Samanyoluhaber.com - Moskova
Beyaz Saray’dan gelen açıklamada “Rusya’nın Ukrayna’da nükleer silah kullanma niyetine dair herhangi bir işaret görmedik” ifadeleri kullanıldı.
Daha önce ise ABD Stratejik Komutanlık (STRATCOM) Sözcüsü Tuğamiral Thomas Buchanan, 20 Kasım’da yaptığı bir açıklamada, ABD’nin belirli şartlar altında karşılıklı bir nükleer saldırıyı göze alabileceğini dile getirmişti. Buchanan ayrıca, Washington’un Moskova ve Pekin ile daha etkili bir diyalog kurması gerektiğini savunmuştu.
Tuğamiral Buchanan, ABD’nin nükleer caydırıcılık politikalarının temel amacının nükleer savaş riskini azaltmak olduğunu belirterek şu ifadeleri kullandı: “Hiç kimse nükleer bir savaş istemiyor. Bu nedenle her zaman diyalog için açık olmalıyız.”
Oreşnik füzesinin Ukrayna’nın Dnipro kentindeki Yujmaş savunma sanayi tesisini hedef aldığı belirtilmiş, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, saldırının Amerikan ve İngiliz yapımı silahlarla Rusya topraklarına düzenlenen saldırılara bir yanıt olduğunu açıklamıştı.
“Nükleer Bir Uyarı” niteliğinde
Rusya’nın Dnepropetrovsk’taki Yujmaş savunma sanayi tesisine düzenlediği balistik füze saldırısı, uluslararası güvenlik uzmanları tarafından nükleer bir mesaj olarak değerlendirildi.
CNN’e konuşan nükleer silah uzmanı Fabian Hoffman, saldırıda kullanılan füzenin taşıdığı teknolojinin, Soğuk Savaş döneminde geliştirilen stratejik nükleer silah sistemlerine benzer olduğunu vurguladı.
Hoffman, saldırıda kullanılan balistik füzenin MIRV (Çoklu Bağımsız Hedeflenebilir Araçlar) tipi bir yük taşıdığına dikkat çekti. Bu teknoloji, tek bir roketin birden fazla savaş başlığını bağımsız hedeflere yönlendirebilmesini sağlıyor. Uzman, MIRV teknolojisinin, Soğuk Savaş sırasında birden fazla nükleer başlık taşıyarak stratejik caydırıcılığı artırmak için geliştirildiğini belirtti.
Hoffman açıklamasında, “Dinyeper’e yapılan saldırıda kullanılan füze, nükleer kapasiteye sahip olmasa da taşıma kapasitesi açısından güçlü bir mesaj veriyor. Bu, menzili ne olursa olsun stratejik bir uyarı niteliği taşıyor” ifadelerine yer verdi.
Kıtalararası ve Orta Menzilli Füzeler Arasındaki Farklar
Hoffman, kıtalararası balistik füzeler (ICBM) ile orta menzilli balistik füzeler arasındaki temel farkın sadece menzil olmadığını belirtti. Asıl kritik unsurun, bu füzelerin taşıma kapasitesi olduğunu ifade eden uzman, “ICBM’ler daha uzun menzilli olsalar da MIRV teknolojisi gibi sistemlerle donatılmış füzeler, farklı bölgeleri aynı anda tehdit edebilir. Bu, Rusya’nın hem teknolojik gücünü sergilemek hem de caydırıcılığı artırmak için kullandığı bir yöntemdir” dedi.
Hoffman’ın değerlendirmesi, Rusya’nın balistik füze saldırısının teknik bir operasyondan öte, küresel düzeyde bir ikaz olduğunu ortaya koyuyor. MIRV teknolojisinin kullanımı, nükleer bir başlık taşımadığı durumda bile, bu tür füzelerin taşıdığı stratejik riskin altını çiziyor.
Saldırı, yalnızca Ukrayna’ya değil, NATO ve Batılı müttefiklere de mesaj olarak algılanırken, uluslararası toplumun bu gelişmelere nasıl yanıt vereceği belirsizliğini koruyor.