Türk yargısının, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 6 (adil yargılanma), 7 (kanunsuz ceza olmaz) ve 11’inci (toplantı ve dernek kurma özgürlüğü) maddelerini ihlal ettiğine hükmeden AİHM, Türk hükümetinin sadece gider ve mahkeme masrafı olarak 15 bin euro ödemesini kararlaştırdı.
Karar temelinde davacının Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 311’inci maddesi uyarınca hakkındaki yargılamanın yenilenmesini isteme hakkı bulunuyor.
AKP hükümetinden yapılan açıklamada ise AİHM, Yalçınkaya Kararından sonra sert bir dille eleştirildi.
Hukukçular ise Türk yargısının anayasal bağlayıcılığı olan AİHM kararlarını uygulanmak zorunda olduğunu dile getiriyor.
Uluslararası Hukuk Uzmanı Kerem Gülay, Yalçınkaya kararının uygulanmaması halinde Türk yargısı ve yargıçlarını bekleyen tehlikeleri anlattı.
DEM Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’na konuşan Gülay, Türkiye’de yargıçların AİHM’nin kararını ‘sistematik’ şekilde yerine getirmediğine dikkat çekti.
AİHM’nin bin dosyayı geri göndererek bu duruma dikkat çektiğini anlatan Gülay, bu durumun sadece Yüksel Yalçın kararını tanımayan hakimlerin değil, AİHM’in özgürlüğü bağlayıcı cezalara ilişkin vermiş olduğu tüm 5., 6. ve 7. madde ihlallerine ilişkin kararları veren, onayan, uygulayan savcıların ve infaz memurlarının yargılanmasına yol açacağını söyledi.
‘Hakimler ve savcılar verdikleri kararlardan dolayı yabancı bir ülkede yargılamaz’ diyenleri de uyaran Gülay, 19 Aralık’ta İsveç Temyiz Mahkemesi’nin onadığı Hamid Nouri kararını örnek gösterdi.
Hukuki değerlendirme ve dünyadaki yargı eğilimine ilişkin gözlemlerini dile getirdiğini belirten Gülay, “Bana saldıracağınıza gelin bu kara lekeyi beraber temizleyecek doğru düzgün bir yargı reformu için el ele verelim” diye konuştu.
Bu hakim ve savcıların hukuka aykırı kararlarını düzelterek veya bu kararların sonuçlarını ortadan kaldırarak olası bir uluslararası bireysel cezai sorumluluk halinin önüne geçebileceklerini aktaran Gülay, “Bu halde, RS 7(1)(e) için (teamül hukuku bağlamında) aranan mens rea, en azından ‘uluslararası hukuka aykırılığı öğrendikten sonrası’ için ortadan kalkmış olur. Bu düzeltmenin Türk ceza ve ceza usul hukukuna uygun biçimde nasıl yapılması gerektiği hususunu değerlendirecek çok kıymetli ceza hukukçularımız var. Biraz da onlar konuşsun” dedi.