Soru: “Hocam malumunuz safer ayındayız. Safer ayının kaza ve belâların gökten yağmur gibi yağdığı bir ay olduğu, uğursuzluk taşıdığı, bu ayda başa gelen kaza ve afetlerden korunmak için sadaka verilmesi gerektiği dilden dile dolaşıyor. Ve bu ayın girmesiyle toplum içinde ister istemez korku ve panik havası oluşuyor. Hatta, “Safer ayının çıkışını müjdeleyen kimseye ben de cenneti müjdelerim” şeklinde bir hadisin olduğu söyleniyor, doğru mu? Safer ayı gerçekten bela ve musibet ayı mı? Bu aya ait hususi okunması gereken dualar var mı?” (Nevin H.)
Evet, kamerî ayların ikincisi olan Safer ayı ile ilgili olarak halk arasında maalesef bahsini ettiğiniz şekilde yaygın bir takım olumsuz düşünce ve inanış mevcut.
İsterseniz öncelikle kelimenin anlamı üzerinde duralım. Safer kelimesi sözlükte “boş kalmak, boşluk; sararmak, sarılık” gibi anlamlara geliyor.
Kaynaklara baktığımızda Câhiliye döneminde Arapların bu ayda savaşa çıkıp evlerini boş bıraktıkları veya saldırdıkları evlerin eşyasını alıp boşalttıkları için bu ismin verildiği bilgisi yer alıyor.
Bazı kaynaklarda ise kelimenin ikinci anlamından (sararmak) hareketle Câhiliye devrinde insanların yüzlerinin sararmasına yol açan veba salgınının bu aya denk gelmesi sebebiyle içinde yaşadıklara aya “safer” dendiği söyleniyor. (Yahyâ b. Ziyâd el-Ferrâ, el-Eyyâm ve’l-leyâlî ve’ş-şühûr, s. 41-42, 47-49; Ezraki, A?bâru Mekke, 1/183-185)
Şimdi sorularınızın cevaplarına geçelim.
Safer ayı, tıpkı diğer aylar gibi Rabbimiz’in yarattığı bir zaman dilimidir. Bu ayın uğursuzluğuna dair söylenen şeylerin hepsi uydurmadır, hurafedir; aynı zamanda İslam öncesi cahiliye inançlarına dayanmaktadır.
Zira câhiliye dönemi Arapları Safer ayını uğursuz saymaktaydı. O dönemde bu ayda yapılan evliliklerin uzun ömürlü olmayacağı, başlanan işlerin sonuçsuz kalacağı, ya da kötü biteceği şeklinde bir takım batıl inançlar vardı.
Peygamber Efendimiz (s.a.s.) bunların hepsinin yanlış olduğunu ifade buyurmuştur. (Buhari, Tıp, 19; Ebu Davud, Tıp, 24)
Hatta o dönemde safer ayında umre yapmak büyük günahlardan sayılıyordu. Allah Resulü bizzat kendileri “Umre her zaman helâldir!” (Buhari, Hac, 777) buyurarak bu inanışı yıkmıştır.
Yine hadis kaynaklarımıza baktığımızda safer ayıyla alakalı Efendimiz’in şu nurlu beyanını görüyoruz:
“Eşya da uğursuzluk yoktur, Safer ayında uğursuzluk yoktur, baykuşun ötmesinde bir uğursuzluk yoktur.” (Müslim, Selâm, 102)
Soruda bahsettiğiniz, “Safer ayının çıkışını müjdeleyen kimseye ben de cenneti müjdelerim” şeklindeki rivayetin (Zekeriyyâ b. Muhammed el-Kazvînî, s. 69) bir aslı yoktur ve kaynaklarımızda uydurma bir söz olduğu bilgisi yer almaktadır. (Radıyyüddin es-Sâganî, s. 61; Şevkânî, s. 438)
Evet, toparlayacak olursak safer ayı halk arasındaki yaygın yanlış anlayış gibi bela ve musibet ayı değildir. Bu aya mahsus herhangi bir özel ibadet de yoktur.
Ancak geçmişte bazı mana büyüklerinin aşağıdaki duayı okuduğunu biliyoruz:
“Ya dâfial belâyâ idfa’ annel belaya fallahü hayrün hafizan ve hüve erhamürrahimin inneke ala külli şey’in kadir - Ey belaları def eden Allah’ım! Belaları bizden uzaklaştır. Allah muhafaza edicilerin en merhametlisidir. Muhakkak ki senin kudretin her şeye yeter.”
Ancak bu dua, safer ayına has yapılması gereken bir dua değildir. Yani bu güzel dua, belli bir zaman dilimine has kılmadan her zaman her yerde elbette okunabilir.
İsteyen kardeşlerimiz, bela ve musibetlerin sağanak halde yağdığı şu günlerde de bu duayı okuyabilir...