TR724'ten Ensar Nur'un haberine göre “AKPM’nin, AİHM kararlarının etkili bir şekilde uygulanmasını güçlendirmek suretiyle hukukun üstünlüğü ve demokrasinin desteklenmesindeki potansiyel rolü” başlıklı panelde insan hakları konusunda uzman hukukçular, Türkiye’nin AİHM kararlarını uygulamamasının Avrupa Konseyi ve AİHM’in meşruiyetine en büyük zararı verdiğini söyledi.
Avusturya milletvekili Petra Bayr, MEDEL Başkanı Mariarosaria Guglielmi, Avrupa Ceza Baroları Birliği (ECBA) Başkanı Vincent Asselineau, Hukukun Üstünlüğü için Adalet Başkan Yardımcısı Luca Perilli ve Belçika eski Başbakan Yardımcısı ve Yüksel Yalçınkaya’nın avukatı Johan Vande Lanotte panelde yer aldı.
Paneli farklı ülkelerden çok sayıda milletvekili, hukukçu ve STK temsilcisi takip etti. Katılımcılar arasında Moldova eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Dumitru Pulbere de yer aldı.
Türkiye, Avrupa Konseyi ve AİHM’in meşruiyetini riske atıyor
Milletvekili Petra Bayr yaptığı açılış konuşmasında “eğer AİHM kararları uygulanmazsa biz (AKPM), Mahkeme ve Avrupa Konseyi meşruiyetimizi kaybederiz. O yüzden bu paneli düzenliyoruz” dedi.
Bayr’dan sonra söz alan Mariarosaria Guglielmi, AİHM kararlarının uygulanmamasının Avrupa’da demokrasi ve hukukun üstünlüğü için bir tehdit oluşturduğunu söyledi.
“Bağımsız yargıya yönelik saldırıların her zaman hak ve özgürlükleri hedef alan daha geniş bir projenin parçası olduğuna” dikkat çeken Guglielmi, “AİHM kararlarının uygulanmaması bu sürecin bir ürünü” dedi.
17 ülkeden hakim ve savcıları temsil eden MEDEL’in başkanı aynı zamanda Türkiye’nin AİHM kararlarını uygulamamasının Avrupa Konseyi’nin meşruiyetini riske attığını vurguladı. Guglielmi, “Sözleşmenin 46’ncı maddesine rağmen, Türk otoritelerinin Strazburg Mahkemesinin kararlarını uygulamasını ısrarla reddetmesi, Avrupa Konseyi’nin misyonunu riske atan en büyük kara delik” ifadelerini kullandı.
Avrupa Ceza Baroları Birliği (ECBA) Başkanı Vincent Asselineau ise hukukun üstünlüğü ve temel hakların korunmasında avukatların rolünü ele aldı.
Türkiye, Avrupa Konseyi’nden ihraç mı edilecek?
AİHM Büyük Dairesi’nin vermiş olduğu tarihi Yalçınkaya kararının avukatlarından Johan Vande Lanotte panele video yoluyla katıldı. Yalçınkaya kararının detaylarını katılımcılara anlatan Vande Lanotte, Türk hükümetinin ve Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın kararı ilk günden itibaren uygulamayacağını söylediğini aktardı.
Vande Lanotte, Türkiye’nin bu tavrına karşı harekete geçilmesi gerektiğini savundu. Tecrübeli isim, “Burada teste tutulan Türkiye değil, Avrupa Konseyi, AİHM ve AKPM’dir. Bu kurumlar kararları uygulatamazsa varlık sebeplerini kaybederler” diyerek Yalçınkaya kararının uygulanmamasının Türkiye’den çok bu kurumları ilgilendirdiğini vurguladı.
Turkey Tribunal raportörlerinden Luca Perilli ise konuşmasında hukukun üstünlüğünün yeniden tesisi konusunda AKPM ve Avrupa Konseyi’nden beklenenleri anlattı.
Avrupa Konseyi’nin hukukun üstünlüğü ve temel hakların korunması gibi iki temel değeri olduğunun altını çizen Perilli, son 7 yılda AKPM’nin, Türkiye’nin bu değerleri ve insan haklarını ciddi bir biçimde ihlal ettiğine dair en az 3 karar aldığına dikkat çekti.
Perilli, “Türkiye, AKPM ve AİHM kararlarını bilmesine rağmen ihlalleri daha da artırdı. Bu durum Avrupa Konseyi’nin değerlerini koruma konusundaki kapasitesine dair güvenilirliğini etkiliyor” dedi.
Perilli, “kararlar, eylem planı için verilen süreler… Reaksiyon ise elimizdeki durum.(…) Son başvurulacak yol ise tamamlayıcı ortak prosedür” dedi.
Bakanlar Komitesi ve Parlamenter Meclis arasında tamamlayıcı ortak prosedür, bir üye devletin yasal yükümlülüklerini ciddi bir şekilde ihlal etmesi durumunda takip edilmesi gereken yolu belirliyor. Üye devlet kararları uygulamamaya devam ettiği takdirde, prosedürün son aşamasında Avrupa Konseyi’nden ihraç edilebiliyor.
Milletvekili Petra Bayr kapanış konuşmasında AKPM tarafından kararlar alındığını ve ziyaretler gerçekleştirildiğini ancak buna rağmen doğru yönde adımlar göremediklerini söyledi. Bayr, “bunlar Türkiye’nin Avrupa Konseyi’nden atılmasına sebep olabilir” dedi.
Bayr, “Biz bir üye devletin ihraç edilmesini istemiyoruz. Üye devletlerin insan hakları sözleşmesine ve insan haklarına uymasını istiyoruz” diyerek amacın cezalandırmak değil, hukuku sağlamak olduğunu ifade etti.
Bayr, şu anda Türkiye ile detaylarını paylaşamayacağı sessiz bir diplomasi yürüttüklerini ve en yakın zamanda sonuç almayı umduklarını söyledi.