Hira dergisinin 62. sayısında Mekkeli Ruyetü-Sekafî- Kültürel Görüş Merkezi Genel Sekreteri alim yazar Cemal el-Harşebî’nin şahit olduğu bir akşam sohbetini anlattığı yazı dikkatimi çekti, sizlere takdim ediyorum:
Dost meclisinde toplanmıştık. Arkadaşlardan biri ortaya bir soru attı: -Türkiye’de işler nereye gidiyor? Biri cevap verdi: - “Yeni bir şey yok.” “Allah siyasetin belasını versin!” dedi bir başkası. Başka birisi - “Türkiye’de ipler/işler karmakarışık hâle geldi; neler olduğunu da tam olarak bilmiyoruz.” diye ekledi.
Aralarından birinin, ortalığı “zafer tonundaki” kahkahası bozuncaya kadar bir süre sessizlik hâkim oldu odada. Kahkahadan sonra, - Hamdolsun işler daha da iyiye gidiyor.” dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü: - İstanbul'da dinî eğitim veren bir enstitüm vardı ve her sene yılbaşı gelirken binanın kirası uykularımı kaçırıyordu. Az değil, tamı tamına 40 bin lira ödüyordum. Geçen sene bu problem sona erdi. Birisi sordu: - Ne oldu? Nasıl çözüldü problemin?
Diyanet İşleri Başkanlığı, daha önceden yüksek bir meblağla kiralamış olduğumuz bina yerine, İstanbul'da çok güzel, tertemiz devâsâ bir binayı bize devretti, dedi ve ekledi: “Fethullah Gülen cemaatine ait bir bina. ” Adam sanki kendini suçlu hissediyormuş da temize çıkmak istiyormuş gibi sözlerine açıklık getirdi: - Ha, bu konuda biz yalnız değiliz. Yüzlerce, ne yüzlercesi, binlerce ofis ve bina bu şekilde isteyenlere dağıtıldı.! Bu arada herkesin kınayan gözlerle ona baktığını gördüm. Köşeden biri; - Binayı sahiplerinin izni olmadan mı aldınız?
“Bir Müslümanın malı diğer Müslümana ancak gönül rızası ile helal olur, rızası yoksa helal olmaz.”
Yine O (s.a.s.), bizi Müslümanların malından izinleri olmaksızın almama konusunda uyararak şöyle buyurmuştur: “Kim bir müslümanın malını rızası olmadan/zorla alırsa, artık onun için cehennem vacip olmuştur. Allah onu cennetten de mutlak olarak mahrum edecektir.” Efendimiz’in (aleyhisselam) bu net ikazını duyan bir sahabî, “Ya Resulallah, haksız yere aldığı şey, çok basit bir şey olsa da cezası böyle midir?” diye sormuş; Resûl-i Ekrem (aleyhisselam) şöyle cevap vermiştir: “Evet, haksız yere aldığı şey (her yerde kolaylıkla bulunabilen) misvak ağacından bir çubuk bile olsa!” (Müslim, İman, 218; Muvatta, Akdiye 11; Nesâî, Kadâ 29)
Başkasının haklarına saygıyı ortaya koyup bu konuda yapılabilecek yanlışlıklar konusunda Müslümanları uyaran Allah Resûlü, sahih hadiste:
“Kim hakkı olmadığı halde bir karış miktarı bir yeri zulmen alırsa, kıyamet günü o yerin yedi katı boynuna geçirilir.” (Buhari, mezalim 13) -
Bütün bu âyet ve hadisleri hiç duymadın mı? Bunları duymamış, hiç bilmiyormuş gibi nasıl davranabilirsin ki?!
Hoca, önündeki fincanı tuttu, ağzına götürüp bir yudum aldı ve sessizliğe daldı. Bir müddet sonra mecliste konu değişti ve sohbet başka mecralarda devam etti.