24 Temmuz 2016 Pazar günü M. Fethullah Gülen Hocaefendinin CNN’de Ferid Zekeriyya’nın programındaki röportajlarından sonra, dünya çapında meşhur tarihçi Prof. Dr. Richard Bulliet’in ziyaretine gittik. Hocaefendi'nin İngilizceye tercüme edilmiş bütün kitaplarını okumuş bir Ortadoğu uzmanının görüşlerini almak istedik. “Türkiye’de bir oyun oynanıyor. Anlaşılan bu uydurma bir darbe… Fethullah Gülen’in CNN’deki Ferid Zekeriyya ile ilgili görüşmelerini izledim. Çok mükemmeldi. Ağzından çıkanlarla beden dili tam bir uyum içindeydi. İnsanlar, konuştuklarınıza değil, vücud dilinizde dikkat ederler. Ben bir yazı yazacağım ama beni bir daha Türkiye’ye sokmazlar. Türkiye’yi de çok seviyorum.” dedi. Gerçekten ironik bir yazı yazdı… Ondan sonra da benzer yazı yazanlar oldu… Espozito… Prof. Dr. Alexander Scoot gibi…
Beden dili meselesi de çok mühim… O günlerde seçim vardı. Trump konuşurken televizyonlar alt yazı ile, “Beden dili ile konuşmalar uyuşmuyor.” diye yazılar yazıyorlardı.
Çirkin Görünen Her şeyde Bile
“Yarattığı herşeyi güzel yapan Aziz-Rahim Allah…” (Secde Suresi, 32/7) âyetine göre, “Her şeyde hatta en çirkin görünen şeylerde bile, hakikî bir hüsün bir güzellik ciheti vardır. Evet, kainattaki her şey, her hadise: Ya bizzat güzeldir; ona hüsn-i bizzat denilir veya neticeleri cihetiyle güzeldir ki, ona hüsn-i bi’l-gayr (dolaylı güzellik) denilir. Bir kısım hadiseler var ki, zâhiri çirkin, müşevveştir (karışıktır). Fakat o zâhirî perde altında gayet parlak güzellikler ve intizamlar vardır. (Onsekizinci Söz)
Kuru Çubuk ve Lezzetli Üzüm Salkımları
Özü, söze feda etmeyelim. Nefisteki enaniyet kibir, gurur putlarını târumâr edelim. Üstad Hazretlerinin dediği gibi; “Lezzetli üzüm salkımlarının hâsiyet ve özellikleri, onun kuru çubuğunda aranılmaz. İşte ben de öyle bir kuru çubuk hükmündeyim.” diyelim… Bu mübarek Hizmet, işte kendisini kuru çubuk ve ırgat gibi görenlerin omuzunda yükselmiştir.
İnsanlıktan Çıkmışlardı!..
Somali’de bir general şöyle demişti: “Somali’de iç savaşlar ve kavgalardan sonra o hale gelmiştik ki, sanki insanlıktan çıkmıştık. İki şey yapıyorduk. Adam öldürmek… Hatta hiç düşünmeden çocukları bile katletmek, hırsızlık yapmak gibi şeyler normal geliyordu. Ama eğitim hizmetleri için sizler geldiniz çocuklarımızı yetiştirirken bizlere de insanlığı ve İslâmiyeti öğrettiniz. Çünkü yaşıyor ve temsil ediyordunuz.” demişti. Bizim okullar, Mafya tipi devlet yönetenlerin baskısı ile kapatılıp, eğitime son verilirken, masum halk “Siz ne yapıyorsunuz? Onlar bizim ve çocuklarımızın iyiliği için çalışan Türkler!..” diye feryat etmişlerdi.
İnce Mehmet Ağabey
Üstad Hazretlerinin “Risale-i Nur’un Manevî Avukatı” dediği Ahmed Feyzi Kul’un vefatından sonra kardeşi Mehmed Kul da ben askerdeyken vefat etmişti. Ahmet Feyzi Ağabey okuyan, düşünen ve yazan bir zattı. Çok kitapları da vardı. Daha çok da Üstad’dan ve ağabeylerden hatıralara sahipti. Onun için “Acaba metrûkatı yani geride bıraktığı eserler ne oldu?” diye merak ediyordum. Askerden sonra Büyüğümüzü ziyarete geldiğimde Çeşme Dersanesinde ikindiden sonra Yüksek İslam Enstitüsü talebelerine Hadis dersi takrir ettikten sonra bana; “Ahmet Feyzi Ağabeyin kitaplarını oğlu bana getirdi. Onları talebelere verdim. Bir de kalanlar var onları da sen al” dedi. Zaten ben onları düşünüyordum. Üstadın tashihleri, Ahmed Feyzi Ağabey orijinal el yazıları, Afyon Müdafaası, Hasan Feyzi Ağabeyin hiçbir yerde yayınlanmamış, kendi el yazısıyla bir şiiri, ve İnce Mehmed Ağabeyin inci gibi yazdığı bazı Risaleler hep burada idi. Çok sevindim. Götürüp Hocaefendiye teslim etti. Üstad Hazretlerinin el yazılarını Bozyaka’daki Müze’ye koydu. İnce Mehmed Ağabeyin yazılarına hayran oldum. Seneler sonra Himmet Koçoğlu’nun Isparta Kahramanları isimli kitabında İnce Mehmed Ağabeyin manevî kızının şu sözlerini naklettiğini gördüm: “Babam İNCE RUHLU idi. Hiç kimseyi İNCİTMEMEYE çok dikkat ederdi. Ruhunun İNCELİĞİ yazılarına da yansımıştı. İNCİ TANELERİ gibi yazıları vardı.”
İnşaallah, tıpkı basımlar da yapılır…
Savcıyı Ağlatan İfade
Denizli hapsinde kapının eşiğine yatırılan Hasan Dayı için insaflı Savcı, “Bu yaşlı zâta saygı gösterin” deyince, Hasan Dayı: “Savcı Bey, ben zaten bu sürünün köpeğiyim… Köpek kısmının kapı eşiklerinde olması normaldir.” der. Bu ifadeler karşısında Savcının gözleri yaşarır.
Herşeyin Hikmetini Araştır, Vaziyet Al.
Her meselede İlahî icraatın derin hikmetleri araştırılmalıdır. Mesela karşımıza güç yetmez zorlu bir RAKİP çıkınca, “Acaba Cenab-ı Hak, bizim karşımıza niçin böyle zorlu bir rakip çıkardı?” diye düşünmeliyiz. Hikmetini araştırdıktan sonra, ona göre çalışmaya bakalım. Bizim esas işimiz Hizmet-i İmaniye ve Kur’aniyedir. Böyle olunca, onu Allah’tan başka hiç kimse bitiremez. Bize düşen hiç yılmamak… Japonya’da nasıl şiddetli zelzelelere karşı, yeni teknoloji geliştirip yeni hesaplamalara göre yeni binalar yapılıyor. Hizmet’in de şiddetli sarsıntılara karşı, sağlam bir strateji ile yeni sistemler geliştirmesi de gerekmektedir.
Hizmet’in bu kadar yetişmiş insanı var, elbette bütün bunların gereği inşaallah yerine getirilir…