'Yaz bitmeden rahatlama olmaz , normalleşme bilimsel değil ekonomik'

Uzmanlar, salgının tam anlamıyla kontrol altına alınmadan AVM’ler, spor salonları, kreşler gibi toplu yaşam alanlarının açılmasının sakıncalı olduğunu açıklarken, normalleşme adımlarının bu kadar hızlı atılmasının süreci başa döndürebileceğinin uyarısında bulundu.

SHABER3.COM


Türkiye'de özel kreş ve bakımevleri Pazartesi günü açılıyor. Kreş sahipleri gerekli hazırlıkları yaptıklarını, ancak bakanlıktan mesai bitimine kadar kreşlere bir yönerge gönderilmediğini belirtiyor.

‘Normalleşme’ sürecine ilişkin alınan kararlar doğrultusunda birçok kısıtlama kaldırıldı. Kararları değerlendiren TTB Başkanı Adıyaman “Tedbirlerin gevşetilmesi bilimsel verilere göre yapılmadı. Kararlar ekonomik kaygılarla alındı” dedi.

Türkiye, 48 saat sonra en büyük ‘hayata dönüş’ adımını atacak. Ancak normalleşmeye girilirken vakalardaki artış ve dolaşımın en üst seviyeye çıkması sıkı tedbirin bu dönemde gerekli olduğunu ortaya koydu. Bilim Kurulu üyeleri de yaz rehavetine karşı ‘iki ay daha teyakkuz’ uyarısında bulundu:

"10’lu rakamların altına en erken altı haftada inebiliriz. Maskeli, mesafeli yaşam devam edecek."

Türkiye'de koronadan dolayı toplam can kaybı 4 bin 489'e çıktı. Günlük vaka sayısı binin hala üstünde. 

Erdoğan önceki gün yeni ‘normalleşme’ takvimini açıkladı. Buna göre seyahat ve sokağa çıkma kısıtlamaları gibi pek çok yasak sona ererken restoranlar ve kafeler de hizmet vermeye başlayacak. Ancak kimi tedbirler kalksa da da vaka sayıları ve oranları azalmıyor. Bilim insanları tarafından yapılan uyarılara rağmen alınan ‘normalleşme’ kararları ise büyük riskler barındırıyor.

Uzmanlara göre atılan adımlar tekrar vaka sayısının artışı gibi olumsuz senaryoları karşımıza çıkarabilir. Ayrıca Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından yapılan uyarılar da duymazdan geliniyor.

BirGün'ün haberine göre, Türk Tabipleri Birliği Başkanı Sinan Adıyaman da alınan kararların bilimsel değil, ekonomik gerekçelerle alındığını söylüyor.

Kısıtlamaların kaldırılacak olmasına Ege Bölgesi’ndeki tabip odaları da tepkili. Oda başkanları henüz bu kısıtlamaları kaldıracak seviyeye gelinmediğini söylüyor.

İzmir Tabip Odası Başkanı Funda Obuz: Kalabalık ve fiziksel mesafelerin aşılacağı, insanların maskesiz toplu şekilde bir arada olacağı ortamlar vakaların tekrar artmasına neden olabilir. Plajlarda, havuz kenarlarında ve tatil beldelerinde kalabalıkların önüne geçilip mutlaka önlem alınmalı. Normalleşme süreci epidemiyolojik kararlara göre uygulanmalıydı. En azından nüfus olarak yoğun bölgeler daha geç açılabilirdi.

Muğla Tabip Odası Başkanı Dr. Hakkı Turan: Her gün 1000 civarında yeni vaka olduğu gözlemlenirken, 1 Haziran itibariyle kısıtlamaların neredeyse tamamı kaldırılıyor böylesine keskin bir geçiş bence sıkıntılar yaratacaktır. Turizmi ön planda olan kentlerle birlikte sürecin Anadolu’nun tamamı için yeni riskler barındırdığını söyleyebiliriz. Benim görüşüm bu durumun oldukça yüksek riskler içerdiği yönünde.

Manisa Tabip Odası Başkanı Dr. Şahut Duran: İktidar bir nevi ‘Biz sorumluğumuzu bir yere kadar getirdik artık siz kendi başınızın çaresine bakın, virüsten korunmanın sorumluluğu size aittir’ diyerek topu halka atmış durumda. Tedbirler kısmen sosyal yaşam için alınmıştı. Yine de biz vaka sayısının artmamasını umuyoruz ve daha tedbirli davranmak durumundayız.

Türkiye normalleşme adımlarını peş peşe atarken süreçte aldıkları tavsiye kararlarla salgınla mücadelede etkin rol oynayan Bilim Kurulu üyeleri temkinli olmayı sürdürüp uyarılarına devam ediyor. Bilim Kurulu Üyesi Prof. Mehmet Ceyhan, Türkiye’de koronavirüs salgınında vaka sayılarındaki azalmayı değerlendirdi.

Karar'ın aktardığına göre Prof. Ceyhan şöyle dedi:

“Salgınlardaki vaka sayıları azalırken dimdik bir azalma döneminden sonra, dağın eteği gibi bir dirençle karşılaşılır ve azalma hızı biraz yavaşlar. Bu daha sağlıklı bir yavaşlamadır. Hızla sıfırlara inerse ‘biz bazı vakaları atlıyor olabiliriz’ anlamına gelir. Dolayısıyla bunun aşağı yukarı 4-6 hafta civarında olabileceğini tahmin ediyorum. Kaldırılamayacak hiçbir tedbir yok. Yeter ki siz gerekli önlemleri alın. Biz zaten bir süre maskeli ve mesafeli yaşayacağız. Bunun ne kadar süreceğini söylemek zor ama ben 4-6 aydan önce olabileceğini düşünmüyorum. Açıkçası vaka sayılarının yavaş inmesi her zaman daha güvenli ortamdır. Bu sizin vakaları yeteri kadar etkinlikle taradığınızı ve tespit ettiğinizi gösterir. Siz bir haftada, iki haftada 10’un altında sayılara inerseniz ‘bazı vakaları atlıyorsunuz’ anlamına gelir. Direnç zaten salgının doğasında olan bir şey."

Ceyhan, belirtileri olmayıp virüs taşıyan insanları bulmanın, belirtisi olanları bulmak kadar kolay olmadığına dikkat çekerek “Bir dirençle karşılaşırsınız. Bunu Almanya da yaşıyor. Mesela 7-8 binlerden hızla binin altına indiler; ama çok uzun süredir 600-700 gibi rakamlarda takılıp kaldılar. Bu doğaldır. Bizde de birkaç gündür vaka sayısı 900, bin civarında. Bu bence son derece olumlu azalma şekli. Ben 10’lu rakamların altına 4-6 haftada ineceğimizi, maskeyi ve mesafeyi bırakmanın 4-6 aydan daha sonraki dönemde olacağını tahmin ediyorum” diye konuştu.

Bilim Kurulu üyesi Prof. Ateş Kara da ‘Salgın tamamen bitti’ denebilmesi için vakaların sıfırlanması gerektiğine işaret ederek “Eldeki veriler göz önünde bulundurulduğunda ‘bitti’ diyebileceğimiz tarih en iyi ihtimalle ağustosla-eylül gibi görünüyor” dedi.

Son durumu değerlendiren Prof. Kara, şöyle konuştu: 

 “Son 20 gündür düzenli bir düşüş var. Sokağa çıkma kısıtlamasının etkisi çok net. İstediğimiz aslında kişilerin kendi aralarındaki mesafeyi hep korumaları. Yazın da tatile çıkınca da özellikle buna dikkat edilmeli” uyarısında bulundu. Prof. Kara “Yeni vaka sayısı olarak 952’ye gelmiştik. 19 Mayıs’ta 972, 20 Mayıs’ta 961, sonra 952, sonra 1186, 1141 oldu, ardından tekrar 987, 942’ye düştük. Böyle küçük oynamalar hep olur. Bunlar evde kaldığımız dönem ve sonrasında yaşanan ufak artışlar. Mesela 24-25 Mayıs’ta yine azalma başladı. Sokağa çıkma kısıtlamasının etkisi çok net. Düşüş devam ediyor, bu Türkiye açısından anlamlı ve önemli."

Cumhuriyet'te yer alan habere göre, koronavirüs Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Levent Yamanel, “Kreşlerde sosyal mesafeyi korumak mümkün değil. Çocuklar eve geldiğinde evdeki bireylerden ve özellikle yaşlılardan uzak durmalı” derken halk sağlığı uzmanı Prof. Dr. Tuğrul Erbaydar, “Salgın henüz tamamıyla kontrol altına alınmamışken AVM’ler, spor salonları, kreşler gibi toplu yaşam alanlarının açılması büyük sakınca oluşturuyor. Normalleşme adımlarının bu kadar hızlı hayata geçirilmesi durumunda, aylardır ağır bedeller ödeyerek aldığımız yolun en başına dönebiliriz” uyarısında bulundu.

Yamanel, seyahatlerin vaka sayısını artırmadan yapılabilmesi için araçlarda yanlar boş bırakılarak “çapraz oturma düzeniyle” yapılmasının çok önemli olduğuna dikkat çekti ve “Seyahat işletmelerinin oturma düzenine ve araç içi hijyene çok dikkat etmesi lazım. Vatandaşlarımız da yolculuk esnasında el hijyenine dikkat etmeli. Maske ise yolculuk boyunca çıkarılmamalı” dedi.

Yamanel, uçakların havalandırma sistemlerinin daha iyi olduğunu belirtse de, karayolu veya havayolu arasında hijyen açısından çok fark olmadığını vurguladı:

"Spor salonları için sosyal mesafe artırılmalı, iki metrelik mesafeler uygun olabilir. Spor yaparken maske takmak biraz zor. Mümkün olan sporlarda maske kullanılmalı. Salonlardaki hijyene çok dikkat etmek lazım. Kreşlerde ise sosyal mesafeyi korumak çok zor, hatta mümkün değil.

Virüs çocuklar için pek sorun olmuyor ama çocukların eve dönünce bulaştırma ihtimali yüksek. Çocuklar kreşten eve dönünce, ebeveynlerin ve yaşlıların onlardan biraz uzak durmaları gerekir. Virüs gündemi herhalde uzun süre daha devam edecek. Bu noktada yapılması gereken çocukları kreşe gönderip evdeki yaşlılardan uzak tutmak.

Yeni normale bütün dünyanın olduğu gibi bizim de alışmamız lazım. Yeni normalin de dört kuralı var: Kalabalık oluşturmamak, sosyal mesafeye uymak, maske takmak, hijyene dikkat etmek. Hazirandan sonra da bu 4 kurala mutlaka uymamız ve alışmamız lazım."

Halk sağlığı uzmanı Prof. Erbaydar, salgında yeniden alevlenmenin önlenmesi için devletin ve bireylerin alacağı önlemlerin birbirini tamamlaması gerektiğine dikkat çekti. Erbaydar, “Bütün sorumluluk bireylerin sırtına yükleniyor” dedi.

Bakanlığın toplu yaşam alanları ve işletmeler için rehber oluşturduğunu anımsatan Erbaydar, şu uyarılarda bulundu:

“Bunlar işletme maliyetlerini artıracak uygulamalar ve işletmelerin inisiyatifine bırakılmamalı. Bu aşamada, salgın henüz kontrol altına alınmamışken AVM’ler, spor salonları, kreşler gibi toplu yaşam alanlarının açılması büyük sakınca oluşturuyor. Normalleşme adımlarının bu kadar hızlı hayata geçirilmesi durumunda, aylardır ağır bedeller ödeyerek aldığımız yolun en başına dönebiliriz.”

Türkiye'de tartışılan bir diğer konu ise kreşler. 

Türkiye'de özel kreş ve bakımevleri Pazartesi günü açılıyor. Kreş sahipleri gerekli hazırlıkları yaptıklarını, ancak bakanlıktan mesai bitimine kadar kreşlere bir yönerge gönderilmediğini belirtiyor.

Türkiye'de okul öncesi eğitim Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı (AÇSB) ile Milli Eğitim Bakanlığı'nın (MEB) sorumluluğunda bulunuyor. Normalleşme adımları kapsamında MEB’e bağlı 22 bin 543 resmi ve 4 bin 860 özel kurum henüz açılmıyor.

Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı özel kreşler ise Pazartesi günü açılacak.

MEB'in 2018-2019 istatistiklerine göre Aile, Çalışma ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na bağlı 1714 kreş ve bakımevi bulunurken, bu kurumlarda 55 bin 487 çocuğa hizmet veriliyor.

Aile, Çalışma ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Cuma günü akşam saatlerinde internet sayfası üzerinden kreş ve bakımevlerinde alınacak önlemleri duyurdu. Önlemlere ilişkin kılavuzun da Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğünce illere gönderildiği belirtildi.

Açıklamada, özel kreş, gündüz bakımevi ve çocuk kulüplerinin, hizmete başlamadan önce dezenfekte edileceği, bu işleme ilişkin belgelerin il müdürlüklerine iletileceği ifade edildi. “Kuruluşa kayıtlı bulunan çocukların hizmet almaya devam edip etmeyeceği ve hizmet alacakların hangi tarihten itibaren kuruluşa devam edeceği belirlenecek” denildi.

Açıklanan önlemlere göre, açılış izni verilen özel kreşler, gündüz bakımevleri ve çocuk kulüplerinde, bir grupta en çok 10 çocuk bulunacak, gruplar arasında geçişe izin verilmeyecek. Özel kreş, gündüz bakımevleri ve çocuk kulüplerine girişte, ayrılırken ve gün içinde 4 saatte bir çocukların ateşi ölçülecek ve kayıt altına alınacak.

Bakanlık açıklamasında ayrıca şüpheli vaka tanımına uyan personel ve çocuk tespit edilmesi ihtimaline karşı her kuruluş için bir izolasyon odası oluşturulacak.

Sivil savunma planlarına Covid-19’a ilişkin güncellemeler eklenecek ve il müdürlüklerine bildirilecek. Hastalık belirtileri gösteren veya temas öyküsü olan kreş ve servis personeli göreve başlatılmayacak. Kuruluşta yeni hijyen ve el yıkama algısı için görsel materyaller kullanılacak” gibi önlemler de yer alıyor.

Akşam saatlerinde alınacak önlemlere ilişkin açıklama yapan Aile ve Sosyal İşler Bakanlığı, açılması planlanan kreşlere bugün mesai saati bitimine kadar bir yönerge göndermedi.

DW Türkçe'ye konuşan Eğitim-Sen Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan, Bakanlık açıklamasının yapılacaklar üzerinden ifade edildiğini belirterek “Ancak tüm hazırlıklar tamamlandıktan sonra kaygıları ortadan kaldıracak bir şekilde açıklama yapılmalıydı” dedi.

Eğitim-Sen olarak salgın başladığı günden bu yana eğitim alanında atılacak tüm adımların bilim insanları tarafından belirlenmesi gerektiğini vurguladıklarını belirten Aydoğan, ancak yine bilimsel verilere dayalı şeffaf bir bilgi paylaşımı yapılmadığını söyledi.

Yanıtlanması gereken pek çok soru olduğunu söyleyen Aydoğan, “Kreşlerle ilgili gerekli tüm sağlık önlemleri alındı mı, binaların dezenfekte edilmesi ile ilgili tüm hazırlıklar tamamlandı mı, binalara giriş çıkış sayısının artırılması ve ortak kullanım alanlarının kullanımı ile ilgili tüm hazırlıklar tamamlandı mı, kreşlerde, servislerde görevli tüm çalışanlar sağlık açısından eğitim aldı mı, çalışanların sağlığının korunması ile ilgili şu ana kadar alınan ve süreç içerisinde alınacak önlemler neler” sorularını yöneltti. 

Kamusal eğitimin okul öncesi tüm çocukların en temel hakkı olduğunu vurgulayan Aydoğan, özellikle ebeveynleri çalışmak zorunda kalan ailelerin çocuklarının okul öncesi eğitim hakkı ücretsiz sağlanması gerektiğini söyledi.

Salgın yayılımının devam ettiğini vurgulayan Aydoğan, “Çocukların okul öncesi eğitime devam edeceği açıklaması üzerinden bilim insanları kaygıları giderecek bir açıklama mutlaka yapmak zorundadır. Aslolan çocukların, okul öncesi eğitim kurumlarında çalıştırılan emekçilerin ve halkın sağlığıdır” şeklinde konuştu.

Bursa Tabip Odası Genel Sekreteri ve Halk Sağlığı Uzmanı Doç Alpaslan Türkkan, ise şu uyarıda bulundu:

"Beş yaş altı çocuklarda Covid enfeksiyonun görece olarak daha az olduğunu ama asemptomatik (belirtisiz) enfeksiyonun ve bulaş riskinin fazla olduğunu biliyoruz. Farklı ailelerde yaşayan çocukların bir araya geldikleri kreş ortamları riskin artmasına neden olabilecektir. Tüm yaş grupları için ortak olan korunma önlemleri ki bunlar hepimiz tarafından çok iyi biliniyor artık hijyen kurallarına uymak, sosyal mesafeyi gözetmek, maske takmak kreşte sıkıntı yaratabilir. Bunlara uyulması, tam olarak uygulanması kreşler için sorun olabilir."

Ailelerin bu riskleri gözeterek çok iyi karar vermelerinde fayda olduğuna dikkat çeken Türkkan, bu dönemde kreşlerin çok iyi denetlenmesi, kontrol edilmesi ve korunma önlemlerine uyulup uyulmadığının gözden geçirilmesi gerektiğini vurguladı. Türkkan "Belki bu dönemde çocuklar için açık hava etkinliklerine ağırlık vermek yararlı olabilir” dedi.
<< Önceki Haber 'Yaz bitmeden rahatlama olmaz , normalleşme bilimsel değil... Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER