''KUZEY IRAK'A OPERASYON YAPILMALI''
Kürt gruplarından birinin sözde liderinin
Türkiye ve TSK hakkında söylediklerinin herkes tarafından bilindiğini ifade eden
Org.neral
Büyükanıt, ''Bazı yetkililer buna
cevap da verdi.
Asker olarak olaya baktığımız zaman, o söylediklerini kabul etmemiz mümkün değildir'' diye konuştu.
Orgeneral Büyükanıt, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Şu soruyu bana sorabilirsiniz: 'Peki
Kuzey Irak'a bir
operasyon yapılmalı mı?' Yapılmalı. Olayın iki boyutu var. Birincisi sadece asker olarak baktığım zaman,
evet yapılmalı. Fayda sağlar mı? Evet, sağlar. Olayın ikinci boyutu, siyasi olaydır. Bir hudut ötesi operasyon yapılması için bir siyasi kararın ortaya çıkması lazım. TSK,
yasal zeminde görev verildiğinde bu operasyonları yapma gücüne fazlasıyla sahiptir.
Bu tür söylemler güvenlik unsuru olan bizleri üzdüğü gibi Türk insanını da rencide etmektedir. Tabii bu sözlerin arkasında onları bu duruma getiren, tabirimi mazur görün, şımartan, kimler olduğunu sizler benden daha iyi biliyorsunuz. Onlar bu noktaya getirmiştir.
TSK mensupları, bütün
komutanları, hepsi
terörle mücadelede artan bir azimle mücadeleye devam ediyor, edeceğiz. Türkiye'nin başındaki bu belayı def etmek zorundayız. Çocuklarımıza bırakacağımız Türkiye'de bu terör belası olmamalıdır.''
Arşivde 'darbe belgesi' bulamadık, belge varsa yargı gereğini yapar'
Büyükanıt, "Emekli Amiral Özden Örnek'e ait olduğu iddia edilen darbe günlüğü hakkında tüm arşivi tarattım, en ufak bir belge bile yok. Belge bulunursa yasalar gereğini yapar" dedi.
Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt 'TSK'yı doğrudan ilgilendiren konular' hakkında açıklamalarda bulundu.
Org. Büyükanıt, Genelkurmay karargahında yapılan
Basın bilgilendirme toplantısında "Toplantının bu gün yapılmasının özel bir anlamı yok. Yoğun
trafik içerisinde uygun olan bu günde yapmayı uygun bulduk." diyerek sözlerine başladı
Konuşmasını 5 ana başlık halinde yapacağını belirten Org. Büyükanıt, bu maddeleri şu şekilde sıraladı:
1- Terör
2-
Kuzey Irak ve gelişmeler
3- TSK'yı yıpratmaya yönelik
4- Azınlık yaratma çabaları
5- Darbe günlüğü ve Akreditasyon
TOPLANTI TARİHİNİN ÖZEL BİR ANLAMI YOK
Göreve başlamasının üstünden yaklaşık 8 ay geçtiğini ve bu süre içinde bir basın bilgilendirme toplantısı düzenlemediğini hatırlatan Orgeneral Büyükanıt, bu sürede kamuoyu ve Türk Silahlı
Kuvvetlerini (TSK)ilgilendiren birçok olay meydana geldiğini söyledi.
Bu süre içinde maalesef arzu edilmeyen şeyler olduğunu, ancak soğukkanlı olmayı yeğlediklerini kaydeden Orgeneral Büyükanıt, gelinen noktada bazı konuların kamuoyuyla paylaşılması gerektiğine inandıklarını ve bu nedenle bu
basın toplantısını düzenlediğini belirti.
''Bu toplantının neden 12
Nisan 2007'de düzenlendiğini sorabilirsiniz. Bu tarihin özel bir anlamı yoktur'' diyen Orgeneral Büyükanıt, Nisan ayı başında yapmayı düşündüklerini, ancak yoğun faaliyetleri, programları nedeniyle bunun gerçekleşemediğini söyledi.
Ardından Milli
Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısının hazırlıklarının gündeme geldiğini ve bu toplantının da sona ermesini beklediklerini ifade eden Orgeneral Büyükanıt, toplantıda yapacağı açıklamaların 5 başlık altında toplanabileceğini kaydederek, şunları söyledi:
''En başta terör olayı. Kuzey Irak'taki durum ve son gelişmeler, TSK'yı yıpratmaya yönelik faaliyetler, Türkiye'de
azınlık yaratma çabaları, bunu özellikle vurgulamak istiyorum. Bir dergide yayınlanan eski bir kuvvet komutanımıza ait günlük ve basındaki
akreditasyon uygulamalarıyla ilgili bazı düşüncelerimizi sizlerle paylaşacağım.''
Orgeneral Büyükanıt, bir konuyu özelikle vurgulamak istediğini belirterek, ''Yapacağım açıklamalar Türkiye
Cumhuriyeti'nin bugünü ve geleceğine ilişkin güvenlik sorunlarıyla ilgilidir. Bizim asli faaliyet alanımız'' dedi.
''Terör dediğimiz zaman bu kelimeden hepimiz aynı anlamı çıkarabiliyor muyuz? Yoksa farklı algılamalar var mı?'' diyen Orgeneral Büyükanıt, bu konu üzerinde durmak istediğini söyledi. Orgeneral Büyükanıt, şunları kaydetti:
''Önce,
PKK terörü nedir, bunu cevaplandırılmamız lazım. Bu bağlamda soracağımız diğer bir soru da 'etnik yapı nedir' sorusu. Etnik yapı bilindiği gibi insanın iradesi içinde olmayan,
doğal ve sosyolojik bir olgudur. Siyasi bir yönü yoktur. Bir
ülkede yaşayan değişik etnik yapılarda insanlar olabilir. İkinci olarak şunu sorabiliriz, etnik bir yapı, etnik bir milliyetçiliğe nasıl dönüşür? Bunun cevabı basit. Etnik bir yapının üzerine siyasi amaçlı bir söylem yüklerseniz bu etnik bir milliyetçilik oluşturur. Esasen, bu etnik milliyetçilik, teröre giden yolun da başlangıcıdır. Üçüncü soru, etnik milliyetçilik, nasıl bölücü bir
terör örgütüne dönüşür? Bu sorunun cevabı çok açıktır. Siyasal amaçlı etnik milliyetçiliğin üzerine belirli bir amacı, şiddete dayalı,
silaha dayalı gücü olarak gerçekleştirmek isterseniz etnik milliyetçiliğe dayalı bölücü bir hareket ortaya çıkar. Başka bir ifadeyle ırkçı bir terör örgütü ortaya çıkar. Bugün, Türkiye'nin karşı karşıya olduğu sorun bu dur. Etnik milliyetçiliğe dayalı, şiddete dayalı bir terör olayıdır, ırkçı bir harekettir.''
IRKÇI, ÇAĞ DIŞI, ŞİDDETE DAYALI TERÖR
Irkçı, çağ dışı, şiddete yönelik bir terörle karşı karşıya bulunduğunu kaydeden Orgeneral Büyükanıt, ''Ülkemizde halen gerçek anlamda bir ırkçı terör örgütü varken PKK... Türk toplumunun ulusal değerlerine sahip çıkacak şekilde gösterilen en ufak bir tepkisine bile 'Türkiye'de milliyetçilik yükseliyor' şeklinde yorumlar yapılmasının ulusal güvenliğimize çok zarar vermiştir'' diye konuştu. Orgeneral Büyükanıt, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Türkiye'de 'milliyetçilik yükseliyor' endişeleri
Atatürk'ü tanımamanın, anlamamanın bir itirafıdır.
Bizim milliyetçiliğimiz Atatürk milliyetçiliğidir. Bu da hiçbir zaman etnik temele dayalı bir milliyetçilik anlayışı olmamıştır. Bizim milliyetçiliğimiz kendi insanımızı, vatanımızı, bayrağımızı, devletimizi sevmek demektir. Yani bizim milliyetçiliğimiz, vatanseverliktir. Bunda endişe duyulacak hiçbir şey yoktur. Tam aksine bu milliyetçilik, gurur duyulacak, ifade edildikçe mutlu olunacak bir milliyetçiliktir.
Atatürk,
Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran halka 'Türk' denir demiştir. Hiçbir etnik ayrım yapmamıştır. Zaten
Anayasamız da bu anlayıştadır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, hiçbir zaman soydaşlık esasına dayalı bir Anayasa değildir, yurttaşlık esasına dayalı bir Anayasa'dır. Bu coğrafyada yaşayan bütün insanların hepsini birden kapsar, etnik ayrımcılık yoktur.
Türkiye'de bizim anladığımız milliyetçilik anlayışıyla
Avrupa olaya farklı bakar. Bugün İngiltere'de milliyetçilik dediğiniz zaman, nasyonal
ırkçılık algılanır,
yabancı düşmanlığı olarak algılanabilir. Bugün bir çok ülkede siyahi
futbolcular sahaya bile çıkamıyor yuhalanıyorlar. Türkiye'de hiçbir zaman böyle bir olmamıştır. Bundan sonra da olmaz. Irkçılığa dayalı bir yaklaşım, Türk milletinin yapısına da terstir.''
TERÖRLE İLGİLİ GENEL DEĞERLENDİRME
Orgeneral Büyükanıt, ''Bu genel yaklaşımdan sonra terörün bugün geldiği noktadaki genel değerlendirmeleri özetle ifade etmek istediğini'' söyledi.
Orgeneral Büyükanıt, ''Unutulmamalıdır ki, terör çok boyut bir sorundur. Terör, sadece silahlı mücadele sorun değildir. Terörün, sadece askeri ve güvenlik boyutu yoktur. Ekonomik, sosyal, siyasal ve toplumsal boyutları vardır. Bu boyutların tümünde gerekenler yapılmazsa
terörle mücadele başarılı olma şansı düşük olacaktır'' diye konuştu. Orgeneral Büyükanıt, şunları kaydetti:
''Bu nedenle terörün tüm boyutlarıyla aynı zamanda mücadele edilmesi kaçınılmaz bir sorumluluktur. TSK, bugün tüm gücüyle terörle mücadeleye devam ediyor. Bu konuda kararlılığı kesindir. Üzülerek ifade ediyorum, bu mücadelenin tabiatında olan acılarını da çekiyoruz. Bin
teröristi etkisiz kılsak ve karşılığında bir şehit versek biz üzülürüz ve ızdırap çekeriz. Son günlerde Son günlerde 10 şehit verdik, karşısında 29 teröristi etkisiz hale getirdik. Bu bizim için bir teselli değildir. Ancak mücadelemiz devam edecektir ve maalesef bu acıyı çekmek terörle mücadelenin tabiatında bu vardır.''
SEÇİLECEK CUMHURBAŞKANI AYNI ZAMANDA TSK'NIN BAŞKOMUTANIDIR
Konuşması bittiğinde ilk olarak hangi sorunun sorulacağını bildiğini kaydeden Orgeneral Büyükanıt, o konudaki görüşlerini açıklamak istediğini söyledi. Orgeneral Büyükanıt, şöyle devam etti:
''Şimdiye kadar bu konuda hiçbir şekilde, hiçbir zeminde, hiç kimseyle konuşmadım. Bir hususu belirtmek istiyorum:
Türk Silahlı Kuvvetleri'ni yalnız basın mensupları değil Türk milleti de yakından tanıyor. Bizim temel düşünce yapımızı, inandığımız temel değerleri, cumhuriyet ilkelerine,
laiklik ilkesine bağlılığımızı bilmeyen kimse yoktur herhalde. Olamaz... Bu konulardaki hassasiyetimizi Türk milleti biliyor. Onun için bunları tek tek saymaya gerek yok. Bu değerler manzumesine sahibiz.
Bir diğer önemli husus, seçilecek
cumhurbaşkanı aynı zamanda TSK'nın başkomutanıdır. Bu yönüyle TSK'yı yakından ilgilendirmektedir. Biz hem cumhurbaşkanımızın hem de aynı zamanda başkomutanımızın Silahlı Kuvvetler ve Türk milletinin sahip olduğu cumhuriyetin temel değerlerine, anayasamızda ifadesini bulan laik, demokratik ve sosyal hukuk devleti idealine, devletin üniter yapısına bağlı ama sözde değil özde, bunu davranışlarına yansıtacak şekilde bir cumhurbaşkanının oraya seçileceğine olan inancımı belirtmek istiyorum.
Tabii ki yasal mevzuatı, anayasayı, hukuku, cumhurbaşkanı nasıl seçiliyor, bunların hepsini biliyoruz. Hem vatandaş hem TSK'nın bir personeli olarak cumhuriyetin temel değerlerine sözde değil özde sahip olan bir kişinin cumhurbaşkanı seçilecek olmasını umut ediyoruz. Bunu biz bilemeyiz. Karar Meclis'in kararıdır.
Cumhurbaşkanlığı konusunda zaten bundan başka da bir şey söyleme durumunda değilim. Hukuken de hakka sahip değilim.''
KAYIPLARIMIZ OLMUŞTUR. ANCAK BEDELİ TERÖR ÖRGÜTÜ YÖNÜNDEN DE BİR O KADAR AĞIR OLMUŞTUR
Orgeneral Büyükanıt, Genelkurmay Karargahı'nda düzenlediği basın bilgilendirme toplantısında, terör örgütünün
Mayıs ayından itibaren faaliyetlerini yoğunlaştıracağına dair istihbarat bilgileri edindiklerini bildirdi. Orgeneral Büyükanıt, bu nedenle havaların normale dönmesiyle birlikte kara, hava kuvvetleri komutanlıkları ile
jandarma genel komutanlığının
bölgedeki faaliyetlerine ağırlık verdiğini söyledi.
Birçok bölgede şu anda büyük çaplı operasyonlarını yapılmakta olduğunu ifade eden Orgeneral Büyükanıt, şöyle konuştu:
''Çok hassas bölgelerin hepsinde operasyonlar yapılıyor. Belki şu anda dahi o büyük operasyon yapılan bölgelerin birinde çatışma devam ediyor olabilir. Amacımız baharla birlikte daha fazla bölgelere kök salmasını önleyip, onların tertip ve düzenlerini bozmak, etkisiz hale getirmektir. Bu nedenle çok sayıda temas sağlanmaya başlanmıştır. Terörle mücadelede en zor şey teması sağlamaktır. Çünkü terörist ufak gruplar halinde kendini saklama imkanına sahip. Yapacağı eylemin yerini, zamanını, şeklini kendi inisiyitafiyle seçer.
Nokta istihbaratı almadığımız zaman daha büyük kuvvetlerle
araziye çıkıp kendimizi saklama imkanımız da yoktur. Onları arayıp bulmaya çalışırız. İşte bu şeylerde arzu edilmeyen sonuçlar da bazen oluyor.''
TERÖRÜN BOYUTU
Terörün nereden nereye geldiğini görmek için biraz geriye bakmak gerektiğini söyleyen Orgeneral Büyükanıt, 1991 yılındaki
Körfez harekatından sonra Kuzey Irak'taki 36. paralelin kuzeyinde bırakılan bölgede, bitme noktasına gelen terör örgütü PKK'nın orada güç kazanmaya başladığını, 1992'den itibaren terörün boyutunun zirveye çıktığını söyledi.
Orgeneral Büyükanıt, 1-2 rakam vermek istediğini söyleyerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''1992 yılında zayiatımız 496 şehit, 955 yaralı toplam bin 451, 93 yılına baktığımız zaman 538 şehit, 996 yaralı toplam bin 534, 1994 yılına baktığımız zaman 867 şehit, 206 yaralı toplam 2 bin 927 bu yaralılardan bir kısmı
tedavi edilmek suretiyle tekrar hayata döndü. 1995 yılında 615 şehit, bin 342 yaralı, bin 957 zayiat var. Bu rakamlar gerçekten çok ürperticiydi. Son iki yıla baktığımız zaman 2005 yılında 92 şehit, 2006 yılında 87 şehit, 2007 yılı yaklaşık 4 aylık süre içinde
13 şehit verdik. Bu 13 şehidin 10 tanesi Nisan ayının ilk haftası içinde oldu. Tabii ki rakamın düşük olması, içimizdeki acıyı azaltmaz. Hain bölücü terör örgütüne karşı yaptığımız mücadelede bunlarla maalesef karşı karşıya kalma durumu vardır. Yoksa hiçbir şey yapmamamız lazım.''
TERÖRLE MÜCADELEDE BAŞARININ PARAMETRELERİ
Terörle mücadelenin ve başarının bazı parametreleri bulunduğunu belirten Orgeneral Büyükanıt, şunları kaydetti:
''Ben bu parametreleri 6 grupta topluyorum. Birincisi, başarılı olmak için siyasi ve askeri kararlılık. Kararlılık çok önemlidir. İkincisi, milis güçlerini veya işbirlikçilerin etkisiz hale getirilmesi. Bu da çok önemli bir noktadır. Teröristi dağda tutan bu işbirlikçilerdir. İhtiyacını karşılar,
yardım götürür,
haberleşme yapar,
patlayıcı döşenecekse patlayıcı döşenecek yerleri hazırlar önceden terörist gelsin rahat bulsun diye. Milis güçlerinin, barındıkları yerler, şehirler, kasabalar, halkın içindeler. Yani silahlı kuvvetlerin etki planı dışındadır. Bunların mutlaka etkisiz hale gelmesi lazım. Üçüncüsü,
psikolojik harekat. Dördüncüsü, dış desteğin kesilmesi. Dış
destek derken yalnız maddi destek olarak ifade etmiyoruz. Hem siyasi hem maddi boyutunu etkisiz hale getirmek lazım. Bugün, PKK 3 alanda faaliyet göstermektedir. Birinci alan Kuzey Irak. Burası PKK için yaşama, eğitim ve
lojistik destek alanıdır. İkinci alan, Türkiye, bu alan PKK için mücadele alanıdır. Üçüncü alan, Avrupa, burası da PKK'nın siyasi alanıdır.
Dış desteğin kesilmesi derken bunların hepsini kapsayacak şekilde ifade etmenin doğru olduğu kanaatini taşıyorum. Beşincisi, terörist örgütün ümidinin kırılmasıdır. Başarılı olmanın en önemli parametrelerinden bir tanesi terör örgütünün başarılı olması ümidinin ortadan kaldırılmasıdır. Maalesef son yıllarda ülke içinde ve dışında ortaya çıkan bazı oluşumlar
ümitlenmesine yol açmıştır. Bir yerde terör örgütü, 'tamam bu iş herhalde oluyor' noktasına getirilmiştir. Bu ümidin mutlaka kırılması lazım. Bu ümit kuvvetlendikçe örgütün pervasızlığı artar. Bu örgütü destekleyen organizasyonların, partilerin hatta partinin pervasız tutum ve davranışlarını hepimiz görüyor ve yaşıyoruz. Bu terörle mücadele için olabilecek en kötü atmosferdir.''
YASAL YETKİLER
Terör konusundaki altıncı hususunda güvenlik güçlerinin yasal yetkileri olduğunu ifade eden
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Büyükanıt, şunları söyledi:
''Altıncı husus da güvenlik güçlerinin, yasal yetkileri... Tabii yasaların zamana bağlı olarak yenilenmesi değiştirilmesi çok doğaldır. Yasalar yaşayan olgulardır. Bir yasa yapıldıysa o yasayla yaşamak mümkün olmayabilir. Fakat, bazı olgular var terörle mücadelemizi olumsuz olarak etkilemektedir. Bir örnek vereyim, bir yerde operasyon yapılıyor. Çok sert bir arazi. Bir terörist örgütten kaçıyor ve teslim oluyor. Orada operasyon yürüten komutan arkadaşımıza diyor ki 'ben yuvalandıkları yeri biliyorum' diyor. Alıyorlar bu teröristi gidiyorlar. Üstlendikleri bölgeleri görüyorlar. Oraya doğru operasyon yapılacak. O sırada teröristlerin atışı başlıyor. İlk açılan ateşte yeri gösteren terörist hayatını kaybediyor. Şu andaki yasalara baktığımızda böyle bir olay vuku bulursa o operasyonu yapan komutan mahkemeye gider. Çünkü yer gösterme diye bir şey yok. Neden yok? Yakaladığınız teröristi savcıya teslim edeceksiniz. Ama dağın başındasınız. Dağdan aşağıya indireceksiniz hemen savcıya göstereceksiniz. Yer göstermesini istiyorsanız savcıdan izin isteyeceksiniz. Bunu şunun için söylüyorum; Böyle bir şekilde terörle mücadele etmek, kabul edersiniz ki çok zor. Biz mevcut yasaları da ihlal etmeden yasal çerçevede kalarak bu mücadelemizi sürdürmek istiyoruz.''
KUZEY IRAK'A OPERASYON FAYDA SAĞLAR
Konuşmasının ''Kuzey Irak ve Güvenlik'' bölümüne ''Bu bölüm bir kısmıyla belki de bir öz
eleştiri olarak da kabul edilebilir'' diyerek başlayan Orgeneral Büyükanıt, terör sorununun üç dönemeç noktası olduğunu belirtti.
Birinci dönüm noktasının birinci Körfez
Savaşı olduğunu ifade eden Orgeneral Büyükanıt, ''Bu savaşta Türkiye Cumhuriyeti
koalisyon güçlerine destek vermiştir. Ancak sonucunda Türkiye zarar görmüştür'' dedi.
Savaş sonunda Saddam'ın Kuzey bölgeye saldırısı sonucunda 100 binlerce insanın Türkiye'nin hudutlarına yığıldığını belirten Orgeneral Büyükanıt, ''Bunlara en büyük desteği Türkiye verdiği halde Türkiye suçlanmıştır ve o yığılan insanlar 'burada bir
Kürt sorunu var' diye dünya kamuoyuna mal olmuştur'' dedi.
İkinci aşamanın; 36. paralelin kuzeyinin Saddam'a yasaklanmasıyla, bunun, kuzeydeki insanları korumakla birlikte aynı bölgede PKK'ya korunma bölgesi oluşturduğunu ve bugünkü durumu da yarattığını vurgulayan Orgeneral Büyükanıt, ''Hala da bu durum artarak devam etmektedir. Biraz önce zayiatları açıklarken işte dönüm noktası burasıdır. O karakolların basılması, kitle halinde zayiat verdiği dönemler hep bu döneme rastlar'' dedi.
Orgeneral Büyükanıt, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Maalesef üçüncü aşama yine bir Körfez Savaşı sonrası olmuştur. İkinci Körfez Savaşı'ndan sonra Türkiye yine iki nedenle zararlı çıkmıştır. Bir; coğrafyasına hapsolmuştur. İki; PKK çok büyük bir serbestlik kazanmıştır ve çok miktarda silah ve malzeme, dağılan Irak ordusundan ele geçirilmiştir. Daha önceleri PKK ile mücadele içinde olan Kuzey Irak'taki Kürt gruplarından bir tanesi ki bir zamanlar KYB, PKK ile birlikte o Kürt grubuna saldırıyordu,şimdi doğal bir müttefik haline gelmiştir ve Kuzey Irak'ta çok büyük bir hareket serbestisine sahiptir. Eskiden katırlarla gittikleri yere şimdi taksilerle gidiyorlar. Buna ait görüntüler elimizde. Bu da ikinci Körfez harekatının Türkiye açısından olumsuz bir sonucu olmuştur.
Yine Kuzey Irak'a baktığımız zaman şöyle bir durum ortaya çıkıyor; hazırlanmış olan bir
taslak anayasa var. Bu iyi incelendiğinde şu görülmektedir:
Kağıt üzerinde federal bir yapı oluşturuluyor.
Güney Şii bölgesi,
Sünni bölgesi ve Kürt bölgesi diye üç bölge. Ama anayasanın içindeki hükümleri iyi incelediğinizde, bunun değil federasyon, konfederasyon bile olmadığı, gevşek bir konfederasyon yani kopmaya hazır bir konfederasyon şeklinde olduğu görülmektedir. Zaten tarihe de baktığımızda konfederasyonların uzun süreli yaşamadıklarını görüyoruz. Ya kopmuşlardır ayrı devletçikler kurmuşlardır ya da üniter bir yapıya kavuşmuşlardır. Bunların örnekleri var.
Başka bu anayasadan kaynaklanan, uygulamalarından kaynaklanan ne durum var? PKK'nın varlığı orada kök salmıştır. Çünkü Kuzey Irak'ta, Irak güvenlik kuvvetlerinden bir tane silahlı insan dahi bulunmamaktadır. Bugün
Süleymaniye hava meydanına indiğiniz zaman, ziyarete gidiyorlar, onu sadece Kürt bayrakları karşılar. Irak bayrağı yoktur. Karşılama töreninde de Kürt milli marşı çalar. Irak'ın marşı yoktur. Şu anda Kuzey Irak'ta durum budur. Federal bir yapıda bazı şeyler merkezi olur. Kuzey Irak'ta merkez bankası kuruldu. Bunun anlamı her yönüyle diğerlerinden ayrı müstakil bir yapı oluştu.
Merkez bankası para basıyor. Kendi parasını kullanıyor. Böyle bir yapı var.''
BÜYÜKANIT ERDOĞAN'I BİLGİLENDİRDİ
Dışişleri Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı
Abdullah Gül, Genelkurmay Başkanı Orgeneral
Yaşar Büyükanıt’ın, bugün düzenleyeceği basın toplantısında, son günlerde Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilgili olarak basında çıkan bazı konulara açıklık getireceğini söyledi.
Temaslarda bulunmak ve bazı açılışlara katılmak üzere
KKTC’ye giden Gül, hareketinden önce
Esenboğa Havalimanında basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Büyükanıt’ın bugün düzenleyeceği basın toplantısının içeriğiyle ilgili kendilerine bilgi verilip verilmediğinin sorulması üzerine Gül, "Genelkurmay Başkanımız zaten kendisi basın toplantısında açıklayacaktır. Son günlerde Silahlı Kuvvetlerle ilgili çeşitli şeyler yazılmaktadır, çizilmektedir. Bunlara açıklık getirecektir" dedi.
"BAŞBAKANIMIZIN BİLGİSİ VARDIR"
Gül, Orgeneral Büyükanıt’ın basın toplantısı düzenleyeceği konusunda hükümetin önceden bilgilendirilip bilgilendirilmediğinin sorulması üzerineyse, "Başbakanımızın bilgisi vardır" diye konuştu.
Irak’a verilen notanın bir kopyasının ABD’ye iletilmesiyle, taraflara bu konuda özel
mesaj verilmek istenip istenmediğinin sorulması üzerine Gül, "ABD, şu anda Irak’ı
kontrol eden büyük bir güçtür ve Irak’ın birliği, bütünlüğü ve istikrara kavuşturulması için müşterek çalışıyoruz. Ayrıca Irak içerisine yerleşen, Irak’ın topraklarını istismar eden terör örgütüne karşı müşterek çalışmamız var" dedi. Gül, bilgilendirmenin de bu çerçevede yapıldığını ifade etti.
ABD'YE ÖRTÜLÜ MESAJ
Org. Büyükanıt, Barzani'nin Türkiye'de büyük tepki çeken konuşmaları için "Söyletene bakmak lazım" dedi Sünni gruplar Kürtleri ABD'nin maşası olarak gördüğünü söyleyen Org. Büyükanıt, Barzani'nin açıklamalarıyla ilgili olarak "Söyleyene değil, söyletene bakmak lazım" diye konuştu.