Soru: “Hocam çocuğuma dini hakikatleri anlatırken zorlanıyorum. Mesela namazı anlatıyorum bildiğim kadarıyla. “Yine mi namaz? Hep aynı şeyleri anlatıyorsun. Sıkıldım artık diyor.” Ne tavsiye edersiniz? Çocuklarımıza namazı nasıl anlatmalıyız?” (Sadık K.)
Bu mesele bütün anne ve babaların ortak dertlerinden birisi Sadık Bey. Öncelikle sorunuzun uzundu. Buraya kısaltarak almak zorunda kaldım, onu ifade edeyim.
Sorunuzu cevaplandırmaya şöyle başlayalım:
Bir insana her gün üç öğün aynı yemeğin verildiğini düşünelim. Ne kadar lezzetli de olsa bir süre sonra ona zamanla hoş olmayan bir tat verecektir. Hatta dilimizde “Kabak tadı vermek” deyiminin hikâyesi de buna benzer bir olaydan çıkarılıyor. Her akşam tabak tabak kabak yiyen bir kimse, kabağı sevse bile artık yeter diyerek memnuniyetsizliğini dile getirir.
Burada üslubun önemi ortaya çıkıyor. Hele de çocuklara namaz gibi bir hakikati anlatırken...
Saçlarını öğretmenlik mesleğinde ağartmış bir hocamızın öğretmenliğin nasıl yapılması gerektiği hususunda verdiği seminerdeki temsili hala aklımda. Şöyle demişti:
- Bir çocuk düşünün sütü sevmiyor. O halde siz ne yapacaksınız? Ona bir şekilde sütü yedirmeniz gerekir. Eğer sütü içmeyi sevmiyorsa sütlaç, sütlacı sevmiyorsa yoğurt, yoğurdu sevmiyorsa peynir, ayran veya yoğurtlu çorba yapmalı ama mutlaka bir şekilde ona sütü vermenin yoluna bakmalısınız.
Aslında Kur’an’da da vardır bu gerçek. İlahi Beyan, bazen cehennem ahvalinden bahsederek insanları endişeye sevk eder. Bazen da cennet nimetlerinin güzelliğinden bahsederek ahiret iştiyakını verir. Hep aynı dili kullanmaz yani. Aynı gaye için farklı tarzlarda bizlere hitap eder.
Aynen bunun gibi çocuklarımıza dini eğitim verirken her şeyden önce üsluplar gözden geçirilmeli. Hakikatler farklı üsluplarla terütaze olarak anlatılmalı. Devamlı aynı şekilde anlatmak en parlak şeyleri bile bir süre sonra matlaştırır, renk attırır.
Yani çocuğa bir konuda bilgi verilecekse,
- Yine mi aynı şeyler, of şimdi yine başlayacak demesi yerine,
- Acaba bugün nasıl bir şekilde anlatacak. Merakla bekliyorum, demesini sağlayacak bir üslup bulunmalı.
Mesela sorunuzda namazdan bahsetmişsiniz.
Kendimiz değil de çocuğumuzun sevdiği bir büyüğün dilinden “Niçin, kimin için ve nasıl namaz kılmalıyız?” gibi soruların cevaplarını onlara ikna edecek şekilde açıklanması isabetli olmaz mı?
Namaz için çocuğun elinden tutup yaşadığımız yerdeki bir cami veya mescide götürmek, ya da ilk defa gittiği bir yerde beraber namaz kılmak sevindirici olmaz mı?
Başka bir zaman yıllarca tecvid ilmini okuyarak Kur’an’ı hakkını vererek okuyan bir hocamızın ardında namaz kılmak, onun sohbetinde bulunmak daha başka ruhani zevkleri vermez mi?
Pandemi sürecinde evlerimizde çocuklarla beraber mini cemaatlerle namaz kılmak bir fırsat olarak değerlendirilemez mi?
Ve yine çocuğa namaz için özel bir mekan tasarlansa. Mesela odasının bir kenarında seccadesini serili tutacağı küçük bir bölüm, küçük bir rahlenin üzerinde Kur’an ve tesbih konulsa.
Hatta duvara bir kağıda renkli kalemlerle çocuğunuzun ismi ne ise, mesela “Ahmet’in mescidi” gibi bir ibare yazılsa. Bazen “Bugün Ahmet’in mescidine davetliyiz. Namazı orada kılacağız” denilerek aile namazını cemaatle orada kılsa. Bu şekilde çocuk namazı daha çok sahiplenmiş olmaz mı?