Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı ve Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, hükümetin İsrail ile anlaşmasına ilişkin "Düne kadar İsrail'e 'terörist' diyen, hakaret eden kişiler birden bire (herhalde bir yukarıdan gelen talimatla) İsrail'le ilişkilerini düzeltme yoluna gitti. Ortada kirli pazarlıklar var. Mavi Marmara'da İsrail'in katlettiği insanların kanı 20 milyon dolara satıldı gözüküyor." dedi.
Veli Ağbaba, CHP İl Başkanlığı tarafından düzenlenen toplantıda yaptığı konuşmada, gündeme ilişkin değerlendirmeler yaptı. Türkiye'nin zor bir dönemden geçtiğini belirten Ağbaba, hükümetin dış politikada ne zaman ne yaptığını bilemez durumda olduğunu ifade etti.
"Bir taraftan dünyanın önemli güçlerinden ayar, fırça yiyen bir ülke bir taraftan şimdiye kadar 'terörist' dediği bir ülkeyle iş birliği yapmaya çalışan bir ülke konumundayız" diyen CHP Genel Başkan Yardımcısı, sözlerini şöyle sürdürdü: "Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in söylediği şeyler yenilir, yutulur şeyler değil. Cevap verilmiyor, görmezden geliniyor. Geçtiğimiz günlerde söylemiş olduğu bir şey var ki önümüzdeki dönemde çok tartışılacağa benziyor. G20 zirvesinde Erdoğan'ın Putin'in ifadesiyle bir şeyler talep etmesi ve bunun sır olarak kalması, uluslar arası hukuka uymayan taleplerle ilgili bir söylemi vardı. Ayrıca Putin hem Cumhurbaşkanı hem Başbakana, hükümete argo ağzıyla hakarete varan şeyler söylüyor. Hükümet yine bu konuda sessiz kalıyor. Özellikle geçtiğimiz günlerde Putin'in söylemiş olduğu bir şey var ki bu hükümet bunu görmedi. Herkese efelenen, fırça atan, muhalefeti susturan, gazetecileri yazdıklarından dolayı cezaevine atan hükümete, Putin 'eğer Türkiye yönetiminden biri ABD'nin bir yerini yalamak istediyse, doğru hareket edip etmediklerini bilemem' diyor. Bu sokaktaki insanın söylemeyeceği bir şey. Cumhurbaşkanı'ndan beklenen şey, buna çok sert cevap vermesi. Ama bu konuda Putin'in söylediklerini duymazdan geliyor. Bunun altını çizmek gerekiyor. Niye Putin'e bu sertlikte cevap vermiyor? bilemiyorum. Putin'in söylediklerini de Türkiye Cumhuriyeti'nin bir yurttaşı olarak kabul etmediğimizi söylemek istiyorum. Hükümet ne olursa olsun, bizim konumumuz ne olursa olsun onu da belirtmek gerekiyor."
"TEZATLAR İÇERİSİNDE BİR DURUM"
Musul'dan Türk askerlerinin geri çekilmesiyle ilgili de bir değerlendirmede bulunan Ağbaba, "Geçtiğimiz haftalarda Musul'a bir asker takviyesi yapıldı. Ardından hükümet bu konuda geri çekmeyeceğini, Irak'ın tepkisi üzerine geri çekmeyeceğini, daha fazla göndereceğini, bunun bir hakkı olduğunu söyledi. Biz bu konuda uluslararası hukuka aykırı olduğunu Cumhuriyet Halk Partisi olarak söyledik. Ama her zamanki gibi talimatı Beyaz Saray'dan alan hükümet ve Cumhurbaşkanı, Obama'nın talimatıyla askerleri bir günde geri çekti. Buda tezatlar içerisinde bir durum." dedi.
"İSLAM İTTİFAKI GİBİ DEĞİL"
CHP'li vekil, Suudi Arabistan liderliğinde, aralarında Türkiye'nin de bulunduğu 34 ülke 'Teröre Karşı İslam İttifakı' adıyla yeni bir koalisyon kurulmasıyla ilgili olarak, "Bir taraftan Ortadoğu coğrafyasından kan akarken bir taraftan Ortadoğu'nun lideri diye sunulan Türkiye ve Cumhurbaşkanı birden bire Suudi Arabistan'ın oluşturmuş olduğu bir birliğe katılma kararı aldı. Bu birliğinde mezhepçi bir birlik olduğunu söylemekte fayda var. Özellikle bir İslam ittifakı gibi geçiyor ama bu İslam ittifakı gibi değil. Bu sadece Suudi Arabistan, Türkiye, Katar gibi ülkelerin oluşturduğu bir birlik." diye konuştu.
İSRAİL'E DÜN 'TERÖRİST' DİYENLER 'DOST' DEMEYE BAŞLADI
Hükümetin İsrail ile ilgili tavırlarının da tutarsız olduğunu vurgulayan Veli Ağbaba, sözlerini şöyle sürdürdü: "Yine düne kadar 'terörist' devlet ilan edilen, her ortamda üst perdeden söylenen 'terörist' lafı birden bire 'İsrail bizim dostumuzdur' durumuna geldi. İsrail bu coğrafyada hiç kimsenin dostu değil. Bunu baştan belirtmek lazım. İsrail devletinin yapmış olduğu şeyleri hep beraber izliyoruz, görüyoruz. İsrail devleti orada yıllardan beri var olma mücadelesi veren bir halka hayat hakkı bile tanımıyor. İsrail devleti bizim açımızdan Filistin halkına zulmeden, onları katleden bir devlettir. Bunun altını çiziyoruz. Biz tabi ki İsrail'de yaşayan yurttaşları hedef almıyoruz. Hiçbir zamanda almadık. Ama dün İsrail'e 'terörist' diyen, İsrail devletini hiçbir koşulda muhatap almayan, her bulunduğu ortamda İsrail'e hakaret, küfreden yine yukarıdan aldığı talimatla, birden bire herhalde bir telefon görüşmesiyle İsrail'le ilişkilerini düzeltme yoluna gitti. Ortada kirli pazarlıklar var. Düne kadar Mavi Marmara'da İsrail'in hunharca katlettiği insanların kanı 20 milyon dolara satıldı gözüküyor. Acaba bu konuda şimdiye kadar İsrail'e meydan okuyan örgütler ne diyecek? Acaba bu meşhur Mavi Marmara gemisini yola çıkaran dernek ne diyecek? Şimdiye kadar Cumhurbaşkanı, AKP kandırılmaya çok müsait. 'PKK bizi aldattı' diyordu. Şimdi herhalde meşhur örgütün başkanı 'bizi kandırdı İsrail'e karşı' diyebilir. Bunu da bazı medya görmezden gelebilir. Cumhurbaşkanı'nı kahraman ilan edebilir. Ama tekrar söylüyoruz yapılan şey hakikaten Türkiye'nin son dönemde şimdiye kadar yaşamadığı bir dış politikayla karşı karşıyayız. Dış politikada bir bataklığa saplanmış durumdayız. Bu hükümetin, bu bataklıktan çıkması mümkün değil. Bu hükümetin maalesef hem bölgedeki itibarı yok olmuştur hem de Avrupa'daki itibarı yok olmuştur."
"TÜRKİYE, ORTADOĞU ÜLKELERİ GİBİ GÖZÜKÜYOR"
Türkiye'nin son dönemde yaşadığı gelişmelerle bir Ortadoğu ülkesi gibi görüntü verdiğinin altını çizen Ağbaba, "Ortadoğu ülkesi denilince akla ne geliyor? 'Beyrut'ta bomba patladı, 10 kişi öldü. Bağdat'ta bomba patladı 20 kişi öldü' deniliyordu. Şimdi ne oluyor? Türkiye'de bomba patladı 104 kişi ölüyor. Bomba patlıyor 33 kişi ölüyor. Ülkenin bir bölgesi Suriye'den faklı bir konumda değil. Ağır silahlarla binalar bombalanıyor. Sokağa çıkma yasağı ilan ediliyor. Bir tane kadın öldürülüyor, 7-8 gün sokağın ortasında yatıyor. Ve vicdan sahibi hükümeti destekleyen bir tek medyadan çıt çıkmıyor. Vicdan sahibi bir tek kimseden çıt çıkmıyor. Türkiye'de, dünyada silahlı bir güç olacaksa sadece devletin olur. Onun dışında silahlı bir gücün olması kabul edilemez. Eğer bir silahlı güç varsa onla devletin mücadele etmesi meşrudur, doğrudur. Ancak orada masum insanların sokak ortasında katledilip, 7-8 gün sokakta bırakılması kabul edilemez. Terörle mücadele etmek lazım. Askere, polise kurşun sıkanlarla mücadele etmek kesinlikle lazım. Tedbir almak kesinlikle lazım. Ama bir kadının cenazesinin 7-8 gün sokakta beklemesinin hiçbir vicdanda yeri yok. Bunu herkesin söylemesi gerekiyor. Geçtiğimiz günlerde bir kadın 10 yaşındaki ölen çocuğunu koynunda, derin dondurucuda sakladı. Hani her şeyde dünyanın herhangi bir ülkesinde bir haksızlık olduğu zaman kalkıp Soykan Parkı'nın önünde açıklama yapan Malatya'nın meşhur derneklerine söylüyorum, acaba öldürülen 7-8 gün sokakta kalan kadın hakkında ne düşünüyorlar? Yine o derneklere söylemek istiyorum, İsrail konusunda ne düşünüyorlar acaba? İsrail devleti, terör devleti mi? Filistin'e zulmeden devlet mi." ifadelerini kullandı.
"ODTÜ KONUSUNDA BİLGİ KİRLİLİĞİ VAR"
ODTÜ yerleşkesindeki mescit tartışmalarıyla ilgili açıklamada bulunan CHP Malatya Milletvekili, şunları kaydetti: "Biz herkesin ibadetini özgürce yapmasını savunuyoruz. Buna müdahale edilmesini de asla kabul etmiyoruz ama burada bir ibadete müdahale yok. Tamamen bilgi kirliliği, tamamen aktrollerin yapmış olduğu bir kirlilik. Ayakta kalabilen, konuşabilen, bilim üretebilen, dünyanın en saygın üniversiteleri arasına girebilen tek üniversite ODTÜ'dür. ODTÜ, AKP'nin de, başkalarının da, diktatörlerinde zulmüne teslim olmaz. Bizde bu konuda bilim üreten ODTÜ'nün yanında olduğumuzu söylemek istiyorum."
Ağbaba, ODTÜ'de kimsenin ibadetine ve nasıl giyinileceğine karışılmadığını iddia ederek, sözlerini şöyle tamamladı: "Kimsenin ibadetine, nasıl giyineceğine, hele hele ODTÜ gibi bir üniversitede karışılmadığını herkes biliyor. ODTÜ'de herkesin özgürce örgütlenebildiğini herkes biliyor. Bu yapılan saldırı ODTÜ'nün bilimine yapılan saldırıdır. Geçtiğimiz dönemde de gördük. Bu kabul edilemez bir şey. Herkes inancını, ibadetini özgürce yapmalıdır, yapabilmelidir. Hele hele ODTÜ'de yapmalıdır. Özgürce insanların okuyabildiği, fikir üretebildiği, özgürce örgütlenebildiği bir üniversite olmasını diliyoruz. ODTÜ'de de hepinizin bildiği gibi hem 2 camisi, 15'in üzerinde mescidi var. Bu konuda yapılan tamamen bilgi kirliliği ve ODTÜ'yü karalamaktır."
CİHAN