Sözcü Yazarı Ekonomist Murat Muratoğlu Venezuella'yı anlattığı yazısında ilginç tespitler yapıyor. Başkanlık sistemi ile ülkesini yöneten Maduro, muhalefet liderlerini Venezuela’nın gelişmesini istemeyen dış mihraklardan destek almakla suçladığını hatırlatan Muratoğlu ' Tarım bitti. Sanayi bitti. Çiftçi ürün yetiştirmiyor. Sanayici mal üretmiyor. İğneden ipliğe her şey dışarıdan ithal ediliyor. Halk sefalet içinde… Ülke, yüzde 20.000 enflasyonuyla felaketin eşiğinde…Maduro, maaşlara yüzde 150 zam yapıp; “Dünyada maaşlara en fazla zam yapan ülkeyiz” diyor. Gazetelere “müjde” diye manşet oluyor. Ülkede ekonomik verilerin açıklanması yasaklandı. Asgari ücretle bir hamburger yiyebilmek için 1,5 ay çalışmak gerekiyor. Venezuela bana bir ülkeyi hatırlatıyor. Dilimin ucunda ama adı bir türlü aklıma gelmiyor! dedi.
İşte Muratoğlu'nun yazısının tamamı
Mucize sistem, dirilişin formülü “başkanlık sistemini” uygulayan ülkelerden Venezuela, Türkiye'ye 9 ton
altın yollamış. İsviçre'ye güvenememiş Türkiye'yi seçmiş.
Uluslararası tahkimden çıkmış ağır tazminat cezaları var. Altınların işlem görebilmesi için
sertifikalandırılması gerekiyor. Bu işi de en ucuza Türkiye yapıyor. Zira altınları başka ülkeye gönderseler
geri dönmüyor. Borçlarından dolayı el konuluyor.
* * *
En son altın işine girdiğimizde, Reza itirafçı olmuştu. Halkbank hâlâ diken üstünde. Bir çalışanı Amerika'da
hapiste… Yine de bayılıyoruz bu altın işine…
Yolladıkları miktar da hepi topu 350 milyon dolar… Sertifikalanıp, Venezuela'ya geri dönüyor altınlar. Hele
bizim altınların İngiltere'de olduğunu düşününce gazetelerin yazdığı gibi ortada mehterlik bir durum
arasalar da bulamazlar!
* * *
Venezuela'ya gelince… Bundan 20 yıl kadar önce dünyanın en büyük petrol rezervleriyle Latin Amerika'nın
en zengin ülkelerinden biriydi…
Başkan Chavez, hapisten çıkıp 1998'de yönetimi devraldığında dünya liderliğine oynayacaklarının
mesajını veriyordu. “Dünya bizi kıskanıyor” diyordu.
* * *
Adamlar yol yaptı! Paralar, yol, hastane, inşaat gibi seçmenleri etkileyecek büyük harcamalara gitti.
Benzini neredeyse bedavaya sattı. Venezuela hükümeti, bir milyon yoksula ev dağıttı. Bizim TOKİ'yi
kıskandırdı.
* * *
Başkan, fırsatını bulunca kanunlar çıkardı. Otoriterleşme yolunda hızla adımlar atmaya başladı. Her
ortamda Amerika'yı suçladı. Ülke içinde safları sıkılaştırdı. Gün geldi, atı alan Üsküdar'ı geçti. Yandaşlarını
da unutmadı. Büyük paralar dağıttı. Bulduğu her kuruşu harcadı. Çin'den gelecekte üreteceği petroller için
50 milyar dolar aldı. Ülkenin geleceğini sattı!
* * *
Chavez ruhunu teslim edince Maduro başa geçti. Zamanında otobüs şoförlüğü yapan Maduro'nun
üniversite diploması bile yoktu. Belki o da kayboldu!
Maduro, Aralık 2015'deki seçimlerde parlamentodaki çoğunluğu kaybetti. Buna rağmen getirilen başkanlık
sistemi ile ülkeyi yönetmeye devam etti. Buna Venezuela usulü başkanlık sistemi dedi.
* * *
Maduro, muhalefet liderlerini Venezuela'nın gelişmesini istemeyen dış mihraklardan destek almakla
suçladı. Basının tamamını yandaş yaptı.
Tarım bitti. Sanayi bitti. Çiftçi ürün yetiştirmiyor. Sanayici mal üretmiyor. İğneden ipliğe her şey dışarıdan
ithal ediliyor. Halk sefalet içinde… Ülke, yüzde 20.000 enflasyonuyla felaketin eşiğinde…
* * *
Maduro, maaşlara yüzde 150 zam yapıp; “Dünyada maaşlara en fazla zam yapan ülkeyiz” diyor.
Gazetelere “müjde” diye manşet oluyor.
Ülkede ekonomik verilerin açıklanması yasaklandı. Asgari ücretle bir hamburger yiyebilmek için 1,5 ay
çalışmak gerekiyor. Venezuela bana bir ülkeyi hatırlatıyor. Dilimin ucunda ama adı bir türlü aklıma
gelmiyor!