MHP Grup Başkan Vekili ve İzmir Milletvekili Oktay Vural, AK Parti İzmir adayı olan eski Bakan Binali Yıldırım'a ve onun cep telefonuyla arayıp esnaflara hoparlörden konuşmasını dinlettiği İzmir Valisi Mustafa Toprak'a sert tepki gösterdi. Ayrıca Yıldırım'ın, "Paralel mağduruyum." sözünü de eleştirerek, "Parklarda, bahçelerde enişte, kayınbirader işi vardı, onları da 'paralel' mi yaptı? Bu bir medya grubuyla ilgili olarak ihale havuzu oluştururken, para toplarken acaba toplantıyı 'paralel' mi yaptı? İhale havuzunu toplayanlar 'paralel' miydi?" diye sordu.
Oktay Vural, gündemdeki konularla ilgili olarak İzmir Cumhuriyet Meydanı'nda gazetecilere açıklamalarda bulundu. AK Parti adayı Yıldırım'ın, önceki gün Kemeraltı Çarşısı'nda esnafları ziyaret ettiğini belirten, burada bir grup esnafın kendisine, "Mobese kamerası yok." demesi üzerine Vali Toprak'ı cep telefonuyla aradığını ileri süren Vural, "Bugün gazetelerde vardı. AKP'nin adayı Binali Yıldırım, Kemeraltı'nda esnafa ziyarette bulunuyor. Esnaf diyor ki, 'Mobese kameraları yok.' diyor. Hemen valiyi arıyor. Megafondan da dinletiyor. 'Neden burada mobese kameraları yok vali bey?' filan diye söylüyor. Ondan sonra, 'Olur efendim, hallederiz.' diyor. Ey vali, sen AKP'nin, Binali Yıldırım'ın kampanya yöneticisi misin? Sen böylesine bir kampanyada, devletin valisi olarak nasıl bu kampanyanın parçası olursun? Bu nasıl bir zihniyettir? Binali Yıldırım, eski bir bakan olabilir. Bugün hiçbir sıfatı yoktur." dedi.
'ADAMA SORARLAR, BAKAN OLDUĞU ZAMAN NEDEN BU TELEFONLARI AÇMADINIZ?'
Binali Yıldırım'ı eleştiren Oktay Vural, "Adama sorarlar, ya bakan olduğu zaman, milletvekili olduğu zaman neden bu telefonları açmadınız? Bir de Turizm Bakanı'nı arıyorlar, Turizm Bakanı da seçim hükümetinde bağımsız bir bakan. Telefon, 'Turizm ofisi kurulsun.', 'Olur efendim, hemen yapalım.' Görüldüğü gibi bir aldatma, bir kandırma. İzmir'e bugüne kadar bir şey vermeyenlerin telefonlarla, megafonlarla yaptığı hareket." dedi.
'İHALE HAVUZU TOPLANTISINI 'PARALEL' Mİ YAPTI?'
AK Parti adayı Yıldırım'ın, "Paralel mağduruyum." sözünü de eleştirerek, "Parklarda, bahçelerde enişte, kayınbirader işi vardı, onları da 'paralel' mi yaptı? Bu bir medya grubuyla ilgili olarak ihale havuzu oluştururken, para toplarken acaba toplantıyı 'paralel' mi yaptı? Bu süreç içinde bunların hesabını vermesi gerekenlerin, işte bir mağduriyet edebiyatına girmeleri, İzmirli seçmeni aldatıp kandırmak için nasıl bir tezgah peşinde koştuklarını anlatıyor. Acaba, 'Beyefendi bana talimat verdi, bunu halletmeliyim.' derken adamları topladın. Acaba beyefendi 'paralel' miydi? Toplantı yaptığın zaman 'paralelciler' mi seni biraraya getirdi? Bütün bunlara bakıldığında tabii bu, 'paralel mağduruyum' diye çıkarken bu yapılanların üstünü örtmeye kimse gayret etmesin. Buradaki cumhuriyet başsavcısını kim, neden görevden aldı? Savcılara ayarlamalar yapıldı. Bütün bunlar hepsi ortaya çıkacak. Bunların hepsi ortaya çıkacak. Olan bitenlerle ilgili kendi sorumluluklarını başkasının üzerine atmak yerine, bu sürecin sağlıklı çalışması için hukuku bağımsız, tarafsız bir şekilde çalıştırmayı yeğlemeleri uygun olurdu. Bunu tercih etmek yerine, birilerini suçlamak ve onun arkasına saklanmak doğru bir davranış değil. İhale havuzunu toplayanlar 'paralel' miydi? Türkiye'nin yaşadığı birtakım gerçekler var. 'Paralel mağduruyum' diye söyleyince açıkçası birdenbire ben de bunları hatırladım. Kendi yaptıklarının üstünü bu şekilde örtmenin, açıkçası çul olarak kullanmaktan kaçınsın herkes. Sürekli olarak bir mağduriyet edebiyatı, kalkıp, 'Ben de mağdur oldum.' demek suretiyle milletten oy devşiriyorlar. Trajikomik bir durumla karşı karşıyayız." dedi. CİHAN