52 yıllık koca bir ömür onunkisi. İsmi, Rukiye Kısa. Soyadı gibi gülen günleri de kısa sürmüş sucu Rukiye teyzenin. Şimdilerde en zor günlerini yaşıyor hayatının. 4 çocuğu var. Ama O, 3 aydır İstanbul'da bir başına ve kaldırımlarda yatıp kalkıyor. Merak edip hemen yanaşıyoruz yanına.
Derdi çok büyük Rukiye teyzenin. Saçlarını kar gibi ağartan ne yoksulluğu ne de
guatr hastalığı. O'nu kadın başına İstanbul'a atan tek sebep var, çocuklarının hayırsızlığı.
Çocuklarının hiçbiri bakmıyor
yaşlı kadına. Ev sahibi de atınca evden, dışarıda kalmış ve çareyi Balıkesir'den İstanbul'a gelmekte bulmuş. Şimdi ise su satıyor.
Günde 6-7 YTL ya kazanıyor ya da kazanamıyor. Azaldıkça kasasındaki suları, evlatlarının vefasızlığını bir an olsa da unutup neşeleniyor.
Geceleri,
sokak kaldırımlarını döşek yapıyor yaşlı kadın. Soğuk taşlarla bir kez daha anlıyor evlatlarının hayırsızlığını.
Sahuru kaldırımlarda,
iftarı çadırlarda yapıyor. Başında 3 ay önce taktığı yazması, üstünde ise kaldırımların kirlettiği pardesü ve hırkası. Geceleri kaç defa
bıçak çekmiş tinerciler, korkuyor ama Allah'tan başka sığınacak kimsesi yok. Son kalan sularını da beraber satıyoruz. Seviniyor hepsi bitti diye.
Bu yaşında, kadın başına çadırlarda sıraya girmek zoruna gidiyor, evini mutfağını özlüyor. Bir yandan da sıcak bir yemek bulduğuna seviniyor. Aile sıcaklığını tanımadığı insanlarla oturduğu çadır sofralarında arıyor.
Çocuklarından artık kendisine bir hayır gelmeyeceğini biliyor. Haline hep şükrediyor. Tek isteği ise başını sokacak 2 göz oda. Yaşlı kadının durumu Eminönü'ndeki iftarı veren
hayırsever işadamı Ahmet Küçükbayın da dikkatini çekiyor ve hemen kadınla ilgilenerek
yardım sözü veriyor.