Memur Yusmary Perez, “Ben üniversite mezunu bir devlet memuruyum ve ayda 2 dolardan az kazanıyorum. Maaşımla bir karton yumurta bile alınamadığı için ben de çevremdeki hemen herkes gibi ek işler yapıyorum. İş çıkışı ve hafta sonları sokakta çikolata satıyorum ayrıca evde yaptığım buzlu dondurmaları konu komşuya satarak ek gelir yaratıyorum. Ayda bir devletin dağıttığı 7-8 kilo gıda yardımı da aldığım halde kazandığım para oğlumla benim mutfak masraflarıma bile yetmiyor. Alışverişe çıktığımda bakliyat alsam et satın alamıyorum, sebze alsam kahvaltılık eksik kalıyor. İş arkadaşlarımın ve komşularımın çoğu günde 3 öğün beslenemiyor" şekliinde konuşuyor.
Halkın yüzde 76’sının ayda 750 liradan daha az gelire sahip olduğu Venezuela, Birleşmiş Milletler tarafından gıdaya erişimin en zor olduğu ülkeler arasında değerlendiriliyor.
Gıda güvenliği uzmanı Susana Rafallı, “Venezuela’da son yıllarda tarımsal üretimde ve gıda ithalatında yaşanan düşüşler gıda arzında yüzde 25’e yakın yetersizliğe neden oluyor. Şimdilik marketlerde boş raf görüntülerine rastlamıyoruz çünkü alım gücü düştükçe gıda tüketimi de azalıyor; keza bugün asgari ücret mutfak masraflarının yüzde 2’sini bile karşılamaya yetmiyor. Ayrıca devam eden hiperenflasyon, kur artışı ve akaryakıt kıtlığı gibi sorunların üzerine pandemi koşulları da eklenince birçok kişi ihtiyacın çok az altında gıda tüketebiliyor,” şeklinde konuşuyor.
Esnaflar hiperenflasyona ve kurdaki artışa bağlı olarak fiyatlar arttıkça, müşterilerin satın aldığı gıda miktarının azaldığını söylüyor.
Manav Alexander Gimenez, “Üreticilerden sebze ve meyveyi dolar üzerinden satın aldığımız için kur arttıkça fiyatları da doğrudan artırmak zorunda kalıyoruz; fiyatlar arttıkça hem bizim kar oranımız azalıyor hem de müşterilerimizin satın aldığı sebze meyve miktarı. Örneğin önceleri haftada iki kilo patates alan müşterilerimiz bugün sadece yarım kilo ya da bir kilo patates satın alıyor. Meyve satışlarımız da düştü çünkü insanların önceliği yemek yiyebilmek. Alım gücü tamamen eridi ve insanlar en basit gereksinimlerini bile karşılayamıyor,” diyor.
BBC tarafından 2020’nin en etkili 100 kadını arasında gösterilen Susana Raffalli, gıdaya erişim sorununun eğitimden güvenliğe kadar toplumsal yaşamı olumsuz etkileyen çok boyutlu bir mesele olduğuna dikkat çekiyor.
Rafallı, “Açlığın sonuçları sadece biyolojik ve psikolojik değil aynı zamanda sosyal. Keza bugün yaşadığımız ucuz işçi çalıştırma, istihdam eksikliği, çalışmak için okullarını bırakan öğrenci sayısındaki artış, fuhuş ve göç gibi birçok sorun gıdaya erişimin zorlaşmasıyla ilgili. Venezuela’da yaşanan zor koşullara bir de uluslararası yaptırımlar, pandemi ve doğal afetler gibi sorunlar da eklendi. Venezuela’da her geçen gün beslenmek için yardıma ihtiyacı olan hane sayısı artıyor” diyor.
Pandemide ekonomik krizin derinleşmesiyle gelirleri düşen ya da işlerini kaybeden onbinlerce kişi beslenebilmek için yardım organizasyonlarının desteğine ihtiyaç duyuyor.
İşsiz Ladyamr Rodriguez, “Biz işportacılıktan geçiniyorduk ancak pandemide kiramızı ödeyemez ve günde 3 öğün yiyemez hale gelince başka bir şehre göç ettik. Eşim asgari ücretle bir iş buldu ancak bu parayla bırakın bir ay geçinmeyi bir günlük yiyecek ihtiyacını bile karşılamak imkânsız. Burada da karnımızı doyuramayınca 4 çocuğumdan ikisini büyükannelerinin yanına göndermek zorunda kaldık. Şu an evde 4 kişiyiz ve çocuklarımız yemek yiyebilsin diye eşim ve ben öğün atlıyoruz. Yardım kuruluşları çocuklarıma günde iki öğün yemek veriyor. Bizim gibi birçok kişi yardımlarla hayatta kalmaya çalışıyor” şeklinde konuşuyor.
2020’de yaklaşık yüzde 30 küçülmeyle Latin Amerika’da pandemiden en fazla etkilenen ülke olan Venezuela’da gıdaya erişim sorunu önümüzdeki günlerde de sokakta en fazla konuşulan konuların başında olacak gibi görünüyor.