Satış şefi olarak çalıştığı işyerinden fazla mesai, ulusal bayram ve yemek ücretinin ödenmemesi sebebiyle iş akdini tek taraflı fesheden personel, işvereni yargıya şikayet etti. Davayı kısmen kabul eden mahkeme, fazla mesai ücretinin prim olarak ödendiği gerekçesi ile reddetti. Devreye giren Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, prim ödemelerinin fazla çalışmanın karşılığı olarak kabul edilemeyeceğine hükmetti.
İstanbul'da satış şefi olarak çalıştığı firmadan, fazla mesai, ulusal bayram, genel tatil alacaklarının ödenmediğini öne süren personel, iş akdini tek taraflı feshetti. İstanbul 7. İş Mahkemesi'nde işveren aleyhine alacak davası açan satış şefi, iş akdini haklı olarak feshettiğini ileri sürerek kıdem tazminatı ile fazla mesai, ulusal bayram, genel tatil ve yemek ücreti alacaklarının tahsilini talep etti. Mahkemede savunma yapan davalı işveren avukatı ise davacının iş akdini feshinin haksız olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istedi. Toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanarak kararını açıklayan mahkeme, davacının iş akdini feshinin haklı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verdi. Kararı taraf avukatları temyiz etti.
PRİM ÖDEMESİ MESAİ KARŞILIĞI OLAMAZ
Dava dosyasını inceleyen Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, emsal bir karara imza attı. Prim ödemelerinin fazla mesaiyi kapsamayacağının altı çizilen Yargıtay kararında, mahkemenin davacının fazla mesai ücret alacağının, haftalık 9 saat fazla mesai yaptığı, ancak taraflar arasındaki sözleşmede fazla mesai ücretin içinde kararlaştırıldığı, buna göre yılda 270 saatin mahsup edilmesi gerektiği, bakiye fazla mesai ücretinin ise prim olarak ödendiği gerekçesi ile reddettiği hatırlatıldı.
Davacının davalı işyerinde 16 Mayıs 2005 tarihinde işe girdiği, fazla mesainin ücretin içinde olduğuna dair sözleşmenin ise 1 Haziran 2006 tarihinde imzalandığının vurgulandığı kararda şu ifadelere yer verildi: "Sözleşme hükmünün 1 Haziran 2006 tarihinde önceki dönem için uygulanması mümkün olmadığından 16 Mayıs 2005 ile 1 Haziran 2006 dönemi için yılda 270 saat fazla mesainin mahsubu doğru değildir. Diğer taraftan davacı satış şefi olup, satışlar üzerinden belirli bir prim almaktadır. Bu prim mesai yapılsın veya yapılmasın alınmaktadır. Davacı dışarıda pazarlamacılık usulü ile gezip satış temsilcisi konumunda değildir.
Prim, çalışanı özendirici ve ödüllendirici bir ücret ödemesi olup işverence işçiye garanti edilmiş bir temel ücretin üzerine belirli bir usule bağlı olarak ödenen ek bir ücrettir. İşverenin istek ve değerlendirmesine bağlı olabileceği gibi, sözleşme gereği olarak da verilebilir. Fazla mesai ise kural olarak 4857 sayılı İş Kanunu'na göre, kanunda yazılı şartlar çerçevesinde, haftalık 45 saati aşan çalışmalardır. İşçi fazla mesai yapsın yapmasın prim ödemesi var ise bu ek ücret hak kazanır. İşçinin fazla mesai yapması halinde ödenen primin fazla mesai ücretini de kapsadığı ve bu nedenle mahsubu gerektiği gerekçesi isabetli değildir. Davacının 16 Mayıs 2005 ile 1 Haziran 2006 tarihleri arası haftada 9 saat fazla mesai ücreti, 1 Haziran 2006 tarihinden sonra ise yılda 270 saat fazla mesai ücretin içinde olması nedeni ile mahsup edilerek bakiye kalan fazla mesai ücreti prim ödemesi dikkate alınmadan hesaplanıp hüküm altına alınmalıdır. Yazılı gerekçe ile fazla mesai ücret alacağının reddi hatalıdır. Temyiz olunan kararın bozulmasına oy birliği ile karar verilmiştir."
CİHAN