Antalya'da Rasanet Gençlik Vakfı'na polis tarafından yapılan baskın öncesinde bağışçıların devletin farklı kurumları tarafından çağrılarak önceden hazırlanmış evraklara imza atmaları istendiği skandalı ortaya çıktı.
40 yıla yakın bir süredir hizmet veren vakfın yöneticilerini töhmet altında bırakmak için yapılan operasyonun bu detayını Avukat Ammar Yılmaz açıkladı. Rasanet Gençlik Vakfı'nın hukuki işlerine baktığı için zaman zaman bağışçıların kendisine danıştığını aktaran Yılmaz, "Vakfımıza bağışta bulunanlar gelip, defalarca Antalya İl Emniyet Müdürlüğü'ne çağrıldıklarını, Antalya İl Milli Eğitim Müdürlüğü'ne, Antalya İl Müftülüğü'ne çağrıldıklarını, kendilerine dilekçe imzalatılmak istendiğini söyledi. Vakfımızın yanlış bir işlemi kesinlikle olmadı. Zaten her yönüyle denetlenen büyük bir yapı var." dedi.
"HAZIR MATBU DİLEKÇELERİ İMZALAMALARI İSTENMİŞ"
Rasanet Gençlik Vakfı'nda düzenlenen basın toplantısında konuşan Avukat Ammar Yılmaz, polis baskınıyla ortaya çıkan skandalla ilgili olarak, "Bağışçılara hazır matbu dilekçeleri imzalatmaya çalışmışlar. Olmadık iddialar ileri sürüp, sizi böyle kandırdılar demişler. Tabi insanlar neyin ne olduğun biliyorlar: kendi iradeleriyle bağışlarını yapmışlar." dedi. Bunu üzerine "Emniyetin, milli eğitimin ya da müftülüğün böyle bir yetkisi var mı?" sorusu yöneltildi. Yılmaz ise bu soruya, "Kesinlikle yok. Hukuka aykırı. Ben Türkiye'de müştekiyi takip etme, evinden alıp emniyete götürme diye bir şeyi daha duymadım. Ama bunlar defalarca gerçekleşti. Birkaç kişi bize gelip, her hafta beni alıp emniyete ya da Diyanet'e götürüyorlar bir şeyler imzalatmaya çalışıyorlar ifadelerini bu kulaklar duydu. Tabi biz anlayamıyoruz. Nasıl bir hukuk, nasıl bir sistem? Emniyette mevzuat değişti bizim haberimiz mi yok. Bunu emniyetteki arkadaşlar yaptı. Bununla ilgili şikayetimizi yapacağız." cevabını verdi.
"AYLARDIR VAKIFLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ DENETLİYORDU ZATEN!"
Yılmaz, polisin bile nedenini bilmediği bir baskın yaptığına işaret etti. Baskının şikayetçisinin kim olduğu, şikayet konusunun ne olduğunu anlayamadıklarını ifade eden Yılmaz, "Hala da anlamış değiliz. Gelen polislere sorduk, konu nedir, neyi arıyorsunuz? Hangi konuyla ilgili geldiniz? diye sorduk herhangi bir cevap alamadık. Arama kararında 'Hizmet nedeniyle görevi kötüye kullanma' olarak ifade ediliyor. Daha sonra basında, zimmet, irtikap vesaire vesaire bir sürü suçlama yazıldı. Biz bunu esefle kınıyoruz. Tamamen algı oluşturmak için yapılan bir operasyon olduğunu düşünüyoruz." ifadelerini kullandı.
Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından kurumlarının aylardır incelendiğini belirten Yılmaz, buradan kendilerine herhangi bir soruşturma tebliği yapılmadığını dile getirdi.
"ARAMALARDA HUKUKİ KURALLARA RİAYET EDİLMEDİ"
Arama kararıyla ilgili yaşanan karmaşaya da değinen Yılmaz, "Savcı bey, 3. Sulh Ceza Hakimliği'ne arama kararı talebinde bulunuyor. 3. Sulh Ceza Hakimliği, arama ve el koyma dosyanın içinin boş olması nedeniyle bu talebi reddediyor. Savcı, tekrar itiraz ediyor. 3. Sulh Ceza tekrardan ret ederek 1. Sulh Ceza Hakimliği'ne gönderiliyor. Bu hakimlik sadece ve sadece 'Hizmet nedeniyle görevi kötüye kullanma' suçlamasıyla ilgili arama ve el koyma kararı veriyor." dedi.
Arama kararında belirtildiği gibi sadece dijital verilerin incelenmesi gerektiğini hatırlatan Yılmaz, "Vakıf başkanı olan babamın evinde yapılan aramada yatak odasındaki çekmecelerin boşaltıldığını gördüm. Oturma odasında bir grup vardı, salonda bir grup vardı. Arama kararı ilgilinin huzurunda tek tek oda oda yapılması gerekir. Avukatın geleceği bildirilmesi durumunda avukatın beklenmesi gerekir. Bu konuda her türlü agresifliği göstererek bir arama başlatıldı." ifadelerini kullandı.
Evdeki bandrollü CD ve kitapların dahi toplanmaya başladığını ifade eden Yılmaz, kağıtlardaki notlar, evdeki şahsi paraların dahi götürülmeye çalışıldığını açıkladı. Polislerin daha sonra yaptıkları işlerin hukuksuz olduğunu anladıkları için bunları bıraktığını sözlerine ekledi.
'ZİMMETLERİNE PARA GEÇİRMİŞ GİBİ GÖSTERMEK İSTİYORLAR'
"Yapılan işlem bir algı oluşturma, vakfın yöneticilerinin zimmetlerine para geçirmiş gibi göstermeye çalışıyorlar, böyle işlem yapıldı." diyen Yılmaz, iktidara yakın medyanın bu tür söylemlerle haberler yapmaya başladığını kaydetti. Vakıfta yönetici ve çalışan olarak görev alan insanların toplumun her kesiminde bilindiğini ifade eden Yılmaz, "Bu insanlar hem maddi hem manevi olarak hayatlarını, gecelerini gündüzlerini feda ederek bu eğitim yuvaların hizmet açtılar ve bunları bugüne kadar devam ettirdiler. Bundan sonra da böyle devam ettirecekler. Biz yapılan bu hukuksuzluklara direneceğiz. Hakkımızı, hukuken arayacağız. Bununla ilgili girişimleri dünden itibaren arkadaşlarımızla başlattık. Dosyanın içinde vakfa bağış yapanlardan şikayet toplayıp işlem yapmaya kalktılar. Her halde burada çok başarılı olamadılar ki, dediler ki operasyonu bu vakfa yapmamız lazım. Bunun için biz bir arama el koyma yapalım, şaşalı bir algı oluşturalım. Evrakların toplayayım. Belki bunların yaptığı bir yanlış vardır. Bu yanlışları tepsit ederek ilerde gözaltı kararı alıp bir dava açarız noktasına getirmeye çalışmışlar ama beklediklerini bulamayacaklarını düşünüyoruz." şeklinde konuştu.
'KENDİ DÜNYALARINI BİZİM DÜNYAMIZDA GÖRDÜLER'
Basın toplantısına katılan Vakıf Başkanı Hasan Yılmaz ise "Yananın halinden anlamaz ham, sözü uzatmaya gerek yok kısa keselim vesselam. Bizim içimiz yandı. Çalışan personelimiz dahi burada çay içse parasın koyar. Biz böyle bir haksızlığa, ithama maruz bırakıldığımız için çok üzgünüz. Bunlar her halde kendi dünyalarını bizim dünyamızda gördüler." ifadelerini kullandı. CİHAN