Soru: “Kur’an-ı Kerim’de meleklerin Hz. Âdem’e secde etmesinin istendiği yerde, ona bütün isimlerin öğretilmiş olmasının bir üstünlük sebebi olarak ifade ediliyor. Buradan hareketle Hz. Adem’in isimleri bilme seviyesinde bir ilme sahip olmasının, onu meleklerden üstün kılan bir özellik olduğunu söyleyebilir miyiz? Bir de Hz. Âdem’e öğretilen bu isimler neler olabilir?” (Fikri Düzağaç)
Sorunuzda bahsini ettiğiniz ayet-i kerimede Rabbimiz mealen şöyle buyuruyor:
“Ve Âdem’e bütün isimleri öğretti. Müteakiben önce onları meleklere göstererek: “İddianızda tutarlı iseniz haydi Bana şunları isimleriyle bir bildirin bakalım! ” dedi.” (Bakara Sûresi, 2/31)
Ayette anlatılan vakıada sorunuza cevap olacak mahiyette pek çok külli hakikat saklı. Bunların bir kısmını madde madde şöyle sıralayabiliriz:
1. Hz. Âdem’e (a.s.) isimlerin öğretilmesi, insana öğrenme, eşyaya isim verme ve onları kullanma, böylece yeryüzünü imar etme kapasitesi ve misyonu verilmesi demektir. Pek çok müfessirin beyanına göre bunlar, insan, hayvan, sema, dünya, deniz... gibi eşyanın isimleridir. (Mesela bkz. İbn Kesir, 1/104; Kurtubî, 1/194)
2. Bu hadisede, peygamberlerin insanlığa eşyayı tanıma ve ilim edinme yolunda rehberlik yapacağına ve Hz. Âdem’e birer isim ve çekirdek olarak veya ana düsturları ve kaideleriyle öğretilen ilimlerin zamanla inkişaf edeceğine işaret vardır.
Yani Hz. Âdem’e “İsimlerin öğretilmesi” Bediüzzaman’ın ifadeleriyle bir çekirdeğin, koca ağacın özetini taşıması şeklinde anlaşılabilir. İnsanlığın atası olan Hz. Âdem’e mücmel olarak öğretilen isimler, Âdem’in evlâtlarında, zaman içinde tafsili bir hale gelmiştir.
3. İnsanın öğrenme ve öğrenerek kendini geliştirme kapasitesiyle melekler üzerinde üstünlük kazandığı; onun yeryüzü hilâfetinde ilimlerin çok önemli ve vazgeçilmez yeri; Allah rızası için ve O’nu tanıma, insanlara faydalı olma ve yeryüzünü imar adına ilim edinme, okuma, araştırma, öğrenme ve öğretmenin meleklerin Cenab-ı Allah’ı takdislerine denk, hattâ onu aşan bir ibadet olduğu, yine Hz. Âdem’e isimlerin öğretilmesi hadisesinin manâ ve muhtevası içindedir.
4. Yeryüzü, ondaki çoğu maddeler, madenler, toprak, su, nehirler, denizler, ayrıca hayvanlar, bitkiler ve ağaçlar arasında pek çoğu, yine ay ve güneş gibi gezegenler, atmosfer ve hava gibi kâinattaki çoğu maddelerin ve unsurların, insanın isimlendirmesi altındaki eşyanın onun hizmetine konduğu da yine bu hadisenin ihtiva ettiği manâ ve hakikatler içinde düşünülebilir.
5. Son olarak Allah, Hz. Âdem’e kendi isimlerinin eşyadaki tecellilerini, yani her bir şeyin her bir özelliğinin O’nun hangi isminin tecellisi olduğunu göstermiş, meleklere de bunu sormuş olabilir. Çünkü Allah’ın isimleri aslında O’nun fiillerinin ismidir. O halde her bir ismiyle hangi fiiller oluştuğunu, Hz. Âdem’e hangi şeyin kendisinin hangi fiilinin sonucu olduğunu öğretmiş olabilir.
Bu maddeleri çoğaltmak ve daha da detaylı bir şekilde açıklamak mümkün. Biz bu kadarlıkla iktifa etmiş olalım.
Doğrusunu elbette Rabbimiz bilir...