29 âyet, 560 kelime ve 2430 harften ibaret olan Fetih Suresi ile Cebrail Aleyhisselam indiği zaman, Efendimize (S.A.S.): “Ey Allah’ın Peygamberi, seni tebrik ederiz” demiştir. Cebrail tebrik edince, Sahebeler de tebrik etmişlerdir. Çünkü bu Sure’de İslam’ın bütün dinlere galip geleceği de vaad edilmiştir. (İbn-i Sa’d, et-Tabakâtü’l-Kübra, 11, 98)
Fetih Suresi “Doğrusu Biz sana apaçık bir fetih ihsan ettik. Böylece Allah, senin geçmiş ve gelecek günahını bağışlar. Sana olan nimetini tamamlar ve seni doğru yola iletir. Ve sana Allah, şanlı bir zafer ile yardım eder.” (48/ 1-3) âyetleri ile başlar. Son âyet ile ilgili “Tarihte Devlet Adamlarına Işık Tutan İslam Büyükleri” isimli Celal Yıldırım’ın eserinin ikinci cildinde şöyle deniliyor:
Fatih Sultan Mehmet Han, cihangirlik hevesine kapılan ve zaman zaman Osmanlı topraklarına saldırılarda bulunan Akkoyunlu Devletinin başındaki Uzun Hasan büyük bir gâile olmuştu. Uzun Hasan sıradan bir hükümdar değildi. İran, Irak ve Azerbaycan’ı ele geçirmişti. Bu arada Suriye’nin bir kısmını da topraklarına katmış ve Osmanlılar aleyhine Venediklilerle bir ittifak kurmuştu. Artık Fatih Sultan Mehmed’in savaştan başka çaresi kalmamıştı.
Henüz Otlukbeli Meydanına gelmeden Fatih bir rüya gördü: “Uzun Hasan pehlivanlara mahsus bir elbise giyip meydana çıkarak kendisiyle güreşecek bir er istiyor ve naralar atıyor. Sultan Fatih onun bu meydan okuyuşuna karşılık vermek için derhal soyunup pehlivan elbisesi giyiyor ve Uzun Hasan’ın karşısına çıkıyor. Meydan ortasında binlerce seyircinin gözleri önünde ele ele verip gürüşmeye başlıyorlar. İlk hamlede Uzun Hasan bütün gücünü kullanarak Fatih’i sarsıyor ve diz üzeri çöktürüyor. Fatih derhal kendini toplayıp ayak üzeri kalkıyor ve Uzun Hasan’ın göğsüne şiddetli bir pençe vurarak ciğerinin bir parçasını koparıp yere atıyor.”
Sultan Fatih uyanınca bu rüyanın önce çok tesiri altında kaldı. Ve ilk karşılaşmada mağlup olacağına yorumlayarak üzüldü. Rüyayı ilim adamlarına anlatıp onların tabir etmesini arzu etti. İlim adamlarından biri güzel bir yorumda bulundu. Sultan Fatih’in mutlaka galip geleceğini söyledi. “Uzun Hasan’ın ciğerinden bir parçanın koparılıp yere atılması, bu savaşta bir oğlunu kaybedeceğine ve kendisinin de mağlup olup bozguna uğrayacağına işarettir.” dedi. Şunu da ilave etti: “Sultanım! Bu tabirimin doğruluğunu, Kur’an okuduğumda, savaşının neticesinin ne olacağını düşünerek tefe’ül ettiğimde VE YENSURAKELLAHÜ NASRAN AZÎZA âyet-i kerimesi karşıma çıktığı şâhittir. Aynı zamanda bu âyeti tarih düşürdüğümde içinde bulunduğum bu senenin Hicri Tarihi 878’e uygun geldi.”
Bu yorum ve âyet ile yapılan tefe’ül Fatih Sultan Mehmed’i üzüntüden kurtardı. Bir anda neşesi yerine geldi. Ancak bu ilim adamını biraz daha konuşturmak isteyerek dedi ki: “Hocam! Bu tefe’ül ile zaferin bize değil onlara yüz çevirmesi mümkün değil midir? Yani aksi bir durum ile karşılaşabiliriz.”
O ilim adamı şöyle cevap verdi: “Hayır, sultanım! Tefe’ülü biz yaptığımıza ve kendi namımıza açtığımıza göre, zafer bizden yanadır. YENSURAKE’nin sonundaki KEF zamiri, Muhammed Aleyhisselama hitap etmektedir. Aynı zamanda onun yolunda olup onun sünnetiyle amel edenlere hitap eder isminiz (Mehmed= Muhammed) Resulullah’ın ismini taşıdığından bu KEF bir bakıma size hitabı taşımaktadır.”
Bu cevap Fatih’i doyurdu ve bir hutbe konusu edilerek okundu. İki ordu Otlukbeli’de karşılaştı. Uzun Hasan, Murat Beyin güçlerini dağıtıp onu öldürdüğü için hayli mağrur ve umutluydu. Oğullarını da yanına alarak ikinci bir baskın düzenledi. Dar bir vâdide bulunan Osmanlı ordusu bu baskından, tepeleri tutmuş olan Davut ve Mahmut Paşaların gayretiyle kurtuldu ve hemen savaş düzenine geçti. Bu sırada Şehzade Mustafa’nın komutasındaki Osmanlı sol kanat kuvvetleri, karşı hücuma geçerek kısa zamanda Akkoyunlu ordusunu yenilgiye uğrattı. Büyük kayıplar vererek yenilen Akkoyunlu ordusundan ölenler arasında Uzun Hasan’ın oğlu ZEYNEL de bulunuyordu. Sultan Fatih’in komutasındaki kuvvetlerin müdahalesine gerek kalmadan savaşın sonu belli olmuştu. Uzun Hasan kaçmak zorunda kaldı.
Böylece Fatih Sultan Mehmed’in görmüş olduğu rüya aynen gerçekleşti. Murat Beyin öldürülmesi ve öncü kuvvetin bozguna uğraması, Sultan Fatih’in güreşte diz üstü çökmesini, Zeynel’in öldürülmesi, Uzun Hasan’ın ciğerinin koparılıp yere atılmasını, göğsünün parçalanması yenilgiye uğrayacağını sembolize ediyordu…