocak’ta getirilen 3 milyon doz CoronaVac aşısının ardından 6.5 milyon aşıda ülkeye geldi. Aşılar 14 günlük incelenmenin ardından öncelikle ilk dozları vurulan sağlıkçılar, 80 yaş üzerine ile huzurevlerinde kalanlara, ardından da diğer gruplara kademeli yapılacak. Ancak aşılar geldiğinden bu yana öğretmenlere henüz aşılama başlanmadı.
‘BATIDA ÖRNEĞİ YOK’
Prof. Saltık, okulların açılması durumunda yaşanabilecek sorunları değerlendirdi. Saltık “İsveç ve Norveç karşılıklı, İngiltere pek çok ülke ile sınırlarını kapattı. Fransa dördüncü kez kapanmaya gidiyor, Almanya bir buçuk aya yakın zamandır çok sıkı bir kapanma içinde. Mutant virüs tipi dünyanın pek çok ülkesinde yayılmış durumda. Türkiye’de de olduğunu gördük. Bütün stratejileri de bunlara göre planlamak gerekiyor” dedi.
1 milyon öğretmenin olduğunu anımsatan Prof. Saltık “1 milyon öğretmeni aşılayacaksınız, diğer çalışanlar da var... Üstelik 18 yaş altındaki çocuklara eldeki aşılar da yapılamıyor. Yani aşı yapılamayan bir kitleye okulları açacaksınız. Yok batıda örneği. Okullar dahi kapatılıp, uzatılıyor” diye konuştu. Okulların açılması ile tarih vermek yerine, bir takım kriterleri sağlamak gerektiğini ve ondan sonra okulların açılmasının doğru olacağını anlatan Saltık, şöyle devam etti:
“Sözgelimi, Türkiye’de günlük ölümleri 10’un altına indirdiğinizde, günlük yeni olgu sayısın 500’ün altına çektiğinizde, mutant tipler görülmediği taktirde gibi ölçütler koyarak okulları açacaksınız. Bu haliyle okulların açılması korkunç bir facia demektir. Çünkü çocuklar hastalığı belirtisiz ve ayakta geçirirler, toplum içine yayılmasında en riskli küme okul çocuklarıdır. Türkiye böyle bir serüvene girişmemeli. Bugün günlük olgu sayılarımız Nisan ayındaki tepe değerlerinin bile üzerinde. Türkiye’nin en az 3-4 dört hafta köktenci bir biçimde kapanmaya ihtiyacı var, başka türlü bu sorunla baş edemeyeceğimiz gibi gözüküyor.”
AŞI ORGANİZASYONU ŞART
Aşı üretimi ve dağıtımının bütün dünyada yavaşlatılmış durumda olduğunu da söyleyen Prof. Saltık, “Virüsteki ciddi mutasyon aşıların etkinliğini azaltabilir” değerlendirmesini yaptı. Saltık, şöyle devam etti:
“Çin, kendi nüfusuna da yetiştiremiyordu aşıları, başka ülkelerle de bağlantıları vardı. Yeni mutant tipi virüsler kullanılarak aşı üretme gerekmektedir. Türkiye 14 Ocak’ta başladığı aşılamada 3 milyon doz aşıyı bile daha kullanabilmiş değil. Demek ki elimizde aşı olsa bile yaygın ve hızlı uygulayabileceğimiz bir alt yapıya sahip değiliz. İngiltere’de, Almanya’da aşı istasyonlarının kurulduğunu, gönüllü tıp öğrencilerinin ve gönüllü eski sağlıkçıların göreve çağrıldığını çeşitli örnekler vererek daha önceden de söyledik. Hiçbiri yapılmadı. İş hastanelere ve aile hekimliklerine yıkıldı. Sağlıkçılar organize bir topluluktur ve sağlık kuruluşundadırlar, işe gitmişken aşılarını da olurlar. Dolayısıyla aşı yapılması kolay gruptur. Bu gruba dahi 12 günde ancak yetişebildiyseniz, yani günde 100 bin doz aşı yapabildiyseniz, ancak 30 günde 3 milyon aşılamayı bitirebilirsiniz. Sağlıkçılar dışında daha da zor, çünkü insanlar dağılıyor. Buraya odaklanmak gerekiyor; nasıl daha hızlı ve daha yaygın aşılama yapabiliriz. Bu amaçla yaygın aşılama yapabilmek için ayrı bir yapılanmaya, örgütlenmeye gidilmeli, ayrı bir personel, insan gücü gibi planlamalar yapılmalı ancak hükümet harcama gerektirecek hiçbir adım atmıyor, atamıyor. Dolayısıyla bugün gelen 6.5 milyon doz aşı bende buruk bir sevinç yarattı. Kullanabilecek miyiz sorun burada. Onun için büyük bir hızla aşı organizasyonunu yaygın yapılabilmesi için her şeyin baştan gözden geçirilmesi gerekli. Eğer hızla yaygın uygulanamazsa ve dört hafta arayla ikinci dozda yapılamazsa, ilk dozdan yeterli bağışıklık elde etme olasılığı olanaklı değil. Süre uzadığı taktirde dört haftayı geçtiği taktirde ikinci dozda elde edilecek bağışıklıkta da zayıflama ortaya çıkacaktır.”