Video: Arşiv

Yargıtay ve Danıştay'ı tasfiye eden tartışmalı yasa TBMM Genel Kurulu'nda AKP oylarıyla kabul edilerek yasalaştı. Türkiye yaşanan terör olayının acısı ile sarsılırken AKP, tasfiye yasası için Meclisi sabahlara kadar çalıştırdı. Muhalefetin bütün tepkileri görmezden gelindi. Verdiği bütün önergeler AKP oylarıyla reddedildi. Görüşmelere ise kayyımlara yasal zırh getiren düzenlemesi üzerine yapılan eleştiriler damga vurdu.

Daha önce 12 yıl kayyımlık yapmış olan MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay, kayyımı mahkeme ve hâkim ataması gerekirken artık Cumhurbaşkanının atadığını belirtti. Akçay, Fatih Üniversitesi kayyımıyla ilgili ilginç bilgiler paylaştı: “1 Haziranda Valiler Kararnamesi çıktı. Vahdettin Özcan Çankırı'dan alınarak merkez valisi yapıldı. 

7 Haziranda Çankırı'da veda konuşmasında, ‘2011 yılında buraya sizlere hizmet etmek için Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından görevlendirilmiştim. Gene bir ramazan günü, 2016 yılının Haziran ayında Sayın Cumhurbaşkanımızın takdirleriyle İstanbul'da görev alacağım' diyor. Biz de merak ettik acaba bizim vali nereye gidiyor diye. 9 Haziranda Vahdettin Özcan Fatih Üniversitesine kayyım olarak atandı. Kayyım görevlendirmesini fiili durum gereği Cumhurbaşkanı yapmış. Bu fahiş, astronomik kayyım ücretlerini de Cumhurbaşkanı takdir ettirmiş.” 

Akçay, kayyımların aldıkları fahiş maaşları da eleştirerek, kayyım uygulamasının nasıl arpalık ve gasp düzeni haline getirildiğini de şöyle anlattı: “Normalde bir genel müdürün veya bir bürokratın ortalama maaşının 5-6 katı. Şimdi kayyımluk kavgaları başlamış. 

Kayyım atanmak için atamasına engel olacağı kişiye paralel yaftasıyla engel olmaya çalışıyorlar, bunun adı da arpalık düzeninin ihdasıdır, tam bir arpalık. Ben on iki yıl kayyımlık yaptım.  Defterdarlar aynı zamanda kanunen kayyım olarak atanırlar. Ankara Defterdarı kayyımdır, ayda en fazla ya 500 lira ya 600 lira alır. Hesabı mahkemeye verir, hâkime verir. Maliye Bakanlığı da hesabını soramaz kayyımdan, sadece hâkime verir, bir de vicdanlarına verir, hukuka verir. Şimdi, bu kayyımlar hesap da vermeyecek.” 

Erkan Akçay, kayyımlığın özel sektörün, şirketlerin üzerine de Demokles'in kılıcı gibi tehdit unsuru olacağına dikkat çekti. Kayyım atanan isimleri uyaran Akçay, şunları söyledi: “Kayyımları uyarıyorum. Kayyımın birinci görevi atandığı işletmenin zarar etmemesi, iflasa sürüklenmemesi ve çalışmasının sağlıklı bir şekilde devam etmesini sağlamaktır. Fakat bu kayyımların bilakis firmaları çökertme, oradan semirme şeklinde bir yaklaşım içerisinde oldukları görülmektedir. Kayyımlara tavsiyem, bu paraları sakın harcayıp yemeyin, aldığınız bu kayyımlık ücretlerini atın bir kenara dursun, ileride yargı bu kayyım ücretlerinin geri alınmasına karar verir, çok zor durumda kalırsınız.” 

CHP Eskişehir Milletvekili Cemal Okan Yüksel ise hangi şirkete bir kayyım atandıysa o şirketin iflasa sürüklendiğini söyledi. Bu düzenleme ile şirketi zarara uğrayan vatandaşın devlet aleyhine dava açacağını, eğer şirket kayyımın kusuruyla zarar ettiyse bu parayı tazminat olarak devletin ödeyeceğini vurgulayan Yüksel, şöyle devam etti:  

“Tazminatı kayyıma rücu ettirmek için hüküm giymiş olmasını arayacak. İçişleri Bakanı bir bürokrata ‘Sen benim dediğimi yap, biz onu suç olmaktan çıkartırız' demişti ya, şimdi o en tepeden talimat alan kayyımlar baktılar ki tazminat davaları açılıyor, pabuç pahalı ‘Biz ne olacağız?” dediler, ‘Bizi mahvedecekler' dediler, şimdi kayyımlara koruma zırhı getiriliyor.”