Sözde soykırım tasarısı için;
BİZE DÜŞMANLIK EDEN İFLAH OLMAZ
Tezkere için;
TEK HEDEFE KİLİTLENMEMİZ LAZIM, TERÖRİZME VE TERÖRİSTE
Referandum için;
CUMHURBAŞKANINI MİLLETİN KENDİSİ SEÇECEK VEKİLLERİ DEĞİL
Baş
bakan Recep
Tayyip Erdoğan,
TBMM'ye gönderilen tezkere ile ilgili olarak "Biz
Türkiye olarak
terör konusunda nefsi müdafaa noktasına geldik. Sağ duyu ve aklı selimi kullanarak gerekeni yapmakta kararlıyız." dedi.
AK Parti Grup Toplantısında konuşan Erdoğan, tezkerenin gerekçesini milletvekillerine de anlattı.
İşte Erdoğan'ın konuşması:
Birileri de altındaki zeminin kaydığını görerek huzursuzluk çıkarmaya çalışıyor. Terör örgütü iki konudan rahatsız birincisi hükümetimizin sosyo-
ekonomik açılımından, ikincisi de güvenlik güçlerimizin etkin mücadelesinden rahatsızlık duyuyor.
Hükümetimizin attığı olumlu adımlar
terör örgütünün faaliyetlerini artırmaktadır. Devlet millet kaynaşmasının yeniden tesis edilmesi bunları rahatsız etmektedir. Her devlet kendisine halkına vatanına ve milletine tüm olarak ayrım yapılmaksızın her bir ferdine yönelen bu
terörist eylemlere gereken cevabı verir. Vermek zorundadır.
Uluslar arası diplomasiden askeri alanlara kadar hükümetimiz ne gerekiyorsa yapmaktadır. Yapacaktır. Olayın diplomatik boyutu önem göstermektedir. Bugüne kadar gösterdiğimiz
sabır büyük devlet olmamızın gereğidir. Ancak görülmektedir. Ki Türkiye iyi niyetinin karşılığını görememektedir. Akan kanı durdurmak ve
bölgede terörist faaliyetleri sona erdirmek için bir
takım tedbirler almak zorunda kaldık. Bunun için uluslar arası hukuktan doğan hakkımızı kullanmak üzere
sınır ötesi operasyona izin veren tezkereye onay vererek meclisimize gönderdik. Terörle mücadele bir milli meseledir. Tüm siyasi partilerin ortak karar belirlemesi gereken bir konudur.
Şunu kesin bir dille herkes söyleyebilmelidir hayatını kaybeden vatandaşlarımız ve güvenlik güçlerimiz bizim şehitlerimizdir. Bunlara kastedenler ise bu ülkeye düşmanlık yapan teröristlerdir.
Masun halkın kanını döken, devlete
silah çeken bu milletin bu devletin düşmanıdır. Terör örgütüne silah bırak diyemeyenler bize sınır ötesi hareket yapmayın diyemezler.
Terörün verdiği zararı sıralamayanlar sınır ötesi harekatın zararlarını sıralayamazlar. Bu
toprakların mayasından nasibini alamayanlardır. Böyle insanlık dışı bir yönteme tevessül edenler kadar bunları onaylayanlar bunları meşrulaştıranlar ve bunlarla
işbirliği yapanlar da aynı derecede sorumludurlar.
Toplumsal vicdandan aynı derecede bunlar nasibini alamamışlardır. Biz her zaman halkımızın yanındayız.
Bu toprakların mayası teröre geçit vermez. Bu ülkenin inançları gelenekleri masum insanları katletmeye müsamaha gösteremez. Bu milletin insanı böyle kanlı eylemleri kınanamazlık edemez.
Herkes bilmelidir ki teröre verilecek en büyük
cevap bir bütün olarak kardeşlik örneği ortaya koymaktır.
Bir
çağrı yapıyorum. İktidar partisinin içinde şu var bu var. Bu tezkere şöyle olmalı böyle olmalı. Yarın tezkere meclise geliyor. Herkes dağarcığında ortaya koyacaktır. Ama
iktidar partisi Dışişleriyle, genelkurmayıyla emniyetiyle, görüşmüş tezkereyi meclise göndermiştir. Katacağınız varsa bunu yarın katarsınız. Biz terörizme ve teröriste kilitlenmek zorundayız.
Tezkere durup dururken ortaya attığımız bir şey değildir. Terör örgütünün kanlı eylemlerinin neticesinde ortaya çıkmıştır. Uluslar arası hukukun gereği olan uluslar arası suçluların iadesi kullanılsaydı bu aşamaya getirmezdir. Ama
terörle mücadele konusunda Türkiye'nin kararlı ve tavizsiz davranacağını herkesin bilmesi gerekir. Tezkerenin meclis'ten geçmesi hemen bir operasyon anlamına gelememesi gerekir. Doğru zaman ve zeminde gereken yapılacaktır. Muhtemel bir sınır ötesi harekatın
hedefi sadece ve sadece terör örgütüdür. Kimse tezkerenin arkasında başka hedef aramamalıdır.
Irak bizim komşumuzdur. Oradaki insanlar bizim akrabalarımızdır. Böyle bir hakekat ne
sivil insanlara yönelik olacaktır ne de Irak'ın toprak bütünlüğüne karşı olacaktır. Biz dün olduğu gibi bu günde Irak'ın toprak bütünlüğüne önem veriyoruz. Ancak herkes terör karşısındaki tutumunu açıkça ortaya koymalıdır. Terörle arasına mesafe koyamazsa ondan etkilenmesi kaçınılmazdır.
Nasıl böyle halkımız terör örgütü ile arasına kalın bir
duvar örüyorsa
Irak yönetimi de
Kuzey Irak bölgesel yönetimi de terör örgütü arasına kalın bir duvar örmesi gerekir.
Kuzey Irak bölgesel yönetimi bizimle geçmişte olduğu gibi bundan böyle de yapmalıdır.
Türkiye artık sadece kendisine silah doğrultanlara değil onları koruyan kollayanlara da tepki gösterme aşamasına gelmiştir. Nefsi müdafaanın olduğu yerde diğer hukuk kuralları geçerliliğini yitirir. Biz Türkiye olarak terör konusunda nefsi müdafaa noktasına geldik. Sağ duyu ve aklı selimi kullanarak gerekeni yapmakta kararlıyız.
'TERÖR ÖRGÜTÜNE, 'TERÖRÜ BIRAK' DİYEMEYENLER, BİZE 'SINIR ÖTESİ HAREKÂT YAPMAYIN' DİYEMEZ'
Erdoğan, ''Şunu kesin bir dille herkes söyleyebilmelidir: Hayatını kaybeden vatandaşlarımız, güvenlik mensuplarımız bizim şehitlerimizdir, şehitlerimizin hayatlarına kastedenler ise bu ülkeye ve millete düşmanlık yapan teröristlerdir. Terör örgütüne 'terörü bırak' diyemeyenler, bize 'sınır ötesi hareket yapmayın' diyemez. Bu milletin vekilleri böyle hukuksuz eylemleri kınamamazlık edemez'' dedi.
Erdoğan, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada,
Ramazan Bayramının son günlerinde 13 Mehmetçiğin şehit olmasına yol açan menfur terör saldırısının milleti derinden yaraladığını söyledi.
Millet olma bilinci ve teröre karşı kararlılıklarını bu olayın güçlendirdiğini vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu:
''Buradan çok açık bir şekilde ifade etmeliyim ki bu milletin birlik ve beraberliğine kasteden her türlü kirli oyun, her türlü menfur girişim yine milletimiz o güçlü iradesine çarparak parçalanacaktır. Bu milletin gencecik evlatlarına, bu ülkenin bütünlüğüne, bu milletin birlik ve beraberliğine kasteden
hain odakları nefretle kınıyor ve lanetliyoruz.
Türkiye, 23 yıldır bölücü terör örgütü ile mücadele içindedir. Geçen süre zarfından teröre çok
kurban verdik, büyük acılar yaşadık. Ülkemizin kaynakları ve enerjisi boşa gitti. Gelinen noktada, geçmişten
ders almayıp Türkiye'nin güven ve istikrar ortamını bozmaya çalışan, hala terörden medet umanlar olduğunu görmek üzüntü vericidir.
Türkiye Cumhuriyeti, dün olduğu gibi bugün de ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü koruma idealiyle kendisine karşı yönelen her türlü tehdidi göğüsleyerek, üniter yapısını, toprak bütünlüğünü ve Cumhuriyetin temel niteliklerini muhafaza etme azmindedir. Bu süreçte güvenlik güçlerimizin terörizm karşısındaki haklı mücadelesini her türlü şart altında yılmadan devam ettirmesi kaçınılmazdır.''
-''TERÖRLE MÜCADELE''-
Erdoğan, milletin desteği, güvenlik güçlerinin cansiparane çalışmaları, tüm kurum ve kuruluşların yoğun işbirliği ile terörle mücadeleyi, gelişen şartlara uygun olarak en etkin şekilde sürdürmekte kararlı olduklarını bildirdi.
Türkiye'nin terörizm ve teröristle uzun zamandır mücadele ettiğini anlatan Erdoğan, bu konuda engin bir tecrübeye ulaşıldığını söyledi. Terörizmle mücadelenin çok boyutlu olduğu, hukuki, siyasi, ekonomik ve sosyal alanlarda bazı tedbirler geliştirilmesi gerektiği kaydeden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bu çerçevede, bataklığı kurutmak için geçen 5 yılda çok önemli mesafeler kaydettik. Terörün istismar edebileceği olumsuzlukları gidermek ve halkımızın layık olduğu
yaşam standartlarını geliştirmek için büyük bir çaba gösterdik. Özellikle bölgesel eşitsizliklerin giderilmesi ve nispeten ülkemizde geri kalmış bölgelerin geliştirilmesi için Hükümetimiz yoğun bir çalışma sürdürmektedir. 2003-2006 yılları arasında Doğu ve Güney
doğu Anadoluda kamu yatırım ödenekleri toplamı yaklaşık 5,5 katrilyonu (5 milyar YTL) bulmuştur.
Biz, bir bütün olarak halkımızı seviyoruz. Halkımızı etnik, dini, mezhepsel, sınıfsal, bölgesel ayrım yapmadan bir bütün olarak kucaklıyor, halkımıza
hizmet için gecemizi gündüzümüze katıyoruz. Biz, bunları yaparken birileri de altındaki zeminin kaydığını düşünerek yeniden silaha, kan dökmeye, huzursuzluk üretmeye çalışıyor.''
-''TERÖR ÖRGÜTÜ RAHATSIZLIK İÇİNDE''-
Terör örgütünün iki konuda büyük rahatsızlık içinde olduğunu belirten Erdoğan, bunlardan birinin Hükümetin bölgeye yönelik sosyo-ekonomik adımları ile demokratik açılımlar, ikincisinin ise güvenlik güçlerinin kararlı şekilde yürüttüğü çalışmalar sonucunda etkinlik alanın daralması olduğunu söyledi.
Erdoğan, ''Yani terör eylemlerinin artmasının sebebi, Hükümetin attığı bu kararlı adımların, olumlu adımların neticesidir'' diye konuştu. Devlet-millet kaynaşmasının yeniden ve daha güçlü bir şekilde tesis edilmiş olmasının, özellikle terör örgütünü rahatsız ettiğini belirtti.
-''HER DEVLET CEVAP VERİR''-
Başbakan Erdoğan, her devletin kendisine, halkına, vatanına, özellikle milletinin bütün olarak, ayrım yapılmaksızın her bir ferdine yönelen terörist unsurlara gereken cevabı vereceğini, vermek zorunda olduğunu vurgulayarak, şöyle konuştu:
''Terörle mücadele konusunda, Hükümetimizin azmi ve kararlılığı tamdır. Uluslararası diplomasiden askeri operasyonlara kadar her alanda ne gerekiyorsa Hükümetimiz yapmaktadır, yapacaktır. Ve burada üç adım, şüphesiz ki işin siyasi boyutu, askeri boyutu, diplomatik boyutu bizler için önem arz etmektedir. Türkiye'nin bugüne kadar gösterdiği sabır, büyük bir devlet olmasının, aklı selimi arıyor olmasının bir sonucudur. Ancak, bugün çok açık olarak görülüyor ki Türkiye; sabrının, metanetinin, iyi niyetinin karşılığını muhataplarında görememektedir. Akan kanı durdurmak, bölgede terörist faaliyetleri sona erdirmek, huzuru geri getirmek adına bir takım yeni tedbirler almamız kaçınılmaz hale gelmiştir.
Bu çerçevede uluslararası hukuktan doğan haklarımızı kullanmak ve uluslararası hukuk çerçevesinde gerekli tedbirleri almak üzere Türk Silahlı Kuvvetlerimizin sınır ötesi harekatına izin veren tezkereyi, Bakanlar Kurulunda imzalayarak
Meclise sevk ettik.
Meclisimiz inanıyorum ki bu konuda ortak bir irade ortaya koyacaktır. Terörle mücadele konusu, bir milli meseledir, bir devlet meselesidir. Tüm siyasi partilerin ve kurumların ortak duruş sergilemesi gereken bir meseledir. Terörle mücadele, kesinlikle bir siyasi polemik veya siyasi
rant sağlama meselesi değildir.''
-''HERKES SÖYLEMELİ...''-
Erdoğan, Meclis çatısı altında terörle mücadelede ortak bir iradenin ortaya konulması gerektiğinin önemine dikkati çekerek, grubu bulunan veya bulunmayan tüm partilerin bu konuda aynı hassasiyet ve duyarlılıkla hareket etmeleri gerektiğini söyledi.
Bağımsız milletvekillerinden de aynı duyarlılığı göstermelerini isteyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Şunu kesin bir dille herkes söyleyebilmelidir: Hayatını kaybeden vatandaşlarımız, güvenlik mensuplarımız bizim şehitlerimizdir, şehitlerimizin hayatlarına kastedenler ise bu ülkeye ve millete düşmanlık yapan teröristlerdir.
Masum halkın kanını döken, ülkenin kaynaklarını heba eden, milletin huzur ve güvenliğini tehdit eden, devlete silah çeken, bu ülkenin, bu milletin, bu devletin düşmanıdır.
Terör örgütüne 'terörü bırak' diyemeyenler, bize 'sınır ötesi harekat yapmayın' diyemezler. Terörün verdiği zararları sıralayamayanlar, sınır ötesi harekatın zararlarını sıralayamazlar.
Terörle kan dökerek,
toplumsal hayatı zehirleyerek, nifak çıkartarak hareket edenler, bu milletin geleneklerinden, dini ve kültürel değerlerinden, bu toprakların mayasından nasibini alamayanlardır. Böyle insanlık dışı bir yönteme, böyle vahşi bir yola tevessül edenler kadar, bunları onaylayanlar, bunları meşrulaştırmaya çalışanlar, bunlarla işbirliği yapanlar da aynı derecede sorumludurlar.
Temel insanlık değerlerinden ve toplumsal vicdandan bunlar da aynı derecede nasibi alamamışlardır.
Biz, her zaman halkımızın yanındayız. Halkımızın değerleriyle, gelenekleriyle, hassasiyetleriyle uyumlu bir anlayışa sahibiz. bu toprakların mayası teröre geçit veremez. Bu ülkenin gelenekleri, inançları, masum insanları, savunmasız insanları katletmeye müsamaha gösteremez. Bu milletin vicdanı, böyle kanlı saldırıları onaylayamaz. Bu ülkenin vekilleri, böyle hukuksuz eylemleri kınamamazlık edemez. Herkes bilmelidir ki teröre verilecek en büyük cevap milletimizin birlik, beraberlik ve kardeşlik örneği ortaya koymasıdır.''
ERDOĞAN: TEZKERENİN KULLANILMASINA GEREK KALMAMASINI TEMENNİ EDİYORUM
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan, tezkerenin Meclis'ten geçmesinin, hemen bir operasyon yapılacağı anlamına gelmemesi gerektiğine işaret ederek, ''İhtiyaç olması halinde ve en iyi neticeyi alacak şekilde, doğru zaman ve zeminde gereken yapılacaktır. Tezkerenin kullanılmasına gerek kalmamasını temenni ediyorum'' dedi.
Erdoğan, Kuzey Irak Bölgesel Yönetiminin, terör örgütüyle arasına kalın bir duvar örmesi ve net bir tavır takınması gerektiğini de söyledi.
Başbakan Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Irak'ın kuzeyinden Türkiye'ye yönelik terör tehdidinin ve saldırıların bertaraf edilmesi amacıyla, Hükümete bir yıl süreyle izin verilmesini öngören
Başbakanlık Tezkeresinin yarın Genel Kurulda görüşüleceğini anımsattı.
Tezkereye yönelik eleştirilerde bulunulduğunu hatırlatan Erdoğan, ''Yok şurası böyleydi, burası böyleydi... Şu anda bunun kavgasını yapma noktasında değiliz. Çünkü biz şu anda tek hedef üzerindeyiz. O da nedir? Terörizm ve terörist... Buna kilitlenmemiz lazım'' diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, birlik ve beraberliğin korunması gerektiğine işaret ederek, ''Birbirimize şüpheyle bakan değil, sevgiyle, güvenle, kardeşlikle bakan bir toplum olarak kaldığımız sürece hiç bir terörist eylem amacına ulaşamayacaktır'' dedi.
Tezkereyle ilgili hassasiyetlerini paylaşmak istediğini belirten Başbakan Erdoğan, Hükümetin, tezkere adımını durup dururken atmadığının altını çizdi. Tezkerenin, terör örgütünün kanlı eylemleri sonrasında gündeme geldiğini ifade eden Erdoğan, ''Suçluların iadesi gibi bazı uluslararası konular bugüne kadar yapılsaydı, belki bugün bu noktaya gelinmeyecekti'' diye konuştu.
-''HERKESİN KENDİ MENFAATİNEDİR''-
''Tezkerenin kullanılmasına gerek kalmamasını samimiyetle temenni ediyorum. Ancak terörle mücadele konusunda Türkiye'nin kararlı ve tavizsiz davranacağını da herkesin bilmesi, anlaması lazım'' diyen Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
''Tezkerenin Meclis'ten geçmesi hemen bir operasyon yapılacağı anlamına gelmemeli. İhtiyaç olması halinde ve en iyi neticeyi alacak şekilde, doğru zaman ve zeminde gereken yapılacaktır. Muhtemel sınır ötesi bir harekatın hedefi, sadece ve sadece - bunun altını özellikle çiziyorum - terör örgütüdür. Kimse tezkerenin arkasında başka bir amaç ve hedef aramamalı. Irak bizim komşumuzdur. Oradaki insanlar bizim kardeşlerimiz, akrabalarımızdır, bugüne kadar her türlü sorunlarında yardımcı olduğumuz insanlardır. Böyle bir harekat ne sivil insanlara, ne de Irak'ın siyasi birlik ve bütünlüğüne yönelik olacaktır.
Irak'ın toprak bütünlüğüne ve siyasi birliğine büyük önem veriyoruz. Ancak şunu da görmeliyiz. Herkes terörün arkasındaki durumunu netleştirmeli ve tavrını ortaya açıkça koymalıdır. Terörle arasına mesafe koyamayanların terörle mücadeleden olumsuz etkilenmesi her zaman için kaçınılmazdır. Bölge halkımız nasıl her geçen gün terörle arasına kalın bir duvar örüyorsa, Kuzey Irak bölgesel yönetimi de terör örgütüyle arasına kalın bir duvar örmeli, net bir tavır takınmalıdır. Bu, herkesin kendi menfaatinedir.''
-TERÖRİSTLERİ KORUYANLAR-
Başbakan Erdoğan, Kuzey Irak Bölgesel Yönetiminin geçmişte zaman zaman olduğu gibi, şimdi de terörist unsurlara karşı Türkiye'yle işbirliği yapmasının doğru olacağını kaydetti.
Terör örgütünün bölgesel bir huzursuzluk ve gerilim kaynağı olarak herkes için sıkıntı yarattığına işaret eden Erdoğan, Türkiye'nin artık kendisine silah doğrultanlara değil, onlara cesaret veren, destekleyen, koruyanlara karşı da sabrının sonuna geldiğini bildirdi.
''Mesele, müttefiklik ve komşuluk hukuk bağının bize yüklediği sorumluluk kısmını geçmiş, nefsi müdafaa noktasına gelmiştir'' diyen Erdoğan, dünyanın her yerinde geçerli olan hukukun temel ilkelerinde, nefsi müdafaanın olduğu yerde diğer hukuk kurullarının geçerliliğini yitirdiğini söyledi.
Başbakan Erdoğan, ''Biz Türkiye olarak terör konusunda nefsi müdafaa durumuna geldik. Sağduyuyu ve aklıselimi ortaya koyup, gerekeni yapmakta kararlıyız. Bunu etnik kökeni ne olursa olsun, hangi bölgeden olursa olsun, tüm vatandaşlarımızın huzur ve güvenliği için yapmak durumundayız'' dedi.
BİZİM TARİHİMİZİ YARGILAMA HAKKI KİMSEDE YOKTUR
Erdoğan, 1915 olaylarıyla ilgili gelişmelere değindi.
Başbakan Erdoğan, ''Bu mesele, tabiri caizse artık bıkkınlık vermiş bir konudur'' değerlendirmesinde bulundu.
Son olarak ABD'de ortaya çıkan gelişmelerin Türk milletinin hafızasında derin izler bıraktığını, bunun unutulmayacağını kaydeden Erdoğan, bir çok ülkede yönetimlerin, ''vatandaşları olan bir avuç
Ermeni'ye karşı politik bir
jest yapma adına, Türkiye'nin bütün
itiraz ve tezlerini gözardı ederek, bu iddiaları tanıma kararı aldığını'' söyledi.
''Bu kararı alsalar ne olur almasalar ne olur?'' denilebileceğine işaret eden Erdoğan, ''Elbette bunun pratikte bir değeri yok. Biz kendimizi biliyoruz, tarihimize, geçmişimize güveniyoruz. Ancak kimse Türkiye'yi zan altında bırakacak siyasal ve hukuki alanda köşeye sıkıştıracak yalanlara, iftiralara, tarih dedikodularına pabuç bırakmasını beklemesin'' diye konuştu.
Son günlerdeki gelişmelere de işaret eden Erdoğan, şöyle devam etti:
''
Fransa ve ABD gibi bu tür konularda daha hassas olmasını beklediğimiz, müttefiklik ilişkisinin ötesinde çok yakın ekonomik, kültürel ve sosyal ilişkilerin de bulunduğu ülkelerin bu sözde iddiaları tanıma yönünde kararlar alması, bizi bu konuda yeni yol ve yöntemler geliştirme noktasına getirmiştir. Son gelişmelerden sonra, bu konu, millet olarak tahammül sınırlarımızı aşmaya başlamıştır. Hele hele şu ifade bizi gerçekten üzmüştür: 'Türkler iki gün söylenir, üçüncü gün bunu unuturlar' ya da 'Türkiye niçin alınıyor ki biz Osmanlı'yı eleştiriyoruz' türü yaklaşımlarla bu kararların alınmasının katlanılır hiçbir tarafı bulunmamaktadır ve bu adap çizgilerini de aşmaktadır. Çünkü bizim hiçbir şeyi unuttuğumuz yok. Çünkü bizim tarihimizde yüzümüzü önümüze düşürecek hiçbir olumsuzluk yok. Bu böyle bilinmeli. Sadece bizler bir gün aklıselimin galip geleceği umuduyla sabrediyoruz.''
-''...NİYE AÇAMIYORSUN ARŞİVLERİNİ?''-
Türkiye'nin bu iddialara karşı her şeyi açık söylediğini ve ''gelin arşivleri açalım'' dediğini hatırlatan Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Türkiye olarak biz arşivleri açtık. Buyrun
Ermenistan, niye açamıyorsun arşivleri, aç! Varsa aç. Üçüncü dünya ülkeleri; varsa arşivleriniz açın,
koyun ortaya.
Tarihçiler, arkeologlar, sanat tarihçileri, hukukçular,
siyaset bilimcileri devreye girsin, oluşturalım karşılıklı olarak komisyonlarımızı. Çalışsınlar. Bu çalışmadan sonra önümüze getirsinler neticesini. Ondan sonra kararı verelim. Ama bunları yapmadan, ortada hiçbir
belge,
delil olmadan bu olayları vuku bulduğu yerlerden herhangi bir karar elde olmadan, kalkıp da Türkiye'yi yargılamak veya bizim tarihimizi yargılama hakkı kusura bakmayın, kimsede yoktur. Bu yargısız infazdır.''
-''BİZE DÜŞMANLIK EDEN İFLAH OLMAZ''-
Ermenistan Başbakanına gönderdiği mektuba şu ana kadar
yanıt alamadığını bildiren Başbakan Erdoğan, bunu bütün ülkelere duyurmuş olmalarına rağmen hiçbirinin bunu görmediğini ve görmeyip kalkıp yargısız infazla böyle bir karar verdiklerini söyledi. Bunun nedenini soran Erdoğan, şunları söyledi:
''''Niye? Diaspora...Niye, burada kendilerine göre bazı farklı hesaplar içine giriyorlar. Bu hesaplara da biz gelemeyiz. Anlaşılan odur ki aklıselim, giderek tümden kaybedilmekte. Yerini
küçük siyasi hesaplar almaktadır. Öyleyse biz de karşılarımızdakilere bu küçük hesaplarıyla mütenasip tavır içine gireriz. Herkes şundan emin olsun ki Türkiye bundan bir zarar görürse, karşısındakiler de 10 zarar görür. Sonuçta diyoruz ki 'iyi de yaparsanız siz bilirsiniz, kötü de yaparsanız siz bilirsiniz' Çünkü biz kültürümüz ve inancımız gereği, bize bir adım yaklaşana üç adım, beş adım yaklaşırız. Bize düşmanlık eden ise iflah olmaz.''
Türkiye'nin Ermeni vatandaşlarıyla dostluk ve kardeşlik içerisinde yaşamaya devam ettiğini, bunda bir sıkıntı yaşanmadığını anlatan Erdoğan, ancak Ermeni Patriği'ni ABD üniversitelerinin niçin konuşturmadığını sordu.
Başbakan Erdoğan, ''
Hani düşünce özgürlüğü vardı. Böyle hassas bir meselede bizzat Türkiye'de yaşayan Ermeni vatandaşlarımızı niçin dinlemiyorsunuz? Niçin konuşturmuyorsunuz? Neden? Gerçekler ortada....Türkiye'den bir kısım açılımlar bekleyen ülkeler de sorunlarıyla baş başa kalırlar, bunu da hatırlatırım. Türkiye gibi önemli bir ülkeyi karşılarına almanın maliyetine de kusura bakmasınlar katlanırlar'' dedi.