Cumhurbaşanı Erdoğan, Suriye'deki gruplara gönderildiği iddia edilen Silah yüklü TIR'ların görüntülerini yayınladığı için Cumhuriyet Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar'a "Bunun bedelini ödeyecek, öyle bırakmam onu" demiş ve hemen arkasından suç duyurusunda bulunmuştu. Can Dündar için iki kez müebbet isteyen Erdoğan'ın bu suç duyurusu Yandaş Mahalleyi de karıştırdı.
Yeni Şafak Yazarı Ali Bayramoğlu, Erdoğan'ın Can Dündar hakkında yaptığı suç duyurusunun kabul edilemez olduğunu kaydetti ve şöyle yazdı:
"Cumhurbaşkanının doğrudan şahsını ilgilendirmeyen bir konuda, bir haberle ilgili olarak bu tür suç duyurusunun varlığı bile demokrasi açısından kabul edilemez ciddi bir durumdur ve ciddi sonuçlar doğurur"
İşte Ali Bayramoğlu'nun bugünkü yazısından ilgili bölüm;
(...)
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Cumhuriyet Gazetesi Yayın Yönetmeni Can Dündar hakkında bir haberden dolayı yaptığı suç duyurusu oldu.
Dün ile bugün arasında fark yok.
Suç duyurusundan kovuşturma kararı mı yoksa takipsizlik mi çıkacak bilmiyoruz.
Ancak cumhurbaşkanının doğrudan şahsını ilgilendirmeyen bir konuda, bir haberle ilgili olarak bu tür suç duyurusunun varlığı bile demokrasi açısından kabul edilemez ciddi bir durumdur ve ciddi sonuçlar doğurur.
Bu tür haller, devlet ve yürütmenin yargıya telkini ve müdahalesi olarak anlaşılır ve yaşanır.
Nasıl üzerinde üniforma olan bir orgeneral resmi yollarla olmasa bile siyasi iktidarı eleştirdiğinde kendi şahsının ötesinde bir gücü, bir tüzel kişiliği temsil ederse, nasıl böyle bir durum demokratik ülkelerde ciddi tepkilerle karşılaşırsa, bu, bir cumhurbaşkanı ve başbakan için de aynen geçerlidir.
Son dönemlerde siyasi gücün sık sık gazeteciler hakkında sert çıkışlar yaptığını, ithamlar da bulunduğunu görüyoruz. Haklılık, haksızlık bir yana, bu da, demokrasi açısından bir usulsüzlüktür. Siyasi erk ve gazeteci arasında eşitsiz bir ilişki vardır. Siyasi erkin her sert çıkışı, hedef alması işi yaparken kritik bir bakışa sahip olmak durumda olan gazeteci için doğrudan ve dolaylı sonuçlar doğurur ve doğurmaktadır.
Bunları, yarattığı tahribatı, en azından siyasi iktidar açısından tahrik ettiği kayıpları görmek ve düzeltmek çok mu zor?
Yazının devamı için tıklayınız