Kardeşi Yüzbaşı Ali Alkan’ın cenaze töreninde yönelttiği eleştirilerle gündeme gelen Yarbay Mehmet Alkan, kanun hükmünde kararnameyle (KHK) ihraç edildikten sonra ‘medeni ölü’ haline getirildiğini, ‘toplum içinde bir nevi cüzzamlı gibi yaşadığını’ söyledi.
Yarbay, 23 Ağustos 2015’te kardeşinin cenazesinde, “Çözüm diyenler ne oldu da ‘Sonuna kadar savaş’ diyor?” sözleriyle tepki göstermiş, “Saraylarda 30 tane korumayla gezip, zırhlı arabalara binip ‘Şehit olmak istiyorum’ diye bir şey yok. Git o zaman, oraya git” ifadelerini kullanmıştı. Alkan, 1 Eylül 2016’da yayınlanan 672 sayılı KHK’yla ordudan ihraç edilmişti.
Yazılı açıklama yapan Yarbay Mehmet Alkan, sözlerinin arkasında durduğunu, tepkisinin ‘yönetenlerin açık çelişkisi hakkında milyonların gönlünde olanı dile getirmekten ibaret olduğunu’ aktardı.
“Bu güzel ülkede, dile kolay, 33 yıldır bitmeyen bir terör varsa bunun öncelikli sorumlusu gelmiş geçmiş hükümetlerdir” diyen Alkan, “bu süreçte hayatını kaybedenlerden ve ölenlerin yakınlarının gözyaşlarından ülkeyi yönetenlerin sorumlu olduğunu, siyasi olarak bedel ödemeleri gerektiğini” savundu.
Cenazedeki sözlerine benzer düşünceleri geçen yılın mayıs ayında Osmaniye Şehit Yakınları ve Gaziler Derneği’ndeki bir sohbet sırasında dile getirdikten sonra TSK’dan ihraç talebiyle hakkında soruşturma başlatıldığını ancak bir karar verilmediğini anlatan yarbay, emeklilik planlarını 2018 yerine, albay rütbesine terfi edeceği 30 Ağustos 2016 tarihine aldığını ifade etti.
Kendisinin 1 Eylül 2016’daki KHK’da 48 bin kişiyle birlikte ihraç edildiğini aktaran Alkan, “Bir memura uyarı cezası vermek için bile soruşturma yapılması gerekirken, bu cezaya karşı bile Danıştay’a kadar yargı yolu açıkken sorgusuz sualsiz 48 bin kişinin ihraç edildiği listede bir satır olarak yer almamın sebebi konusunda hiçbir bilgim yoktur” değerlendirmesinde bulundu.
“Darbe girişiminden altı gün sonra, 21 Temmuz 2016’da hakkında ‘sözde Müslüman ve yandaş’ basın tarafından gerçeğe aykırı şekilde ‘Telekom’u basan Yarbay bakın kim çıktı’ gibi haberler yapıldığına” dikkati çeken yarbay, haberi ‘kasıtlı’ olarak tanımladı.
“Hakkımda hiçbir idari ve adli soruşturma olmadığı halde karşılaştığım ve uygulanan yaptırımlar şunlardır” diyen Yarbay Mehmet Alkan, KHK’yla ihraç edildikten sonra yaşadıklarını madde madde şöyle anlattı:
* 30 Ağustos 2016 tarihinde ‘Albay’ rütbesine yükselmem gerekmesine rağmen hakkım olan rütbe verilmemiştir.
* Sahip olduğum yeşil pasaport KHK’yla iptal edilmiş, normal pasaport almak için yaptığım başvuru ise KHK’yla ihraç edilmiş olmam gerekçesiyle reddedilmiştir.
* OYAK nezdindeki birikimim sırf KHK’yla ihraç edilmiş olmam nedeniyle verilmemiş, icra yoluyla talep etmem üzerine de hukuka aykırı olarak tedbir konulmuştur.
* Bilirkişilik başvurum KHK’yla ihraç edilmem gerekçe gösterilerek reddedilmiştir.
* Emeklilik için 28 Eylül 2016 tarihinde başvurmama rağmen sırf KHK’yla ihraç edilmiş olmam nedeniyle bugüne kadar maaş bağlanmamış ve emekli ikramiyem verilmemiştir.
* Hukuk fakültesi mezunu olmam nedeniyle başladığım avukatlık stajının altıncı ayının sonunda Adalet Komisyonu tarafından KHK’yla ihraç edilmem gerekçe gösterilerek avukatlık stajı ve avukatlık yapamayacağım bildirilmiştir.
* Türk Ticaret Kanununa göre bir ticaret şirketi olan konut yapı kooperatif yöneticisi olamayacağım belirtildiğinden kooperatif yöneticiliğinden ayrılmak zorunda kaldım. KHK’ya göre apartman yöneticisi bile olunması mümkün değildir.
* Sahip olduğum askeri kimlik kartı geri alınmış ve er rütbesiyle terhis belgesi düzenlenmiştir.
* Silah taşıma ruhsatım iptal edilmiş ve beylik tabancam geri alınmıştır.
* Arkadaşlarım, dostlarım! Tanıdıklarım ne olur ne olmaz diyerek beni aramaktan, ziyaret etmekten, benimle görünmekten imtina etmekte olup, toplum içinde bir nevi cüzamlı gibi yaşamaktayım. 22 yıllık çalışmamın, alın terimin sonucu ve anamın ak sütü gibi helal ve hakkım olan maaş, ikramiye ve OYAK emeklilik yardımı sekiz aydır verilmediğinden eşimin memur maaşıyla yaşamımı idame etmeye çalışmaktayım. Sayılan işlemlere ait belgeler mevcuttur ve bazı bakanlara gönderilmiştir. Devlet kurumları olarak sistemli bir şekilde yapılan bu işlemlerin talimatla yapıldığını düşünüyorum.
“Medeni ölüm’e terk edildim”
Alkan, ‘masumiyet karinesi, suç ve cezaların kanuniliği, adil yargılanma, mahkemeye erişim, etkili başvuru gibi uluslararası hukuk kuralları ihlal edilerek’ kendisi ve KHK’yla ihraç edilen ‘diğer masumlar’ın bir nevi ‘medeni ölüm’e terk edildiğini savunarak, şunları kaydetti:
“Terör örgütü üyeliğinden yıllarca hapis yatanlar, yalancılar, soyguncular, hırsızlar milletvekilliği, belediye başkanlığı gibi görevler yaparken ben olmadığım bir şey sebebiyle toplumdan soyutlanmakta, mülkiyet gibi seyahat gibi çalışma gibi anayasal haklarım ihlal edilmektedir. En acısı da bu işlemlerin hedef örgütün, aynı hedefe paralel yollardan yürüyen siyasi şeriklerince ve fütursuzca yapılmasıdır.”
“Vicdana kelepçe vuramazlar”
Haksızlığa tahammül edemediğini, kendisine yapılanı sindiremediğini vurgulayan Alkan, “Bu aşamadan sonra bana yapılacak tek şey susturmak için özgürlüğümü engellemektir, buyursunlar onu da yapsınlar ama düşüncelere, vicdana kelepçe vuramazlar. Nasıl olsa zalimlerle er ya da geç hesabımız görülür, dünya ahret iki elim onların yakasında olacaktır. Bunları görüp de haksızlık karşısında susanlar her kimse dilsiz şeytandır. Yüzyıllar önce dendiği gibi ‘Ey Musa sen haklısın ancak rızkımızı firavun veriyor’ diyenlerden olmayacağım” diye konuştu.
Alkan, “Yarbay Mehmet Alkan hakkında işlem yapanlar kendilerinin yüzde biri kadar ‘F..’cü olduğumu ispat edin, ben hiçbir talepte bulunmayacağım” dedi.