Mutlu öğretmen, bizlere öğrencisi Kelley’inin hikayesini anlatmıştı. Enteresan bulduğum bu hikayeyi Mutlu Beye yazmasını arzu etmiştim. Yazıp göndermiş. Ben de sizlere arz ediyorum:
Kelley Fleming 5. sınıf öğrencisi iken, okulumuza misafir öğrenci olarak geldi. Misafir olarak geldiği okulumuzdan güzel izlenimlerle döndüğü için okulumuza kayıt olduğunu daha sonraki yıllarda kendisi anlatmıştı. Okulumuza kayıt olduktan sonra, başarısı, efendiliği ile öğretmenlerin gözüne girmişti. Bir gün bana gelerek “Hocam, babam bizi evden kovdu. Nereye gideceğimizi bilmiyoruz” dedi. “Akşam bizde kalırsınız” diye davet ettim. Evimiz küçük olmasına rağmen, salona döşek serdik ve Kelley ailesiyle birlikte salonda bir döşekte yattılar. Kelley, annesi ve ikiz kız kardeşlerinin bizde kaç gün kaldıklarını hatırlamıyorum. En sonunda taşınabilecekleri bir ev buldular ve taşındılar. O günden sonra Kelley’in ailesi ile samimiyetimiz daha da arttı. Bize daha sık gelmeye başladılar. Yıllar sonra okulun mezunları olarak bir araya gelindiğinde Kelley’in annesi bir konuşma yapmış ve "Türk öğretmenlerden gördüğüm iyiliği ben başkalarından görmedim" dediğini bir arkadaşım bana anlatmıştı. Kelley liseye geçince yazın bana geldi ve kendisinin proje öğretmeni olup olamayacağımı sordu. O yıl bir proje yapmıştık. Proje Tulsa şehrinde birinci oldu ardından da Oklahoma eyaletinde birincilik aldı. Yanlış hatırlamıyorsam 1000 dolara yakın para kazanmıştı. Maddi durumları iyi olmadığı için kazandığı bu ödüller onu çok sevindirmişti. 10. sınıfa geçtiği yaz bir daha gelerek “Tekrar proje yapabilir miyiz?” diye sordu. Ben de ona Rocky- 3 filmini izlemesi şartı ile olacağını söyledim. Kelley bu filmi neden seyretmesi gerektiğini anlamamıştı. Filmde Rocky artık dünya boks şampiyonu olduğu için karşısına çıkan yeni rakibi küçümser havalara giriyor. Durumu fark eden hocası, Rocky’nin rakibine yenileceğini öngörüyor ve dediği gibi de oluyor. Hocası ona “Sende eskiden kaplan bakışlar vardı, yani kazanma heyecanı olan bir amatör ruh vardı onu kaybettin” diyor. Rakibine ilk karşılaşma da yenilen Rocky, bulunduğu konforlu ortamı terk edip boksa ilk başladığı varoş mahalleye dönüyor ve eski kaplan bakışlarını tekrar elde ediyor. Rakibiyle olan ikinci karşılaşmada galip geliyor. Kısaca Kelley, elde ettiği başarılardan sonra şımarmaması gerektiğini nükteli bir şekilde anlamış oldu.
2005 yazında yeni projeye başlamış oldu. Romanya'da yapılan Infomatrix bilgisayar yarışmasına başvuru yaptık. Bu proje şehirde, Oklahoma eyaletinde birinci oldu ve ISEF - International Science and Engineering Fair (Uluslararası Bilim ve Mühendislik Proje) Yarışmasına katılmaya hak kazındı. 2006’nın Mayıs ayında, Indianapolis şehrinde ISEF’e katıldık. Yarışmaya Kelley, Kelley’in annesi, Tulsa şehrinin bilim fuarı yarışma temsilcisi Richard ile beraber gittik. Kelley alanında dördüncülük aldı ve hepimiz çok sevindik. Hatta proje'yi inceleyen birisi Kelley'e şirkerinde staj teklifi bile vermiş. 2000 dolara yakın para ödülü aldı. ISEF yarışmasının 3 gün sonrasında Romanya’da Infomatrix yarışmasına katılacaktık. Dolayısı ile tekrar Oklahoma’ya dönüp ardından Romanya’ya gitmektense, Indianapolis şehrinden İstanbul aktarmalı Romanya bileti aldık. Yola çıktık. Yolda Gana’ya giden bir misyoner yanımıza oturmuştu. Yolculuk boyunca karşılıklı olarak dini konuları konuştuk. Nihayet İstanbul’a inmiştik. Türk vatandaşlarının gümrük kontrol merkezi yabancılarınki ile aynı olmadığı için Kelley’e “Sen bu kuyruğa gir seninle karşı tarafta buluşuruz” dedim. Pasaportumu güvenlik görevlisine gösterdiğimde tutuklandım. Askerliğimi yapmama rağmen daha önceden kalan bir bakaya davasından dolayı tutuklanmış olduğumu söylediler. Kendimden çok Kelley için endişelendim. Beni gözaltına aldıklarında Tmobile telefonumun çektiğini fark ettim ve bizi karşılamak üzere bekleyen kardeşim ve biraz İngilizce bilen arkadaşı Harun ulaşabildim ve durumu anlattım. Çok rica ettikten sonra bir polisin nezaretinde Kelley’in yanına kadar gitmeme izin verildi. Beni polisin yanında gören Kelley çok endişelendi. Sakin olmasını ve halledileceğini söyledim. Sonra beni tekrar gözaltı odası aldılar. Elimdeki telefonla kardeşime ulaşıp Kelley’i tarif ettim ve Elhamdülillah sonunda en azından onlara emanet edildiği için bir nebze olsa rahatladı. Ardından beni oradan alıp Havaalanı nezaretine attılar. Pazar günü olduğu için beni bir gün misafir edeceklerini ve sabah olduğunda benim hakkımda gelecek faks doğrultusunda işlem yapacaklarını söylediler. Cebimdeki her şeyi boşaltmam istendi ve bana çok kirli bir battaniye verdiler. Abdest almak için izin istediysem de, ilgilenmediler. Ben de teyemmüm ile abdest alıp namazımı kıldım. Birkaç günlük yolculuğun verdiği yorgunlukla uyumuşum. Uyandığımda 3 kişi daha nezarete atılmıştı. Sabah olunca herkesle tanıştık. Nihayet her tutuklu için faks çekilip ona göre muamele yapılacağı yere getirdiler. Benim dışımdaki insanların ellerini birbirlerine kelepçelediler. Sabah çekilen faks cevapları geldikçe insanlar teker teker gidecekleri yere gitmiş oldular ama benim faksım bir türlü gelmedi. Nihayet kardeşim araştırarak faks çekilen binanın önüne gelip bana gelecek olan faksın neden geciktiğini sordu. Faksımın gelmediğini söylediler oysaki hakkımda tutuklama emri veren Sivas ikinci piyade kendileri bu şekilde bir talebin hiç gelmediğini söylenmiş. Kardeşimin yardımlarıyla nihayet Faksım geldi ve imza karşılığı serbest bırakılmama karar verildi. 28 saatlik tutuklulukta en çok Kelley için endişelendim. Kardeşimin evine geldiğimde çok şaşırdım. Çok az İngilizce bilinen bir ortamda Kelley adeta ailenin uzun yıllar ferdi gibi aralarına katılmıştı. Yıllardır tanıdığım Kelley’i hiç bu kadar mutlu görmemiştim. Çay servisi yapıyor, pat çat dille muhabbet ediyorlardı. Pazartesi akşamı Romanya’yı aradık ve durumumuzdan haberdar ettik. Onlar her şeye rağmen gelmemizi istediler. Bizde Salı sabahına tekrar Romanya bileti aldık. Saat 1:00 deki uçak için sabah 7:00’de havaalanında olduk. Tam sıraya girdik ve pasaport kontrolünden geçecektik ki, “Tekrar tutuklamasınlar diye” bir endişe hissettim. Yanımdaki polise “2 gün önce tutuklandım ve imza karşılığı serbest bırakıldım. Bu durum bilgisayara işlenmemişse tekrar tutuklanabilir miyim?” diye sordum oda “Kesinlikle tutuklarız” dedi. Alt kattaki bilgi işleme inip durumumu öğrenebileceğim söylendi. Aşağıya indim ve tutukluk halimin hala devam ettiğini öğrendim. Durumun hemen düzelmesi için Havaalanı emniyet amirliğinden işlem görmüş belgeleri alıp Bakırköy deki Emniyet Bilgi İşlem merkezine ulaştırmak gerektiği söylendi. Kelley'i havaalanında bırakıp taksiyle belgeleri denilen yere getirdim ama belgeler fotokopi olduğu için işlem yapamayacaklarını ancak asılların gelmesiyle yapabileceklerini söylediler. O noktadan sonra artık uçağa yetişmek imkansızdı. Belgelerin asıllarını da alarak Kelley ile beraber eve döndük. Kelley zaten baştan beri Romanya gitmek istemiyordu. Türkiye’yi çok sevmişti ve bu süreyi orada geçirmek istiyordu. Romanya’ya gidemeyeceğimizi söylediğimde çok sevindi. 4-5 günlük süreyi müesseseleri ve İstanbul’un güzel yerlerini gezerek geçirdik. Kelley bana birkaç kez "Ben 11. sınıfı burada okumak istiyorum" demişti. Türkiye ve hizmet müesseseleri onun için çok tesiri olmuştu. Ben sonunda Amerika’ya döndüm ve Kelley Türkçe öğrenmek üzere Türkiye’deki diğer Amerikalı öğrencilerin olduğu gruba katıldı. Amerika’ya döndüğümde, Kelley ailesinin yine kalacak yerleri yoktu ve bizde kaldılar. Kelley Türkiye’deki kursu tamamlayınca, nihayet oda Amerika'ya döndü. Hatta Amerika’ya dönünce Türkiye ve oradaki insanlar deyip ağladığını hatırlıyorum. Bizim tayinimiz çıktı ve biz Houston’a taşındık. Kelley şu an yetiştiği okullarda öğretmenlik yapıyor. Bana çok sık “Özel bir okulda müdür olmak istiyorum ve fakir çocuklara burs vermek istiyorum” derdi. O hayallerine bir nebze yaklaştı. İrtibatımız hala devam ediyor.
* * *
İbretli bir hikaye değil mi? Evet Hizmet’in sadece eğitim hizmetlerinden küçük misal arzettik…