Kemal Karanfil* - Kronos Haber
Seyahat özgürlüğü, tüm yurttaşların yurt içinde ve dışında eğitim, sağlık, gezi, turizm, dini ziyaretler ve diğer çeşitli nedenlerle kullandıkları vazgeçilemez ve engellenemez bir temel insan hakkıdır. Bu evrensel hak dünyada bildirgeler ve sözleşmelerle, Türkiye’de ise Anayasa ile güvence altına alınmıştır.
Anayasanın “Yerleşme ve seyahat hürriyeti” başlıklı 23. maddesi şöyledir: “Herkes, yerleşme ve seyahat hürriyetine sahiptir… Seyahat hürriyeti, suç soruşturma ve kovuşturması sebebiyle ve suç işlenmesini önlemek; Amaçlarıyla kanunla sınırlanabilir.Vatandaşın yurt dışına çıkma hürriyeti, ancak suç soruşturması veya kovuşturması sebebiyle hâkim kararına bağlı olarak sınırlanabilir…”
‘İSTEYEN HERKES KENDİ ÜLKESİNİ TERK ETMEKTE SERBESTTİR’
AİHS’ye Ek 4 No’lu Protokol’ün “Serbest dolaşım özgürlüğü” başlıklı 2. maddesi ise şöyledir: “Bir devletin ülkesi içinde usulüne uygun olarak bulunan herkes, orada serbestçe dolaşma ve ikametgahını seçebilme hakkına sahiptir…Herkes, kendi ülkesi de dahil, herhangi bir ülkeyi terk etmekte serbesttir…”
Gerek Anayasanın 23. maddesi ve gerekse de AİHS’e Ek 4 No’lu Protokolü’nün 2. maddesinde bir devletin ülkesi içerisinde seyahat özgürlüğü hakkı yer aldığı gibi, aynı zamanda bir kimsenin bulunduğu devletin ülkesinden ayrılma özgürlüğü hakkı da yer almaktadır. Ülkemizde ve dünyada seyahat özgürlüğü temel bir “insan hakkı” olarak kabul edilmiş ve anayasal garanti altına alınmıştır.
Seyahat özgürlüğü hakkına bir kısıtlama yapılacaksa; özgürlüğü kısıtlanan kişi hakkında suç soruşturma ve kovuşturması bulunmalı ve hâkim kararı ile bu özgürlük kısıtlanmalıdır. (yani ceza hakimince verilmiş adli kontrol kararı ile kısıtlama yapılabilir.)
‘YARGI REFORMU’ SEYAHAT ÖZGÜRLÜĞÜNÜ İHLALE DEVAM EDİYOR
OHAL döneminde sadece suç isnat edilen kişiler için değil, hakkında adli bir soruşturma olup olmadığına bakılmaksızın KHK’lar ile ihraç olan kişilerin, eş ve yakınlarının pasaportları iptal edilmiş pasaport başvuruları reddedilmiştir. Bu uygulama ile Anayasanın 23. Maddesindeki seyahat özgürlüğü hakkı ihlal edilmiş ve halen ihlal edilmeye devam etmektedir. Mevcut taslak kabul edilse dahi ihlal edilmeye devam edecektir.
OHAL dönemindeki bu keyfi yasaklar nedeniyle birçok vatandaşımız illegal yollardan ülkeyi terk etmek zorunda kalmış, bir kısmı da yurtdışına giderken Meriç’te veya Ege denizinde boğularak yaşamını yitirmiştir. Tedavi olmak, eğitim ve bilimsel çalışmalara katılmak isteyen KHK mağduru aileler yurt dışına gidememişlerdir. (Kansere yakalanan Prof. Dr. Haluk Savaş gibi)
Taslak Ek madde 7 de A-B-C olarak pasaport sorununun kaynağına değinilmiş (yani OHAL döneminde düzenlenen ve OHAL sona erdikten sonra kendiliğinden kalkmış olması gereken KHK’lara); son fıkra ile de kimlerin bu düzenlemeden hariç tutulacağı, düzenlemenin kimleri kapsayacağı ifade edilmeye çalışılmış.
KİMLERE PASAPORT VERİLMEYECEK?
Öncelikle kimlerin bu düzenleme kapsamına girmeyeceğini açıklamak gerekirse;
1- Devam etmekte olan herhangi bir adli soruşturma veya kovuşturması bulunanları bu düzenleme kapsamayacaktır.
Somut olarak örneklemek gerekirse; 3 sene önce hakkında bir şekilde soruşturma başlayan ancak hakkında halen herhangi bir karar verilmeyen kişiler pasaport alamayacaklardır. Yeni düzenleme bu hali ile Anayasa aykırıdır. Anayasa açıkça hakim kararı aramasına rağmen, düzenleme otomatik bir şekilde hakim kararı olmaksızın yasaklama getirmektedir.
2- Devam etmekte olan herhangi bir idari soruşturma veya kovuşturması bulunanları da bu düzenleme kapsamayacak.
Maddenin bu hali ile kabul edilmesi tam bir hukuk katliamıdır. İdari soruşturma ve kovuşturmadan kasıt nedir. Hukuki terminolojiden ihraç kararlarına karşı açılan davalar ve tüm bu süreçler için kullanılan dil idari yargı hukukudur. Düzenleyiciler burada hukuki terminolojiden uzak bir dil kullanarak kanuni boşluğa ve keyfiliğe neden olacaklardır.
Peki kimlerin pasaport sorunu çözülecek;
Hakkında mahkumiyet haricinde hüküm kurulup bu hükmü kesinleşenler, başvurmaları halinde kolluk birimlerince yapılacak araştırma sonucuna göre İçişleri Bakanlığınca pasaport verilebilir.
Ayrıca KHK’ler ile ihraç olan kişilerin yakınlarının da Anayasa'ya aykırı olarak pasaportları iptal edildiği için bu kişilerin de yine gerekli inceleme yapılarak pasaport sahibi olmaları BELKİ mümkün olabilir.
Yani hariç tutulan kısımda değil ve bu şartları da taşıyor olsanız bile yine de pasaport alamayabilirsiniz. Taslak metinde ‘verilir’ şeklinde net bir ifade kullanılmayıp ‘verilebilir’ ifadesi tercih edilerek pasaport verilip verilmemesinde idareye takdir yetkisi tanınmıştır.
BERAAT ETSENİZ BİLE ‘İDARE’ UYGUN GÖRMEZSE PASAPORT YOK
Anayasal olarak seyahat özgürlüğünü kısıtlama yetkisine sahip olan hakim beraat kararı da vermiş olsa, daha önce verilmiş olan yurt dışına çıkış yasağını kaldırmış dahi olsa; Eğer idare sizde bir ‘İLTİSAK’ görürse yine pasaport mağduriyetiniz devam edecek.
Kısaca diyebiliriz ki anayasal olarak hiçbir vatandaşın pasaport almasında bir engel yok. Mevcut pasaport kanununa göre de bir engel yok, ancak idarenin OHAL döneminde edindiği alışkanlıklar ve uygulamalar devam ediyor.
Taslak metin bu hali ile Anayasal bir hakkın kullanımı önündeki yasakları ortadan kaldırma yerine üç yıldır devam eden keyfiliği yeniden kanuna dökmektedir. Diğer tüm konularda olduğu gibi KHK’lıların pasaport sorunu için de yasal bir düzenlemeye gerek yok. Anayasanın lafzi olarak uygulanması dahi tüm sorunları çözümü için yeterlidir.
Pasaportlar ile ilgili bir diğer mesele; Taslak metnin ilk maddesi ise hususi damgalı pasaportların düzenlendiği pasaport kanunu madde 14’e eklenmesi düşünülen yeni fıkra. Bu değişikliğin yargının sac ayaklarından biri olan savunma hakkını sağlayan avukat meslektaşlarımız için yerinde bir uygulama olduğunu hatta gecikmiş bir uygulama olduğunu düşünmekle beraber, avukatların mesleklerini yaparken karşılaştıkları- dosya inceleyememe, almış oldukları davalar nedeniyle hapis cezası alma, tutuklanma, söz hakkı, duruşma zabıtlarından suret verilmemesi gibi- sorunların çözümü için bir çalışmanın en kısa zamanda yapılmasını daha elzem buluyorum.
BAKANLIĞIN UYGUN GÖRMEDİĞİ AVUKATLARA DA PASAPORT VERİLMEYECEK
Ayrıca avukatlara hususi pasaport verilmesi 15 yıllık kıdem şartına bağlanmış olduğu gibi, bu kıdeme sahip tüm avukatlara verilmeyeceği, Dışişleri ve Adalet Bakanlıklarının olumlu görüşünün gerektiği belirtilerek, muhalif olan veya iktidarı eleştiren avukatların, baro başkanlarının bu haktan mahrum edilme ihtimali bulunmaktadır. Bu yönüyle de idareye tanınan bu yetki, kötüye kullanılmaya açık olduğu için bu bölümün taslaktan çıkarılması gerektiğini düşünüyorum.
*KHK Mağduru hakim